Bir ifşa da Anarşist Kadınlar’dan: Serkan Bayrak’ın lideri olduğu DAF'da sistematik şiddet ve sömürü yaşanmaktadır
Anarşist Kadınlar, "Serkan Bayrak’ın lideri olduğu Devrimci Anarşist Federasyon’da sistematik olarak sindirme, aşağılama, baskı, fiziksel şiddet ve sömürü yaşanmaktadır" açıklamasında bulundu.
Eski adıyla Devrimci Anarşist Faaliyet yeni adıyla Devrimci Anarşist Federasyon (DAF), Türkiye’de en etkili anarşist örgütlerin başında geliyor. DAF en son Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerin aylardır sürdürdüğü direnişe de verdiği destekle de kamuoyunda görünür oldu.
Anca bugün Twitter’da açılan yeni bir hesap örgütle ilgili çok ciddi iddiaları gündeme getirdi.
Serkan Bayrak/DAF İfşa adlı hesap, örgütün lideri Serkan Bayrak’ın sistematik olarak sindirme, aşağılama, baskı, fiziksel şiddet ve sömürü uyguladığını iddia ediyor.
İfşa metni yazan kadınların avukatlığını İHD Eski Başkanı Eren Keskin üstlendi
Kendilerini ‘‘DAF’tan ayrılan Bireyler’’ olarak tarif eden iddia sahipleri, dört sayfalık bir metni kamuoyunun dikkatine sundu.
Kimisinin kısa kimisi uzun süre DAF içinde yer aldığını belirten kadınlar, isimleri şu an için gizli tutuyor.
İnsan Hakları Derneği eski genel başkanı Eren Keskin de Twitter hesabından yaptığı paylaşımda ‘‘Avukatları olarak, yaşadıklarını dinleyince şok olduk. Çok önemli bir şey yapıyorlar. ‘Egemene benzemek’, tam da bu!!’’ ifadelerini kullandı.
"Reşit olmadığımız yaşlarda şiddet olayları yaşadık’"
Peki metinde neler yazıyor?
Metni kaleme alan kadınlar, henüz reşit yaşta olmadan katıldıkları DAF’ta birçok şiddet olayı ile karşılaştıklarını söylerken yaşananlardan yalnızca Serkan Bayrak’ı değil eşi Çiğdem Bayrak’ı da sorumlu tutuyorlar.
"Biz, ‘Devrimci Anarşist Federasyon’dan (DAF)’ (eski adıyla “Devrimci Anarşist Faaliyet”) isimli anarşist olduğunu iddia eden örgütten, bizim tabirimizle ‘Serkan Bayrak Tarikatı’ndan, farklı zamanlarda (2011-2021) fakat benzer sebeplerle ayrılan insanlarız. Çoğumuz buraya lise çağlarımızda, yani 18 yaşın altında geldik ve anlatacağımız birçok şiddet olayını da reşit olmadığımız yaşlarda yaşadık. Anarşizmin aksine şiddet, taciz ve her türlü otoriteyi içinde barındıran bu tarikat, tarikatın 'anarşist lideri, şefi, patronu' Serkan Bayrak ve erkek şiddetinin uygulayıcısı konumundaki eşi Çiğdem Bayrak hakkında açıklama yapma gereği hissediyoruz. Çünkü bizler, bu yapılanma içinde uzun-kısa yıllar geçirmiş ve birçok anarşizm dışı olayın tanığı, hatta bir özeleştiri olarak parçası olmuş kişileriz.
Çok şey gördük, çok şey biliyoruz ve diyoruz ki; “Bilmek, lanetlenmektir. Bugüne kadar sessiz kaldık çünkü maruz bırakıldığımız süreç, her birimizde psikolojik ve fiziksel yaralar açtı. Bir şeyler yapabilmemiz için bu yaraları iyileştirmek gerekiyordu. Şimdi her birimiz hayatlarımızı sıfırdan kurma telâşındayız."
‘‘Yaşadığımız şiddeti, tacizi ailelerimiz ve sevdiklerimiz bilsin istemedik ama örgüt içinde konuştuk, konuştukça dayak yedik’’
‘‘DAF’tan Ayrılan Bireyler’’ yaşadıkları şiddeti neden -kimileri ayrıldıktan sonra yıllar sonra- yaşadıklarını anlatma ihtiyacını duyduklarını izah ediyorlar.
‘‘DAF isimli örgütün birer üyesiyken bir şeyleri konuşup deşifre etmiş olmayı çok isterdik. Ama yaşadığımız onur kırıcı hakaretleri, şiddeti, tacizi ailelerimiz ve sevdiklerimiz bilsin istemedik. İçinde bulunduğumuz durum bizim için yeterince zordu, bir de onları üzmek istemedik. Serkan Bayrak’tan da onun neferlerinden de korkmuyoruz.
Biz ki, Serkan Bayrak tarafından sabahın 4’ünde yüzümüze soğuk su dökülerek uyandırılmış, sırtında ve kafasında masa ve sandalye kırılmış, bıçaklanmış, tecrit edilmiş, aşağılanmış kişileriz. Şimdi onlar korksun. Şimdi Serkan Bayrak'ı doldurup üzerimize salan, kadın mücadelesini savunduğunu iddia eden, mizojinik Çiğdem Bayrak korksun. Şimdi onların uykuları kaçsın. Her birimiz bu “Serkan Bayrak Düzeni”ni değiştirmek için çok çaba sarf ettik. Mücadele etmek istiyorduk. Devlete, otoriteye, şiddete, tacize, tecavüze karşı mücadele etmek istiyorduk. Konuştuk, konuştukça dayak yedik. Daha çok konuştuk, eylemlere çıkmamız yasaklandı. Daha da çok konuştuk, tecrit edildik.’’
‘‘Bayrakların emriyle öğrenci kredisine başvuran arkadaşlarımızın aldıkları kredileri kendi kişisel ihtiyaçları için kullandılar’’
Metinde Bayrak ve eşinin DAF üyelerini emeğinin sömürürken bir taraftan da borçlandırdıkları öne sürülüyor.
‘‘Serkan ve Çiğdem Bayrak’ın ‘anarşist mücadele’ adı altında kendi kişisel ihtiyaçlarını gördüğü DAF, oradaki birçok insanı maddi ve manevi açıdan sömürmüş, bitirmiştir. Üniversiteye giden arkadaşlarımızın aldığı azıcık burslara göz dikilmiş, burs kazanamayan arkadaşlarımızı zorla krediye başvurdurtup, o parayı da kişisel ihtiyaçları için kullanmışlardır. Şu an hâlâ Serkan ve Çiğdem Bayrak emriyle krediye başvurmuş, sonra örgütten ayrılmış birçok arkadaşımız, bu kredilerin geri ödemesine devam ediyor.
26A isimli sözde kolektifte, kişinin iradesini hiçe sayıp zorla inisiyatif aldıran Bayrak çifti, günde 16 saat çalışan arkadaşlarımızın yediği 1 tostun bile hesabını yapabilecek kadar insafsızdır. ‘Gönüllü’ adı altında, hiçbir ücret almadan çalıştırılanların, hiçbir yaşamsal ihtiyacı, kolektif tarafından karşılanmıyordu. Kolektif şekilde kazanılan para, Serkan Bayrak'ın günlük alkol ihtiyacını karşılıyor, Çiğdem Bayrak'ın evini IKEA'dan dizebilmesi için kullanılıyordu. Yurtdışındaki anarşist yapılanmalar ve örgütlerden toplanan dayanışma paraları da benzer şekilde kullanılıyordu.’’
Anarşist Kadınlar, bu düzeni sorguladıkları için kitaplarının parçalandığını, saçlarının kesildiğini iddia ettiler.
"Kendimize Anarşist Kadın demeye utanır olmuştuk, çünkü DAF erkek örgütüydü"
Ayrı bir yapılanma olarak gösterilen Anarşist Kadınlar yapılanmasının DAF’ın bir alt yapılanması olduğunu savunan kadınlar, kadın örgütlerine kendileri yanında tavrı alma çağrısı yaptı.
‘‘Örgüt toplantıları, asla doğrudan demokrasiyle değil, Serkan Bayrak ve eşi Çiğdem Bayrak'ın dayatmaları ile karara bağlanırdı. Kadın toplantılarında alınacak kararlar Serkan Bayrak tarafından alınır, diğer kadın örgütleriyle görüşmeler onun istediği şekilde yapılırdı. Kendimize Anarşist Kadın demeye utanır olmuştuk, çünkü DAF erkek örgütüydü. Serkan Bayrak'ın her zaman dediği gibi, DAF onun örgütüydü.
Tuvalet çöpündeki pedlerimizden dolayı defalarca hakarete uğradık çünkü Serkan Bayrak’a göre bir kadının regl olması iğrençti, kendi gözünden uzak olması gerekirdi. Kılık kıyafet nedeniyle kaç kadın yoldaşımız “ucuz kadın” oldu, sayamadık. Erkek dünyayı değiştirmeye çalışırken, en büyük erkek dünyasının içinde bulmuştuk kendimizi. DAF’ın içindeyken yeterince sustuk, susturulduk. Artık yeter. Tüm kadın örgütlerini, tüm devrimci örgütleri dayanışmaya davet ediyoruz."