Bilim Kurulu üyesi Prof. Akın'dan öneri: Kapanma yerine mesajlı izin sistemi
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, toptan kapanma öncesi bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan 'SMS'le izin' sistemini değerlendirdi. Akın, bunun HES kodu sistemi içinde de yapılabileceğine dikkat çekti.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, 'Kapanma yerine mesajlı izin sistemi' başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine "Koronavirüs salgınına karşı ilk önlemler alınırken, devamının gelmesinin an meselesi olduğunu karar alıcılar da söylüyor" diye başladı.
Sarıkaya, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın'ın açıklamalarına da yer verdiği yazısına şöyle devam etti:
"Altını çizdikleri süre de gelecek 10 güne ilişkin:
'Eğer 10 gün içinde vaka sayısında bir düşüşle karşılaşmaz isek daha fazlası gelir. Adliyeler ve bazı kamu kurumları dahil edilmedi, onlarda da kapanma devreye sokulur…'
Bu sözün sahibi de salgın ortaya çıktığı günden bu yana nerelerde kapanma, nerelerde açılmanın olacağı konusunda tavsiyelerde bulunan Bilim Kurulu üyesi, Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Levent Akın…
Bilim Kurulu’nda katılan üyelerin neredeyse tamamı daha sert tedbirler önermiş, içeriğine girmedi ama ağırlıklı bölümünün çıktığını bildirdi.
'Bunlar daha iyi günlerimiz olur'
Sorunun İstanbul’da gittikçe içinden çıkılmaz hale geldiğini, baskılanmaz ise daha büyük boyuta ulaşacağını vurguladı.
'Eğer böyle giderse bunların daha çok iyi günlerimiz olduğu görülür' dedi…
Kapanmanın da getirdiği sorunlar olduğunu belirtti.
Hükümetin de kapanmaya ekonominin dinamikleri nedeniyle olumlu bakmayabileceğine vurgu yaptı.
HES kodu ile izin
Toptan kapanma yerine önerisi daha önce bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan, kendisinin de Azerbaycan’da uygulamasına bizzat tanıklık ettiği sistem…
Buna göre sokağa çıkmak isteyen kişi daha önce belirlenen merkeze bir SMS yolluyor ve 'Şu saatler arasında, şu adreste bulunmam gerekiyor' deyip izin istiyor.
Merkez ise o saatlerde gideceği yerde yoğunluk yoksa belirlenen saatler içinde orada bulunmasına izin veren bir SMS yolluyor.
Diyelim ki daha fazla süreye ihtiyacı var; yeni bir SMS mesajı ile ek süre isteme hakkına da sahip oluyor, ancak gerekçesini de bildirmesi gerekiyor.
Sokakta polis çevirdiğinde de izin SMS’lerini gösterip cezadan kurtuluyor.
Prof. Dr. Akın, bunun çok iyi çalışan HES kodu sistemi içinde de yapılabileceğine dikkat çekti.
Özel sektör de uyguluyor
Ankara’da bir pastanenin uygulamayı başlattığına bizzat tanıklık ettiğini belirterek, 'Demek ki özel sektör de bunu uygulayabiliyor. HES kodunu görmeden içeri kimseyi almıyor' dedi.
Uygulamanın İstanbul’da örneği çok görülen açık pazarlarda zorunlu hale getirilmesinin faydasına işaret etti.
Ateş ölçümünün ancak yüzde 30 oranında virüse maruz kalanı tespit edebildiğini, oysa HES kodu ile hastalık kapmış olanın da anında görülebileceğini belirtti.
Sorunun da daha çok bu kişilerden kaynaklı olduğunu bildirdi.
Tam kapanma halinde fırın, belediye temizlik hizmetleri, posta, hazır yemek paket servisi gibi birçok yerde sıkıntının yaşandığına da vurgu yaptı.
Düğünler, nişanlar yasaklanmalı
İstanbul için mesai saatleri düzenlemesinin sabah 06.00 ile 10.00 arasındaki saatlere yayılmasının zorunlu olduğunu, bunu İl Pandemi kurullarının ayarlaması gerektiğini söyledi.
Bu aşamada şu önerisini de dile getirmekten kaçınmadı:
'Tüm eğlence mekanlarının kesinlikle, hem de uzun vadeli kapanması gerekir. Düğünlere çok yakınlarının gelmesi ve sayının 50’yi geçmemesine yönelik bir düzenleme yaptık, ama olmuyor düğünlerin tamamen yasaklanması lazım. Çünkü nikahta sınırlı sayıda kişi bulunuyor ama evdeki eğlence engellenemiyor. Düğün ve nişan kesin yasaklanmalı…'
Bu aşamada sağlık çalışanlarının aşırı yorgunluğunun yarattığı problemlere de dikkat çekti; bunun sağlık sistemini de etkileyecek noktaya doğru gittiğini söyledi.
Arkadaşlarının yorgun hallerine bizzat tanıklık ettiğini de sözlerine ekledi.
Başta da belirttiği gibi, dilerim İstanbul’da başlayıp ülkenin her yanını kapsayan, birinin diğerinden farlı olmadığı bir sonuca getiren salgın yeni önlemlerle bir noktaya varır.
Ancak alınan tedbirlere ilişkin daha açıklayıcı olunması gerektiği de bir kez daha ortaya çıktı."