Barış Terkoğlu: Hırsızları bırakanlar bekçileri büyütüyor
İtifaiyenin önce yangın çıkarıp sonra söndürmeye gitmesi gibi. Önce “hapishanede hırsız çok” diyerek hırsızları dışarı çıkardı, sonra da “çok hırsızlık oluyor” diyerek bekçileri “polis” yaptı. Her iki yasada da olan vatandaşın özgürlüğüne oldu.
Tutuklu Gazeteci Barış Terkoğlu, Silivri cezaevinden yazılarına devam ediyor. Terkoğlu, Cumhuriyet'teki köşesinde bugün, iktidarın 48 gümnlük aranın ardından açılan TBMM'ye getirdiği ilk gündem olan bekçiler yasasını yazdı.
Terkoğlu yasayı, "İtifaiyenin önce yangın çıkarıp sonra söndürmeye gitmesi gibi." diye yoruladı.
Barış Teroğlu'nun "Hırsızları bırakanlar bekçileri büyütüyor" başlıklı yazısı şöyle:
Bir göz kırpıyorsun. Saniyeden küçük o boşlukta bilsen neler oluyor. Uykuya dalıyor, uyanıyorsun. Bilmediğin o karanlıkta kaç bebek doğuyor, kaç insan ölüyor. Kesin olan bir şey var: İnsan, hafızası olmadan daha kolay yönetiliyor.
Meclis önce kapandı, sonra açıldı. Kapanırken kavga vardı, açılırken de kavgayla başladı. Sahi arada ne oldu?
Kapanmak üzereyken 14 Nisan’da çıkan infaz yasasını tartışıyorduk. “Af değil” diyorlardı, bazı suçların “yatarı” azaldı, denetimli serbestlik süresi de 3 yıla çıktı. Kaç kişi hapisten çıktı hâlâ kesin olarak bilmiyoruz. Korona izniyle birlikte 90 bin mahkûm olduğu söyleniyor.
Peki, kimler tahliye oldu?
Yaralama, dolandırıcılık, hırsızlık, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, taksirle ölüme neden olmak gibi suçlardan hüküm giyenler. “Önce siyasiler çıksın” diyenlere “terörist” diyenler, “önce kadın satıcıları” diyerek bir yasa yapmıştı.
Cumhurbaşkanı onları şu sözlerle cezaevinden uğurladı: “Bu vatandaşlarımızın devletin ve toplumun güvenlerini boşa çıkarmayacağına inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı serbest kalanlara güvenini ilan etti. Ama Cumhurbaşkanı’nın unuttuğu bir şey var: Türkiye’de hapishaneler, cezanın evi ama suçtan kurtulma evi değil. Örnek olsun, 18-20 yaş arası tahliye olan gençlerin yüzde 70’i iki yıl içinde tekrar hapishaneye geri dönüyor.
Yasadan sonra 3. Sayfalar
Türkiye, yasanın Resmi Gazete’de yayımlandığı 15 Nisan’dan bu yana karantinadaydı. Şartlar suç işlemeye uygun ortam yaratmıyordu. Ama gazetelerin üçüncü sayfaları “zorun gerçekleştiğini” gösteriyordu:
- İzmir’in Torbalı ilçesinde, infaz yasası ile cezaevinden tahliye olan M.I. (21), çamlık alanda tartıştığı Ü.A.’yı (44) başına taşla vurarak öldürdü.
- Konya’da emekli polis memurunu dövüp 8 bin TL parasını ve evinin anahtarlarını gasp eden iki şüpheliden biri yakalandı. Gözaltına alınan S.G.’nin 4 gün önce infaz yasasından yararlanarak cezaevinden çıktığı öğrenildi.
- Denizli Pamukkale’de baba E.K. uyuyan oğlu M.K.’yi katletti. 11 yıldır cezaevinde olan ve 10 gün önce infaz yasası ile tahliye edildiği ortaya çıkan baba yeniden tutuklandı.
- 5 yaşındaki kız çocuğu D.A.’ya cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yakalanan A.Y.’nin ikisi “çocuğa cinsel istismar” olmak üzere toplam 9 suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Silivri Cezaevi’nden izinli çıktığı belirlenen A.Y., tutuklanarak tekrar cezaevine gönderildi.
- Ankara’da, yeni infaz yasası kapsamında cezaevinden yeni çıkan F.S., şiddet uyguladığı eşinin evi terk etmesi üzerine evde iki çocuğunu, uzun namlulu silahla rehin aldı.
- Konya’da mesaisinin ardından evine giden 21 yaşındaki hemşire A.P., iki kişi tarafından kapkaça uğradı. Şüphelilerden K.S.’nin yeni infaz yasasından faydalanarak cezaevinden çıktığı ve poliste yaklaşık 15 kaydının bulunduğu öğrenildi.
- Kendisine şiddet uyguladığı için boşandığı eski eşi M.C.K.’nin yeni infaz yasasıyla tahliye olmasına tepki gösteren Z.E., “Adam öldüreceğim diyor, bunun neyini affedeceksiniz, ölmek istiyorum” dedi.
İş işten geçti
Uzatmayayım...
Artık gazeteler üçüncü sayfa haberlerinde faillerin suç kayıtlarından bahsetse de infaz yasasıyla tahliye olduklarını hatırlatmıyor.
Ancak görünen köy de kılavuz istemiyor.
Cezaevine en çabuk geri dönen suç grubunu, kaderlerini değiştirecekleri ortamı yaratmadan serbest bıraktılar. Olağan hayat süren sıradan vatandaşın bile ekonomik darboğazda yaşadığı salgın günlerinin içine attılar. Üç gençten birinin işsiz olduğu ekonomiye, para kazanmanın başka yolunu bilmeyen gençleri ittiler.
Bu sırada tabii ki hapisteki “siyasi”lerin yanına yenileri eklendi. Bir tweet’ten insanlar hapsedildi. “Benim listem hazır, bizim aile 50 kişiyi götürür” söylemine “çok büyütülecek konu değil” dendi.
AKP’de de birileri rahatsız olmuş olacak ki tahliyeler sonrasında parti MYK’si “çıkanları takip etmeyi” tartıştı. Ama iş işten geçmişti.
Hırsızları çıkarıp bekçileri büyüttü
Ve Meclis açıldı.
Meclis’i kapatırken adli suçluları dışarı çıkarmak için muhalefetle kavga eden iktidar, 6 hafta sonra Meclis’i “asayişi sağlamaya polis yetmiyor” diye açtı. Bu kez de bekçilere polis yetkisi vermek için muhalefetle kavga etti.
İtifaiyenin önce yangın çıkarıp sonra söndürmeye gitmesi gibi. Önce “hapishanede hırsız çok” diyerek hırsızları dışarı çıkardı, sonra da “çok hırsızlık oluyor” diyerek bekçileri “polis” yaptı. Her iki yasada da olan vatandaşın özgürlüğüne oldu.
Kendisi adına politika yapılan halk, kendisi için politika yapana kadar; politika sorunları, o sorunları yaratanların sorunları çözme vaadi olmaya devam edecek.