'Bizimkiler Montrö’yü nasıl savunur!' diyen Dilipak: 'Arkasından kripto BÇG ve FETÖ'cüler çıkabilir'
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, "Kemalizm ve laiklik soslu Gezi’den miras kalan kanal karşıtlığı ve 'Montrö’ye dokundurtmam' lobisinin kendi başına bir hareket olmadığını görelim." ifadelerini kullandı.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşesinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un sözleriyle başlayan, 103 emekli amiralin yayımladığı bildiriyle devam eden Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışmalarına yer verdi.
Dilipak, "Sahi bizimkiler Montrö’yü nasıl savunur! 'Mecburduk' de, anlarım. Bugün bu konuyu yeniden gündeme getirmek doğru değil' de, anlarım. Ya hu, 'Gemilerin geçişini düzenleyen Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’nin hâkimiyetini kı-sıt-lı-yor" dedi.
Dilipak, "Kemalizm ve laiklik soslu Gezi’den miras kalan kanal karşıtlığı ve 'Montrö’ye dokundurtmam' lobisinin kendi başına bir hareket olmadığını görelim. Bu işi kaşırsanız, bunun arkasından kripto BÇG ve kripto FETÖ’cüler çıkabilir. Onlar kök hücre gibi her kalıba girebilir. Birileri bunları 'Mayınlı tarla'ya sürdüler. İçlerinde sıradan, dostlar alışverişte görsün kabilinden birileri de vardır. Birileri onları öne çıkarıp, konuşturabilir de. Manzaraya bakıyorum da, bu işin arkası gelecek gibi. Bu kavga ne kadar büyür, dallanır-budaklanırsa, uluslararası sistem bundan o kadar kazançlı çıkar. Bugün olan tam da bu... Tekrar söylüyorum. Bu süreç, bizim topraklarımızda, vekalet savaşı şeklinde, bir Atlantik, Pasifik hesaplaşmasına dönüşüyor. Bizim aklı evveller de bu mayınlı tarlada top oynuyorlar. Sonunda ölen ölür, kalan sağlar oyun kurucuların kucağına düşer. Bizim tarihimiz bu örneklerle doludur. Oysa bize denmedi mi, 'tefrikaya düşmeyin sonra rüzgarınız kesilir'. Akif bu anlamda demedi mi 'Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez'" dedi.
Dilipak, şöyle devam etti:
"Halimiz ortada! Biz bu adamlarla mı yola devam edeceğiz, bu kafayla mı!. Bu Mediayla mı, bu Bill’in adamları mı ufkumuzu aydınlatacak. Bu İlahiyatçılar mı bize yol gösterecek, cesaret verecek! Bu siyaset mi çözüm üretecek. Daha biz CoVID’i anlamadık, anlatamadık ki! Great Reset’i anlayabildik mi, anlatabildik mi! Trans Humanizm, Neuralink, Chip, Humanoid, Klonaid, Siborg, sentetik et, sentetik dini anlatabildik mi! 1,5 yıla yaklaştık, Maske, Mesafe, Musluk gidiyoruz. PCR yalanını bile anlatamadık Ankara’ya. Bu kafayla biz Kanal / Montrö sürecini anlayıp anlatana kadar atı alan Karadeniz’i, Ege’yi, Akdeniz’i geçer gider."
"Mısır 2017’de Süveyş kanalından 5 milyar 585 milyon dolar gelir elde etmiş. Dünya ticaretinin gelişmesi ve deniz trafiğindeki artış sonucu Mısır’ın Kanal gelirinin 2019 sonu 7 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Peki, İstanbul ve Çanakkale boğazından bizim elde ettiğimiz gelir ne? 2019’da geçiş yapan 42 bin gemiden Montrö anlaşmasına dayanılarak alınan fener, tahlisiye ve sağlık ücretleri dışında kalan kılavuzluk ve römorkör hizmetleri toplam olarak 143 milyon dolar. Dikkat: Süveyş kanalının, günlük geliri. 15 milyon dolar. Yani bizim 2 kanalın geliri, Süveyş’in 10 günlük geliri kadar bile değil! Peki 'Bizim' 'Demokrasi havarisi' amiraller bunu bilmezler mi?. Bir son dakika bilgisi, iddia o ki, bildiriyi İYİ Partili emekli amiral Ergun Mengi kaleme almış. Bu işin içinden, bir zamanlar Kamhi ve Alaton’un da içinde yer aldığı 'Kulüp'ün 'şahsı manevisinde mündemiç' 'Encümen-i Daniş' çıkarsa şaşmam.. Dikkat Kulüp rakısının sarhoşluğu başka sarhoşluklara ve bağımlılıklara benzemez."