Başaran Aksu: “Toplu işçi cinayetleri işleniyor. Cinayet bir türlü çözülemiyor, oysa failler ortada”
Başaran Aksu, “Anadolu’da çok planlı, yukardan aşağıya işleyen bir yapı var. Korkunç bir ilişki ağı, içinde cemaatler var ve bunlar da sermayedarlar, büyük firmalara taşeron hizmeti veriyor. Karşılarında mafya grupları, oranın kaymakamı, valisi var" dedi.
GERÇEK GÜNDEM - FİLİZ GAZİ
Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim akşamı meydana gelen grizu patlamasında 41 maden işçisi hayatını kaybetti.
Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, “Sıfır maliyetli, doğanın talanı, metalaştırılması üzerine kurulu, vahşi bir döngü var” diyerek son 10 yılda 19 bine yakın maden ruhsatı verildiğini söylüyor.
ORDUSU, İSTİHBARATI, SERMAYESİYLE ORGANİZE EDİLMİŞ BİR YAPI
Aksu, Türkiye kapitalizminin geldiği aşamayı şu sözlerle anlatıyor:
“Türkiye’nin dört bir tarafında organize sanayi bölgeleri yapıldı. Her yere cezaevi kampüsleri inşa ediliyor. Valilik, vilayet, adliye, devlet binaları yenilendi. İstanbul, Ankara’da göreceğiniz kent modelleri oralarda da gelişti. Bütün Türkiye hem tüketen ve hem de giderek işçileşen, yoksul emekli kesimin varlıklarını zenginlere doğru aktaran bir yer haline geldi.”
“İşçi grev yaptığı zaman yasaklar, karşısına kolluğu diker, savcıyı diker. Tarlasına sahip çıktığı zaman şirket gelir ‘araziyi kamulaştırdık’ der. Köylünün itiraz yetkisi yok. Karşılarında adliye, oranın bürokrasisi, kaymakamı, valisi var. Karşılarında, iktidarından muhalefetine herkes çıkar ilişkilerinde olduğu için oradaki siyasi partiler var. Aynı zamanda cezaevleri inşa ediliyor, aynı zamanda vilayet binaları inşa ediliyor. Kayserili Ayşe, Maraşlı Mehmet diyor ki ‘Ben bu yapıyla baş edemem.’ Anadolu’nun dört bir yanında bunlar yaşanıyor. Korkunç bir ilişki ağı, içinde cemaatler var ve bunlar da sermayedarlar, büyük firmalara taşeron hizmeti veriyor. Karşılarında yerel, ulusal mafya grupları var. Çok planlı, disiplinli yukardan aşağıya işleyen bir yapı var. Devlet; çok güçlü gözetim, denetim mekanizmalarıyla zor aygıtını da sofistike hale getirmiş. Ordusu, istihbaratı, sermayesiyle, işçilerin 300 dolar bandında çalışması üzerine organize edilmiş bir yapıdan söz ediyoruz. “
“2008’den beri Türkiye’de direniş görmeyen organize sanayi bölgesi yok. Bir şekilde direniş ateşi elden ele tutuşturuluyor. İşçiler; sosyal medya platformları üzerinden birbiriyle iletişim kuruyorlar. Bu dip akıntılar birbirine değecek, oksijene kavuşacaklar.”
DİN, YATIŞTIRICI OLMA ÖZELLİĞİNİ YİTİRDİ İNSANLAR ARTIK KİMİ İNSANLARLA AYNI YAŞAMADIĞINI GÖRÜYOR
Erdoğan başta olmak üzere AKP bürokratları, sermayedarlar uzun yıllardır, maden cinayetleri sonrasında “kader, fıtrat” gibi dini argümanları kullanarak, “maden kazalarının, işin doğasında olduğu” yönünde demeçler veriyor.
Aksu, dinin yatıştırıcı olma özelliğini yitirmiş durumda olduğuna dikkat çekerek şöyle açıklıyor:
“Din, artık yatıştırıcı özelliğini yitirdi. Çünkü bir kesim zenginleşti, evler farklılaştı, cemaat farklılaştı. Cemaatten çıkan, eskiden beraber oturdukları iki üç kişinin artık farklı araçlara bindiğini, farklı harcamalar yaptığını fark ediyorlar. Yine o insanların çocukları, diğerlerinin Barcelona’da, Sırbistan’da, Karadağ’da bir yerde sosyal medya üzerinden tatilde olduğunu görüyor. Kendileriyle aynı şartlarda yaşamadıklarını izliyorlar.”
Aksu, son olarak iş cinayetleri için “Toplu işçi cinayetleri işleniyor. Cinayet bir türlü çözülemiyor, oysa failler ortada” diyor.
Aksu, sözlerini şöyle tamamladı:
“İki üç kişi ölür, sermeye önemsemez. Basın da öyle bakar…. Bir seri katil var. Toplu işçi cinayetleri işliyor. 1982, 1990, 1995… Ölümler devam eder. Her seferinde yeni savcılar atanıyor. O savcılar uğraşıyorlar ve ipin ucunu yakalıyorlar. Bir şekilde o iş, yargının zirvelerinde derdest ediliyor. Cinayet bir türlü çözülemiyor, oysa failler ortada.”