'Brunson gittiğine göre yoksa Trump beni mi istiyor!'

Abone ol

Korkusuz yazarı gazeteci Hüsnü Mahalli, Trump'ın tehdidini ve olayın Suriye ile olan ilişkisini yazdı.

Hüsnü Mahalli, bugünkü "Gıcık Trump" başlıklı yazısında, "Hatırlıyorum da Türk Ordusu Ağustos 2016'da El-Bab'a (Bab Arapçada kapı demek) girdiğinde cehennem kapılarının açılacağını ve herkesin bu ateşten etkileneceğini yazmıştım.
Bugünleri işaret etmiştim." dedi.

İşte Mahalli'nin yazısı:

Aslında bu konuyu yazmayacaktım ama huyum kurusun dayanamadım.
Büyük olasılıkla Rahip Brunson konusundan adamda bir alışkanlık oldu.
Her şeyi tehditle elde edeceğini düşünüyor.
İyi de bu kez ne istiyor?
Bir taraftan ‘girerseniz ekonominizi çökertirim' diyor sonra da ‘tampon bölge kuralım' teklifinde bulunuyor.
Yani ‘Ben izin verdiğim kadar girebilirsiniz' diyor.
Öyle de olacak gibi.
Peki sonrası?
Beyefendi bununla Türkiye'nin PYD/YPG'ye yönelik operasyonunu önleyecek, PYD'nin Suriye devletiyle anlaşmasını engelleyecek, Kürt özerk bölgesini kuracak, Ankara'nın Rusya ve İran'la diyaloğunu bozacak ve İran'a yönelik olası Amerikan saldırıları için zaman kazanacak.
En azından bu konunun konuşulacağı 13 Şubat Varşova Toplantısı'na kadar.
Öncesinde 5 Şubat'ta Washington'da Türk-Amerikan görüşmeleri var.
Dün de iki ülke genelkurmay başkanları telefonla konuşurken Ankara'da patriot pazarlığı yapılıyordu.
Oysa esas sorun Fırat'ın doğusunda değil batısındadır.
Yani İdlib.
İdlib'de fiili bir durum var ve durum çok ciddi.
Nusra ve benzeri örgütlerin, yarısı yabancı 50 bin kadar militanı var.
Cerablus'tan İdlib'e kadar uzanan bölgede ne kadar Türk askeri var bilinmez ama TSK ile hareket eden 50-60 bin kadar ÖSO ve benzeri grupların elemanı var.
Astana ve Soçi Anlaşmaları'na göre tüm bu bölgede ve özellikle İdlib'de sorunların çözümünden Türkiye sorumlu.
Türkiye çözemezse Rusya ve İran destekli Suriye Ordusu İdlib'i geri alacak.
İşte o zaman kıyamet kopacak.
Hatırlıyorum da Türk Ordusu Ağustos 2016'da El-Bab'a (Bab Arapçada kapı demek) girdiğinde cehennem kapılarının açılacağını ve herkesin bu ateşten etkileneceğini yazmıştım.
Bugünleri işaret etmiştim.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu önceki gün ‘İdlib'deki durumdan rejim sorumludur. Çünkü Daraa, Hums ve başka yerlerden teröristleri İdlib'e gönderdi' dedi.
Doğru.
Ancak emekli General Hilmi Solmaztürk'ün önceki akşam dikkat çektiği gibi bu gönderme ‘Ankara'nın bilgisi ve onayıyla oldu.'
Türkiye'nin altına imza attığı Astana Anlaşması çerçevesinde Suriye Devleti çatıştığı grupların militanlarıyla anlaşmaya vararak üç seçenek sundu. Ya savaşarak ölmek ya silah bırakıp normal vatandaş gibi yaşamak ya da istedikleri yere gitmek. Son seçmeği kabul edenlere ‘nereye gitmek istiyorsunuz' denildiğinde ‘Nusra'nın bulunduğu İdlib ya da TSK'nın kontrol ettiği kuzey bölgelerine' dediler ve hepsi oralara taşındı.
Yani Türkiye'nin bilgisi ve onayıyla.
Arap, Rus ve dünya medyasında bununla ilgili çok hikaye var.
Şimdi önemli olan İdlib sorununa bir formül bulmak gerekiyor.
Rusya ve İran'la anlaşarak.
Yoksa durum gerçekten çok tehlikeli ve riskli.
Karanlık ortamlarda kimin nasıl davranacağını kestirmek çok zor.
Maliyetleri çok yüksek provokasyonlar ise çok kolay.
Unutulmamalıdır, Türkiye'yi sıkıştırmak için birçok ülke ve güç pusuda bekliyor.
Bir kargaşa başladı mı kimin kimden yana nasıl davranacağını kestirmek kolay değil.
Sekiz yıldır Suriye'de yaşananlar ve bu yaşananların Türkiye'nin iç ve dış politikasına yansımaları ortada.
En ince detaylarıyla.
Bütün bunlar ders almak için yeterli değilse bize bin tane İdlib vız gelir bir o kadar Fırat'ın doğusu tırıs gider.
Nasıl olsa ekonomimiz çok güçlü!
Tehditten 24 saat sonra gerçekleşen Erdoğan-Trump telefon görüşmesinde ‘ekonomik ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması' kararlaştırıldı.
Erdoğan ‘Trump'la her konuda anlaştıklarını' söyledi.
İyi de o zaman Trump neden tehditler savurdu?
Brunson gittiğine göre yoksa Trump beni mi istiyor!
Bu işin şakası ama adamın kafasında kesin sinsi bir plan var.
Yoksa gece yarısından sonra neden Twitter'dan mesaj atsın sonra da telefonda Erdoğan'la konuşsun?
Çok önemliyse DM'den atabilirdi mesajını.
Gıcıklığın da bir raconu var.
Derdin bir Kürt devleti kurmak ise sana yardımcı olalım.
Yok eğer Türkiye'yi Suriyeli Kürtlerle savaştırmak istiyorsan bu çok ayıp.
Türkiye'yi tam olarak Suriye bataklığına çekeceksen bu daha da ayıp.
Yok her şeyi İsrail için yapıyorsan buna ben çok kızarım.
Ama Türkiye'nin Rusya ve İran'la arasını bozacaksan ona ben karışmam.

Dünya bu babayı konuşuyor: IŞİD’e katılan kızını atla kurtardı Dünya Putin'den ABD'ye sert uyarı! Dünya Brexit Anlaşması'na 'hayır' dediler! Dünya Sevgililer Günü yerine 'Bacılar Günü' Dünya