'Bu kez ben bile harekata başlayacağımızı ciddiye aldım: Çünkü operasyonun içinde...
Korkusuz yazarı Can Ataklı, Erdoğan'ın Suriye'ye operasyon sinyalini değerlendirdi. 'Bu kez ben bile inandım'...
Can Ataklı, bugünkü "Suriye'ye hala girmedik yazıya başlayayım bari" başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın operasyon için yeşil ışık yaktığı açıklamalarına yer verdi.
Ataklı, "Suriye'yi fethetmeye gideceğimiz askeri harekata “Barış Pınarı” adı verilecekmiş. Bu kez ben bile harekata başlayacağımızı ciddiye aldım. Çünkü operasyonun içinde “Barış” kelimesi geçiyor." dedi.
Can Ataklı'nın yazısından o bölüm şöyle:
Türkiye büyük bir heyecanla bekliyor.
Tam bir yıl önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Bir gece ansızın gelebiliriz” şarkısının giriş bölümünü tekrarlayarak Amerika'ya parmak sallamıştı.
“Sabrımız taşıyor” demişti sonra da eklemişti “Kimse bizimle oyun oynamaya kalkmasın, sınırlarımızı korumak için ne gerekiyorsa yapacağımızdan da kimsenin kuşkusu olmasın.”
Geçtiğimiz bir yıl içinde bu sözleri neredeyse her gün duyduk.
Bazen Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanından, bazen de bakan olarak atadığı memurlarından duyduk bu sözleri.
Hatta memurları Cumhurbaşkanından çok daha ileri bile gittiler, başta Amerika olmak üzere aklımıza hangi devlet geliyorsa neredeyse hepsine çok ağır sözlerle hakaretler yağdırdılar. Ama operasyon bir türlü başlamadı. Oysa millet sabırsızlıkla El Bab, Afrin ve İdlib'den sonra Menbiç başta olmak üzere Fırat'ın doğusunun da fethedileceği günü bekliyor.
Hele yandaş tetikçi medyanın herhalde “Büyük fetih, yine destan yazdık, önümüzde çil yavrusu gibi dağıldılar, hadlerini bildirdik, haydi sıradaki gelsin” türü başlıkların atıldığı sayfaları bile hazırdır.
Fetih başlar başlamaz tv ekranlarına çıkarılacak engin bilgili akademisyenler, askerler ve tetikçi gazeteciler bir yıldır ne konuşacaklarının talimini bile yapıyordur.
Yandaş tetikçiler sonunda o büyük günün geldiğine inanıyor galiba.
Dünkü yandaş gazetelerin manşetleri her zamanki gibi birbirinin aynısıydı.
Hepsi de “Yarından bile yakın, havadan karadan geliyoruz, barış pınarı başlıyor” manşetlerini atmıştı. Tabii dayandıkları Erdoğan'ın partililerine yaptığı konuşmada söylediği sözler.
Aynen şunu söyledi Erdoğan; “Hazırlıklarımızı yaptık, harekât planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti, belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan hem havadan bu harekâtı yürüteceğiz.”
Suriye'yi fethetmeye gideceğimiz askeri harekata “Barış Pınarı” adı verilecekmiş. Bu kez ben bile harekata başlayacağımızı ciddiye aldım.
Çünkü operasyonun içinde “Barış” kelimesi geçiyor.
Bizim nesil “Barış Harekatı” tanımını 1974'deki Kıbrıs'a yaptığımız çıkarmadan bilir.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit sabaha karşı dört buçuk sıralarında “Kıbrıs'ta soydaşlarımın katledilmesine neden olan darbeye karşı Türk Silahlı Kuvvetleri bir barış harekatı başlatmıştır” açıklaması yapmıştı.
Erdoğan da sanıyorum bu açıklamaya öykündüğü için “Barış Pınarı Operasyonu” adını kullanıyor.
Ama arada fark var, Ecevit bir dizi diplomatik temasta bulunduktan sonra kimsenin düşünmediği bir sırada operasyonun düğmesine basmıştı.
Ecevit bir yıl boyunca “Geliyoruz, sabrımız taşıyor, bizi kimse durduramaz” falan gibi sözleri hiç sarf etmemişti.
Şimdi ise neredeyse davullar zurnalar çalınarak operasyona çıkacağımızı haber veriyoruz.
Amerika bu konuda mutlu anladığım kadarıyla, çünkü “En büyük korkumuz bize haber verilmeden böyle bir harekata başlamaları” demişlerdi.
Haberleri olunca “bir parça geri gidecekler” tabii…
Bu yazıyı yazmak için dün neredeyse baskı saatine kadar bekledim.
Ama o “Barış Pınarı” bir türlü akmaya başlamadı.
Operasyonun başlaması üzerine görüşlerimi sizlere aktarmak istiyordum.
Artık bilemiyorum belki siz bu yazıyı okurken Suriye'nin fethine başlamış oluruz.
Ya da bugün de baskı saatine kadar beklerim, oldu oldu, olmadı ben de başka şeyler yazarım, ne yapayım ki…