Binali Yıldırım seçimde şaibe olmadığını ispat etti!

Abone ol

"Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Bir yandaş yazar demişti ki: “Yandaş medyayı kapatsak daha çok oy alırız.” Bunu beceremediler, şimdi sonucunu görecekler."

CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin, Binali Yıldırım'ın katılmış olduğu bir televizyon programında 31 Mart yerel seçimlerinde hiçbir şaibe bulunmadığını bizzat kendisinin dile getirdiğini ifade ederek, "Çalan yok, hırsızlık yapan yok, millet gitti oyunu kullandı CHP kazandı. Binali Yıldırım da bunu çok iyi biliyor. YSK tarafından açıklanan gerekçeli karar da bunu ispatlıyor" dedi.

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım katıldığı bir programda “Çaldılar demeye mecburdum. En büyük mağduriyeti ben yaşıyorum. Sesimi duyuramıyorum” dedi, bu konuda ne diyorsunuz?

Sayın Binali Yıldırım kendi ağzından seçimde hiçbir şaibe olmadığını ispat etmiş oldu. Çalan yok, hırsızlık yapan yok, millet gitti oyunu kullandı CHP kazandı. Binali Yıldırım da bunu çok iyi biliyor. YSK tarafından açıklanan gerekçeli karar da bunu ispatlıyor. YSK Başkanı’nın ve diğer üyelerin karşı oy yazılarına baktığınız anda gördüğünüz apaçık bir gerçek var. YSK seçimlerin iptalini gerektiren tek bir usulsüzlük bulamadı. Bir tane Sandık Kurulu Başkanı’nın bile seçim sonuçlarına etki edecek bir davranışına rastlanılmadı. Bu seçimde usulsüz olan tek şey var AKP’nin seçim sonuçlarını kabul etmemesi ve YSK üzerinde baskı kurarak milli iradeye darbe yapması. Binali Yıldırım da 6 Mayıs Darbesi’ni biliyor sadece söyleyemiyor. Biz kendisinden millete yönelen bu darbeye karşı farklı bir tutum beklerdik, bunu göremedik. Ben Binali Yıldırım’ın yerinde olsam adaylıktan istifa ederdim, hem milli iradeye yönelen darbeyi bozardım hem de böyle bir operasyonun parçası olmayı reddederdim. Şimdi AKP’nin bozduğunu millet düzeltecek. 23 Haziran’da millet AKP’ye çok büyük bir ders verecek. 31 Mart’ta dersten kaçtılar, 23 Haziran’da sınıfta kalacaklar.

Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı bir programda sözleri çarpıtıldı ve bu durum halkın tepkisine neden oldu. Bu konuda ne demek istersiniz?

82 milyon canlı yayında hep birlikte izledik. Sayın Ekrem İmamoğlu diyor ki “Cumhurbaşkanı orada, 24 Haziran’da seçilenler orada, hep birlikte çalışalım.” Bu ülkede kimse diğerinden daha vatansever değildir. 82 milyon vatansever var. İstanbul’da 16 milyon vatansever var. Hepimiz bu ülkeyi seviyoruz. Bu ülkede özgürce, mutluluk ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Ancak AKP bugün Troll zihniyetine teslim olmuş durumda. AKP kurulurken milli görüş gömleğini çıkartıp yeni bir gömlek giymişlerdi. Şimdi bütün gömlekleri çıkarttılar, en sonunda Troll fanilasıyla kaldılar. Troll gibi davranıyor, troll gibi hareket ediyor, troll gibi düşünüyorlar. Siyasi bir vandallığa maruz kalıyoruz. Her söz çarpıtılıyor, montajlanıyor, yandaş medya denilen iftira ve yalan makinası tarafından toplumun üstüne adeta boca ediliyor. Ben diyorum ki bunun AKP’ye de bir faydası. Millet size inanmıyor kardeşim. Sözünüzün bir ağırlığı yok. Siz tepinseniz de, bağırsanız da, çağırsanız da millet size artık kulak asmıyor. Tam aksine bu yapılanlar milletin AKP’ye daha fazla kızmasına, öfkelenmesine neden oluyor. Attıkları her yalan artık onları vuruyor. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Bir yandaş yazar demişti ki: “Yandaş medyayı kapatsak daha çok oy alırız.” Bunu beceremediler, şimdi sonucunu görecekler.


Binali Yıldırım Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkma teklifini kabul etti. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?

Son derece normal. Bir demokraside adaylar halkın önüne çıkarlar, son derece medeni bir şekilde tartışırlar, halk da puanını verir. Halkın önünde tartışmaktan kaçan, esasında halktan kaçıyor demektir. AKP bizim güçlü geleneklerimizi yok etti. Sorular önceden veriliyor, cevaplar hazırlanıyor, tek kale maç yapıyorlar. Demokrasiye şike karıştırdılar. Binali Yıldırım’ın bu şekilde canlı yayına çıkma kararı vermesi artık şikeli yayınların bile yetmediğinin göstergesidir. Bu zamana kadar bu cesareti gösteremeyenler de önümüzdeki dönemde göstermek zorunda kalacak. 24 Haziran’da Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Adayımız Muharrem İnce’nin karşısına çıkamamıştı. Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu yayını kendisi talep edecek. Milletin önünden kaçarak, hiçbir başarı elde edilemeyeceği artık gözüktü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı bir açıklamada “Bütün yurttaşlarımızın kendi dillerini öğrenmeleri ve yazabilmeleri haklı bir taleptir. Ama ‘anadil’ ile ilgili taleplerde, parlamentoda görüşülmesi ve orada bir uzlaşma sağlanması gerekiyor” dedi. Siz ne dersiniz?

Belediyelerin anadilde eğitim talebini karşılama yetkileri yok. Kurs açabilirler. Biliyoruz ki her insanın kimliği kendisinin onurudur. Her insan anadilini öğrenmek ve yaşamak hakkına sahiptir. 21’inci yüzyılda bunu tartışmak bile ayıptır. Anadil ile ilgili talebin zemini Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclis’imiz burada yükselen talebi dinleyerek milletimizin isteğini gerçekleştirmeli. Artık insanları kimlikleri, inançları, dinleri, siyasi görüşleri veya kültürleri nedeniyle ayıran, bu ülkenin insanlarını birbirine düşüren siyasetten herkesin vazgeçmesi gerekiyor. Bu toprakların çocuklarını kavgaya tutuşturup siyasi rant bekleyenlerin yaptığı bu ülkeye büyük bir kötülüktür. Biz barışacağız. Birbirimizle kucaklaşacağız. Elele vereceğiz ve ileriye doğru gideceğiz. Bizim meselemiz herkesin temel hak ve özgürlüklerinin korunduğu, herkesin iş ve aş bulduğu huzur dolu bir Türkiye’dir. Buna ulaşmamız gerekiyor.

Belediyelerde birçok yolsuzluk ve usulsüzlük ortaya çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde büyük bir israf olduğu söyleniyor. Siz de İstanbul’u en iyi bilen insanlardan birisiniz. İsraf ve yolsuzluğun boyutu ne kadar?

Korkunç bir israf var. Sayıştay raporuna göre sadece 1 yılda yapılan yolsuzluğun boyutu 753 milyon lira. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve şirketlerinde 815 yönetici var 2741 makam aracı var. Sadece makam araçlarından tasarruf etsek İstanbullulara harcanacak 120 milyon lira kaynak var. 23 Haziran’da millet şuna karar verecek, bu 120 milyon lira ile birileri küpünü mü dolduracak, yoksa millet mi kazanacak? AKP diyor ki İstanbul’un tüm kaynakları dar bir zümrenin cebine aksın. Biz de diyoruz ki İstanbul’un kaynakları İstanbullular için harcansın. Bizim meselemiz bu. Eğer bu kaynaklar doğru kullanılırsa su da ucuzlar, ramazan pidesi de 1 lira olur. Bu kaynaklar birilerinin cebine akarsa da millet su faturasını bile ödeyemez. O yüzden ben bütün İstanbullulara bir çağrıda bulunuyorum. Televizyonları kapatın. Koltuğunuza oturun. Şöyle bir düşünün. Bu belediye size mi çalışsın yoksa birilerine mi çalışsın? Bu belediye İstanbul’a hizmet etsin, zümrelere, çıkar gruplarına mı hizmet etsin? Bu belediye bana hizmet etsin diyen herkes oyunu CHP’ye tereddütsüz verecek, 23 Haziran’da inşallah yeni bir sayfa açacağız, İstanbul kazanacak, Türkiye kazanacak.


İmamoğlu: İstanbul'da görev yaparken insanın vücudunun her yerinin titremesi lazım Siyaset Leyla Güven'in yargılandığı duruşma ertelendi Siyaset Nagehan Alçı'dan canlı yayında sorduğu sorularla ilgili açıklama geldi Siyaset Mansur Yavaş verdiği sözü tuttu Siyaset