Bakanlık ilk kez sayı verdi: Sadece 8 kişi
Ceza infaz kurumlarında, 2019’un ağustos ayı itibarıyla “kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçundan 8 hükümlü bulunduğu ortaya çıktı.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 2007’den itibaren yasal olmayan dinleme vakalarının arttığına, bunların çoğunun hukuk dışı gerekçeler ve yöntemlerle yapıldığına dikkat çekerek konuyu Meclis gündemine taşıdı.
Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği soru önergesinde, “konuşmaları dinleme ve kayda alma suçundan hüküm giyen ve tutuklu bulunan kişi sayısını, illere ve cinsiyete göre dağılımını, hükümlülerin yaş ortalamasını” sordu.
Tanrıkulu’nun önergesine yanıt, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den geldi. Gül, 2019’un ağustos ayından itibaren “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçundan ceza infaz kurumlarında 8 hükümlü olduğunu açıkladı.
Gül, hükümlülerin 7’sinin erkek, birinin kadın olduğu ve anılan suçtan ceza infaz kurumlarında barındırılan tutuklu bulunmadığını da belirtti. Bakanın yanıtına ilişkin açıklama yapan Tanrıkulu, “Yasadışı dinlemelerin bu kadar yoğun olduğu, neredeyse herkesin dinlendiği bir yerde, bu suçtan hüküm giyenlerin sayısının bu kadar az olmasının mantıklı gerekçesi yoktur. Bu sayılar bize, yasadışı dinlemelerin yetkilendirilmiş insanlarca hükümet tarafından yaptırıldığını kanıtlıyor. Yasadışı dinlemeyi yapanlar zaten görevli olduğu için demek ki bir ceza almıyor” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM), dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ile birlikte, “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 2005’te gerçekleştirdiği dinlemelere karşı” başvuru yaptığını anımsatan Tanrıkulu, “AiHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine karar verdi. Ben MİT tarafından dinlenmeme rağmen, ‘potansiyel’ dinlenici olabileceğim için haklı bulundum. Türkiye, tek bir kararla neredeyse herkesin dinlenebileceği bir ülke haline getirildi” ifadelerini kullandı.
BAKANLIK İLK KEZ SAYI VERDİ
Tanrıkulu, 24. ve 26. yasama dönemlerinde ilgili bakanlıklara birçok kez telefon dinlemeleriyle ilgili soru önergesi vermiş, dinlemelerin toplumun her kesiminde tepkiye ve kaygıya neden olduğuna dikkat çekmişti. Tanrıkulu özellikle 2007-2014 yılları arasında askeri, siyasi, yargı ve üst düzey bürokratların telefonlarının dinlendiğine dikkat çekerek bunlarının kaçının mahkeme kararıyla, kaçınını yasal olmayan yollarla yapıldığını sormuştu. Ancak bakanlıklardan konuya ilişkin net yanıt alamamıştı.