'Başka bir Türkiye mümkün'
24 Haziran seçimlerinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) başlayan değişim arayışı olağanüstü kurultay olasılığını gündeme getirdi.
Parti yönetiminde yenilenme isteyen üyelerin kurultay toplanması için noter kanalıyla verdiği imza sayısı 466'ya ulaştı. O isimlerden biri olan CHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, Medya Günlüğü'ne gönderdiği açıklamada, "9 seçim kaybeden ve yaşanan yenilgilerde sorumluluk almaktan imtina eden partimizin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve onun belirlediği yönetim anlayışı siyasi ömrünü tamamlamıştır"dedi. Medya Günlüğü yazarı da olan Usluer'in partide yaşanan gelişmelerle ilgili "Başka bir Türkiye mümkün. CHP değişirse Türkiye değişir" başlıklı açıklaması şöyle:
"Bir şeyler değiştirmek isteyen insan, önce kendinden başlamalıdır diyor Sokrates... Biz de önce öz eleştiri verelim... Bizler, siyasetin içindeki figürler olarak etkili bir muhalefet yapabilmiş olsaydık bugün sizlere bu açıklamayı yapmak zorunda olmayacaktık.
Göz göre göre gelen tek adam rejimine karşı Cumhuriyeti layıkıyla savunamadık. Milyonların katıldığı Cumhuriyet mitinglerini, Gezi eylemlerini, referandum kampanyasını ve Adalet Yürüyüşünü iktidar yürüyüşüne dönüştüremedik. 24 Haziran baskın seçiminde yakaladığımız önemli hamlemizi Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 31'lere taşısak da iktidar olmakla taçlandıramadık! Üstelik süreç iyi yönetilemediği için derin hayal kırıklıkları yaşadık ve yaşattık.
Özellikle son 30-40 yıldır kök salmış örgütlü kötülüğe karşı, Cumhuriyetin kurucusu, 95 yıllık bir partinin üyeleri olarak susmamız, var olan bu durumu kabul etmemiz düşünülemez. Şimdi durduğumuz yerden kalkıp hızlı adımlarla yürüme zamanıdır! Kaybedecek vaktimiz de sabrımız da yok! Yüzü otoriteye, adaletsizliğe, eşitsizliğe dönük bu rejimi değiştirmenin yolu, demokrasiye inanan milyonların desteğini alarak, önümüzdeki yerel seçimlerde partimizi, başta büyük şehirler olmak üzere en fazla sayıda yerel yönetimlerde iktidara taşımaktan geçer. İşte tam da şimdi değişim zamanıdır!
Bu değişim artık zorunludur ve önce kendi içimizde başlatmalıyız bu değişimi! Çünkü tam 9 seçimdir aynı yöntemleri uygulayarak farklı sonuçlar alınamayacağını yaşayarak gördük. 9 seçim kaybeden ve yaşanan yenilgilerde sorumluluk almaktan imtina eden partimizin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve onun belirlediği yönetim anlayışı siyasi ömrünü tamamlamıştır. Artık müzik değişti, ayak da değişmek zorunda! Bakın bu ülkede artık rejim değişiyor ve bizler hiçbir şey olmamış gibi aynı dansı edemeyiz! Mesele kimin yöneteceği değil nasıl yöneteceğidir! Partimiz, iktidar olmak bir yana, kazanımlarını koruyamayan bir durumda. İktidar deyince parti içi iktidarı anlayan zihniyetten bir an önce kurtulmamızın yolu, bakış açımızı da siyaset yapma biçimimizi de değiştirmekten geçer. Bizim parti politikalarımız ve söylemlerimiz Türkiye'nin çıkarları için olmalıdır.
Ürkek ve savunma odaklı bir çizgiyle, merkeze ve sağa yaslanarak büyüme hayallerini terk etmek zorundayız! Başka bir yolu yok! Uzun zamandır koalisyon dahil iktidar olamayan partimizin asıl sorunu esas olarak, kimin genel başkan olacağı değil, hangi kadrolarla ve hangi yönetim anlayışıyla partimizi iktidara taşıyacağıdır. Bilmeliyiz ki; Olağanüstü koşullarda artık olağan siyaset yapılamaz! Bu koşullarda, partimiz kişisel kinler ve kavgalar üzerinden, dengeler arasında yaratılan yarılmalardan değil ideolojik ve politik duruştan beslenmelidir. Partimize gönül veren, emek veren en üst kademesinden en alt kademesine kadar tüm üye ve yöneticilerimizin enerjisini iktidar olmaya verdiğini düşünün! İşte o zaman iktidar olmak an meselesi olacaktır! Tüm yetkileri tek başına eline alan tek adam rejimine karşıyız! Hayatımızın tüm alanlarında; Partimizde, sokakta, evde her yerde tek adam olma ve tek adam tarafından yönetilmeye karşı durmalıyız!
Partinin en önemli organı PM'yi etkisiz hale getiren, MYK'yı sıradanlaştıran, üyenin yönetim sürecine katılımını engelleyen hatta mahalle delegeliğinden başlayarak üyemizi kendi aralarında kamplaştıran mevcut tüzüğün değişmesi partimizi büyütür aynı zamanda iradeyi güçlendirir. Biz değişime buradan başlamalıyız! Tüzük kurultayının olduğu gün birçok yol arkadaşımla anti demokratik olma yönünde ilerleyen bu tüzüğe karşı durduk, şimdi de değişmesini istiyoruz! Cüretimiz Halkımızın Değişim Talebinden Geliyor... Gelin hep birlikte yeni bir Türkiye öyküsü yazalım.
Karanlığın karşısında eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi ve adaleti savunan milyonlarız. Önce değişime biz inanıp kabuğumuzu değiştirmeliyiz. Tekstil fabrikasındaki Ayşe, okuldaki Fırat, çiftçi Ali, bedeni ve kimliği için direnen kadınlar, Soma için adalet isteyenler, Gezi'de direnen milyonlar ve adalet için kilometrelerce yürüyenler, Cumhuriyet Halk Partisi için sandıkların başında nöbet tutanlar... Bizim asıl gücümüz biriktirdiğimiz bu mücadele anlayışından gelir. Bu gücü harekete geçirmek için; bu düzen değişmeli diyen, sistemi temelden sorgulayan anlayışı, önce partimizde sonra da ülkemizde yönetime taşımak zorundayız! Bu hayati sorumluluğu hep birlikte üstlenip elimizi taşın altına koymalıyız! Bunun için inanmalıyız, ısrar etmeliyiz. Partimizi de Türkiye'yi de eşitlik, özgürlük, demokrasi temelinde yeniden inşa etmek için yeterli birikimimiz ve gücümüz var! Bu enerjiyi ortaya çıkarmak için olağanüstü kurultay gerekli ve zorunludur! Bizler artık yeter diyoruz. Partimizin ve ülkemizin huzuru için, partimizi olağanüstü kurultaya çağırıyoruz! Gelin aydınlık günleri hep birlikte kuralım!"