Boğaziçi'nden uzaklaştırılan akademisyenden yönetime tepki: 'Açıklama alenen gerçeğe aykırı'

GERÇEK GÜNDEM - MELİSA GÜLBAŞ

Boğaziçi Üniversitesi’nde kurul kararlarına rağmen sözleşmesi yenilenmeyen moleküler biyoloji ve genetik bölümü öğretim üyesi Dr. Tolga Sütlü, “kayyum rektör” Naci İnci’nin kararıyla görevinden uzaklaştırılmıştı. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, Sütlü’nün okuldan uzaklaştırılması yönünde basında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Rektörlük tarafından yapılan açıklamada, Tolga Sütlü’nün, 2011’de yayımlanan “Tracheobronchial transplantation with a stem-cell-seeded bioartificial nanocomposite: a proof-of-concept study” başlıklı makalesinin etik ihlalden dolayı geri çekilmiş olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında, bu makale dolayısıyla Sütlü’nün soruşturma geçirdiği ve soruşturma sonucunda kusurlu bulunduğu bilgisinin basında beyan edilmediği ifadelerine yer verildi.

Rektörlüğün yazılı açıklamasında, "Üniversitenin yetkili kurul ve makamları ile jüri üyelerinin bu durumdan haberdar olmadan başvurusunu değerlendirmiş olması, ilk atamasını hukuken sakatlamış durumdadır. Bu gerekçeyle, kanun gereği görev süresi kendiliğinden sona eren Tolga Sütlü'nün yeniden atanması, Boğaziçi Üniversitesinin kurumsal saygınlığı, bilimsel güvenilirliği ve bilimsel etik anlayışı gereğince uygun bulunmamıştır. Geri çekilen çalışmanın insan sağlığı ve insan yaşamı üzerinde doğurduğu/doğurabileceği olumsuz neticeler, makalede hastaların iyileştiği ifade edilirken makale konusu olan çalışma neticesinde hastaların durumunun gerçekte kötüleşmesi ve ölümü dikkate alınarak, Tolga Sütlü'nün üniversitemizde göreve devam etmesi uygun görülmemiştir” dendi.

“GERÇEK DIŞI İFTİRALARA İMZA ATABİLİYORLAR”

Yönetimin hakkında yaptığı açıklama üzerine Gerçek Gündem’e konuşan Tolga Sütlü, Boğaziçi’ne atanan kayyum yönetimin üniversiteden muhalif bir akademisyeni kovabilmek için kendisine iftira attıklarını söyledi.

Sütlü, şunları ifade etti:

“Geldiğimiz noktada Boğaziçi’ne atanan kayyım, üniversiteyi yönetemediği için öyle bir akıl tutulması içinde ki muhalifi olan bir akademisyeni okuldan kovabilmek için kurumun antetli kağıdına tümü gerçek dışı iftiralar yazıp altına imza atabiliyor. Buna sadece acıyorum.”

“AÇIKLAMA ALENEN GERÇEĞE AYKIRI”

Yönetimin yazılı açıklamasının alenen gerçeğe aykırı olduğunu söyleyen Sütlü, Boğaziçi Üniversitesi’ne başvurduğunda rektörlüğün bahsettiği konunun zaten yetkili kurullar tarafından görüşüldüğünü belirtti.

Sütlü şöyle devam etti:

“Boğaziçi Üniversitesi’ne başvurduğumda bu durumu gizlemedim ve bu konu üniversitenin yetkili kurulları tarafından konuşuldu, bir sorun olarak görülmedi. Zaten ortada saklanacak bir şey de yok. Rektör, yazdığı yazıda bu konuda alenen gerçeğe aykırı beyanda bulunuyor. Bu hatası, bölümümüzün son yazdığı itiraz dilekçesinde dile getirilerek verilen yanlış karardan dönülmesi talep edildi.”

“CEZA ALMADIM, HİÇBİR YAPTIRIM UYGULANMADI”

2018 yılında hakkında açılan soruşturma sonucu hiçbir ceza almadığını söyleyen Sütlü, “Ceza almadım. Uyarı aldım. Aynı soruşturmada aynı uyarıyı alan ben hariç 30 kişiye hiçbir yaptırım uygulanmadı. Bunların 13’ü halen Karolinska’da, 16’sı Avrupa’nın farklı ülkelerinde, biri Rusya’da dünyanın önde gelen araştırma merkezlerinde ve hastanelerinde kariyerlerine sorunsuz bir şekilde devam ediyorlar” dedi.

Sütlü soruşturma sonucu çıktığı zaman dosyayı bir saat içinde Sabancı Üniversitesi rektörüne ilettiğini söyledi.

Sütlü, “Soruşturma sonucunun çıktığı gün (25 Haziran 2018) bir saat içinde o zaman çalışmakta olduğum Sabancı Üniversitesi’nin rektörüne ve bağlı bulunduğum merkezin müdürüne dosyayı ilettim. Sabancı Üniversitesi’nden kovulmadım. Zaten soruşturma sonucu Haziran 2018, benim Sabancı’dan ayrılmam Eylül 2019. Sabancı’nın beni işten kovması 15 ay mı sürdü?” diye konuştu.

“İŞTEN ÇIKARILMAM İÇİN HİÇBİR AKADEMİK GEREKÇE YOK”

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki işine son verilmesi için hiçbir haklı sayılabilecek sebebin olmadığını belirten Sütlü, “İşten çıkarılmam için hiçbir akademik gerekçe sunulmadı. Beni ‘bilgi gizleme, hile, gerçeğe aykırı beyan, idareyi haberdar etmeme’ gibi suçlar isnat ederek işten çıkardılar. Hiçbir savunma hakkı da vermediler. Akşam ve Yeni Şafak gibi yandaş gazete haberleri üzerine başlatılan inceleme sonrasında bu sonuca vardılar. Ne benim ifademi aldılar ne de soruşturmayı yapan Karolinska Enstitüsü’nün” dedi.