Barış Akademisyenleri'ne peş peşe ret kararları geldi: Neden şimdi? Avukat Meriç Eyüboğlu cevapladı
OHAL Komisyonu’nun Barış Akademisyenleri’nin göreve iade taleplerine verdiği ret yanıtı tartışılmaya devam ediyor. Avukat Meriç Eyüboğlu, AİHM’in istediği savunma için verilen sürenin bitmesine çok kısa bir zaman kala kararın verildiğini belirtti.
GERÇEK GÜNDEM / NAZLI EDA PİYADE
Türkiye’de çatışma ve sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı dönemde “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayınlayan ‘Barış Akademisyenleri’ Kanun Hükmünde Kararnameler’le (KHK) görevlerinden ihraç edildi ve haklarında yargılama süreci başlatıldı. Anayasa Mahkemesi 2019 yılının Temmuz ayında verdiği kararda Barış Akademisyenleri’nin imza attığı metnin içeriğini ‘ifade özgürlüğü’ olarak tanımladı ve akademisyenlerin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davalarda ‘beraat’ kararı verildi.
Akademisyenlerin ihraç edilmesinin üzerinden geçen 5 yılın ardından OHAL Komisyonu göreve iade talebiyle yapılan başvurulara art arda ret yanıtı verdi. Kararı değerlendiren Avukat Meriç Eyüboğlu, “Anayasa hükmü gereği, Türkiye iç hukukunda en yüksek mahkeme olarak tanımlanan AYM’nin verdiği kararlara bütün yargı ve yürütme merciilerinin uyması zorunlu; dolasıyla OHAL Komisyonu da bu karar yokmuş gibi davranamaz. OHAL Komisyonu da bu yükümlülükten azade değil” diye konuştu.
RET KARARLARININ ZAMANLAMASI TESADÜF DEĞİL
Bunun hukuka aykırı olduğunun çok açık olduğunu belirten Eyüboğlu, ‘ret’ kararının zamanlamasının da ‘tesadüf’ olmadığını söyledi. Kararın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hükümetten talep ettiği savunma için verilen sürenin bitmesine çok yakın bir zaman kala verildiğini belirten Eyüboğlu, şöyle konuştu:
“İhraçlar başladıktan sonra, henüz bir hukuki mekanizma tanımlanmadığı için hukukçular arasında nereye başvurulabileceği o günlerde çok tartışıldı. İdare Mahkemesi, Danıştay, AYM, AİHM seçeneklerinin tamamını denedik. 4 yılı aşkın sürenin sonunda AİHM, başvurulan ilk dosyalara ilişkin 40 dosyayı birleştirdi ve hükümetten savunma istedi. Savunma tarihi yaklaşırken OHAL Komisyonu, bu 40 başvurucudan başlayarak art arda ret kararlarını açıklamaya başladı. Böylece hükümet AHİM’e sihirli savunma cümlelerini yani ‘henüz iç hukuk yolları tükenmedi’ savunmasını sunacak. “
‘OLSA OLSA DANIŞIKLI DÖVÜŞ OLARAK ADLANDIRILABİLİR’
AİHM’in 15 Temmuz sonrasında ihraçlar da dahil olmak üzere yaşanan onca hak ihlaline ilişkin başvurularda top çevirerek, “iç hukukun tükenmediği” gerekçesiyle başvuruları sonlandırmadığını ve geri gönderdiğini hatırlatan Eyüboğlu, “Komisyon ret kararıyla yalnızca hükümet için savunma argümanı oluşturulmadı, aynı zamanda AİHM’in ‘iç hukuk yolları tükenmedi’ gerekçesiyle dosyaları geri gönderebilmesinin de önü açıldı. Bu nedenle OHAL Komisyonu’nun bu zamanlaması bir tesadüf değil, olsa olsa danışıklı dövüş olarak adlandırılabilir” dedi.
‘BİR 4 YIL DAHA KAYBETTİK’
OHAL Komisyonlarının kuruluş kanunu gereğince, ret kararlarına karşı idari yargıda dava açılması gerektiğini ve bu haklarını kullanacaklarını belirten Eyüboğlu, “Şimdiye kadar ki sonuçları itibariyle etkisiz olduğunu bildiğimiz idari yargı sürecini de işleteceğiz. Ancak bu ret cevapları, her şeyden önce barış akademisyenlerinin ihraç kararlarına ilişkin sürecin daha da uzaması anlamına geliyor ki zaten başvuruları 4 yılı aşkın süredir OHAL Komisyonu önünde keyfi olarak bekletiliyorlardı, şimdi belki bir 4 yıl daha kaybettik ” bilgisini verdi.
OHAL Komisyonu’na ilişkin de bilgi veren Eyüboğlu, 15 Temmuz sonrası başvurdukları tüm mercilerin ‘Ben bunu değerlendiremem’ dediğini ve tüm hukuki yolların kapalı olduğu bir sürecin ardından çıkarılan yasayla OHAL Komisyonunun kurulduğunu söyledi.
‘UYMAYACAĞIM DEME KEYFİYETİNE SAHİP DEĞİL’
“AYM kararlarında yargılamanın toplamı için 4 yılın çok uzun bir süre olduğu belirtilmesine rağmen imzacı akademisyenlerin başvuruları 4 yılı aşkın süredir OHAL Komisyonunda bekliyordu” diyen Eyüboğlu, OHAL Komisyonu’nun bu keyfiyeti nedeniyle geçtiğimiz yıl AYM’ye yaptıkları yeni başvuruların da henüz sonuçlanmadığını belirtti.
Eyüboğlu, “OHAL Komisyonu, Türkiye iç hukukunda tanımlanmış bir mekanizma ve AYM kararına uymayacağım deme keyfiyetine sahip değil” diye vurguladıktan sonra şöyle ekledi:
“Bu büyük bir hukuk skandalı ancak Türkiye'de hukuka uygun olmayan o kadar çok şey oluyor ki; bu da tarihteki yerini alacaktır.”
‘EN TEMEL SAVUNMA HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ BİR SÜREÇTEN GEÇTİK’
İhraç sürecinde yaşanan hukuksuzluklarının benzerini şu anda da yaşanmaya devam ettiğini söyleyen Eyüboğlu, “İnsanlar ihraç edildiğini Resmi Gazete’den öğrendi. Öncesinde ne bir soruşturma yürütüldü; ne savunma alındı ne de ‘suçlama’ her neyse bu konuda bilgi verildi. En temel savunma hakkının ihlal edildiği bir süreçten geçtik, geçmeye de devam ediyoruz. Zira OHAL Komisyonu sürecinde de başvurucuların dosyalarını inceleme taleplerimiz kabul edilmedi, şimdi de yine gerekçesiz ret kararlarıyla karşı karşıyayız. Yargılama sürecinde bu belgeler bizimle paylaşılacak mı bunu bile bilmiyoruz.” dedi.
Eyüboğlu, yakın tarihin AYM ve AİHM kararlarının uygulanmama pratikleriyle dolu olduğunu hatırlatarak, bir hukuk devletinde ‘ben bu kararı tanımıyorum’ diyen yürütme ve yargı mensupları hakkında soruşturulma açılması gerektiğini vurguladı. Ancak mevcut durumda AYM kararını uygulamayan hâkimlerin terfi edildiğini söyleyen Eyüboğlu, “Soruşturmak, cezalandırmak, bir tarafa ödüllendirildikleri bir politik konjoktürde ve hukuk atmosferinde yaşıyoruz” dedi.