Bakanlıklar adeta 'savaş' açtı: Fethullahçıların 'ölüm' listesindeki amiralin savunması dahi alınmadı, mahkeme AYM'yi 'yok' saydı
İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı, Fethullahçılara direnen emekli TSK mensuplarına karşı adeta savaş açtı. Bakanlıklar, mahkeme kararlarını tanımazken, birçok emekli amiralin haklarını hukuksuzca elinden aldı.
GERÇEK GÜNDEM – FURKAN KARABAY
İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) emekli amirallere karşı savaşı devam ediyor.
Son olarak "Cemaat evindeki amiral", "Montrö'nün tartışmaya açılması”, "Atatürk ilke ve devrimleri" konularında 4 Nisan’da yapılan açıklamada ismi bulunan emekli Amiral Serdar Dülger hakkında istinaf mahkemesi tepki çeken bir karara imza attı.
Montrö açıklamasında ismi bulunan emekli amirallerin bu süreçte yaşadıkları ise “hukuk tanımamazlık” olarak anıldı.
“Biz yapalım hukuk arkamızdan gelsin” diyen Süleyman Soylu’nun başında olduğu İçişleri Bakanlığı’na bağlı kurumlar, mahkeme kararlarını amirallere açtıkları savaş doğrultusunda yok saydı.
DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLARININ KORUMALARI ALINDI
Kumpasa uğrayan TSK mensuplarına siper olanlardan emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanları emekli Oramiraller Bülent Bostanoğlu, Murat Bilgel’in özel korumaları İçişleri Bakanlığı tarafından alınmıştı. Eşref Uğur Yiğit, özel koruma tedbirinin tekrar uygulanması için Merkez Koruma Komisyonu’nun kararının iptali amacıyla mahkemeye başvurmuştu. Ancak Merkez Koruma Komisyonu, 5 ayrı idare mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen özel koruma tedbirini uygulamadı.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Merkez Koruma Komisyonu, benzer hukuksuz işlemleri emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu için de uyguladı.
MAHKEME 6 KEZ KARAR VERDİ HİÇBİRİ YERİNE GETİRİLMEDİ
Canlı yayında, 15 Temmuz Fethullahçı darbe girişimine karşı açıklama yapan ilk komutan olan Bostanoğlu da özel korumasının elinden alınmasına karşı dava açtı. Mahkemenin kararlarına rağmen Merkez Koruma Komisyonu hukuku yok saydı ve 6 kez verilen mahkeme kararları yerine getirilmedi.
Öte yandan 15 Temmuz Darbe girişimi sırasında Fethullahçıların ölüm listesinde olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Serdar Dülger’in de Montrö açıklaması sonrası 5 yıl süre boyunca askeri sosyal tesislere girişi 8 Nisan’da yasaklandı.
SAVUNMASI DAHİ ALINMADI
Milli Savunma Bakanlığı’nın bu işlemi yapma sebebi ise TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nde yer alan maddelerdi. O maddelerde, TSK mensupları ve emeklilerin, “siyasi konuşma, bölücülük, sarkıntılık, söz atma, propaganda yapma, TSK aleyhinde faaliyette bulunmama” gibi ifadeler yer alıyordu.
Ancak MSB, söz konusu idari işlemi Dülger’e bildirmedi ve savunmasını dahi almadan yasak kararı verdi. Dülger, sosyal tesislere alınmamasının sebebini ise CİMER’e yaptığı başvuru sonucunda öğrendi.
Hukuksuz işlem sonrası mahkemeye başvuran Dülger, savunmasının alınmadığını, işlemin kendisine bildirilmediğini belirterek, kararın iptalini talep etti. Ankara 11. İdare Mahkemesi de Dülger’i haklı buldu ve MSB’nin yasağını iptal etti.
MSB ise iptal kararı üzerine konuyu bir üst mahkemeye taşıdı. Ankara 11. İdare Mahkemesi, Dülger hakkındaki yasağın hukuksuz olduğuna karar vermesine rağmen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi dikkat çeken bir hükme imza attı.
AYM KARARINI TANIMADILAR
Anayasa Mahkemesi’nin, Genelkurmay Başkanı’na yönelik sözleri nedeniyle sosyal tesislere girişi yasaklanan TSK mensubu için “ifade özgürlüğü ihlali” kararı vermesine rağmen İstinaf Mahkemesi, Bakanlığı koruyan bir hüküm verdi.
Hakim Cengiz Aydemir başkanlığındaki heyet, Dülger’e söz konusu işlemin bildirilmesi ve savunmasının alınmasının gerekmediğini ifade etti. Kararda, MSB’nin hukuksuz işlemi AYM hükmüne rağmen “haklı” bulundu.
Yargının emekli amiraller hakkında verilen yasaklar ve koruma kararlarının MSB ile İçişleri Bakanlığı tarafından yok sayılmasının ardından bu kez bir mahkemenin bakanlığın hukuksuzluğu savunması dikkat çekiciydi.
Emekli amiraller Eşref Uğur Yiğit, Bülent Bostanoğlu ve Serdar Dülger’in dava süreçlerinde ise siyasi amaçlar doğrultusunda, bakanlıklar veya mahkeme tarafından hak ihlallerinin yaşandığı ise bir gerçekti.