"Bülent Ecevit FETÖ'nün adamıydı, Erdoğan gerekirse siyasi ayaktan yargılanmalı"
Eski Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışması konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)'nin 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi, hemen ardından 'siyasi ayak' tartışmasını da başlatmıştı.
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamaları ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden gündeme getirdiği siyasi ayak tartışmasında, tüm taraflar birbirini suçlu ilan etti.
Independent Türkçe'den Can Bursalı, 'siyasi ayak' tartışmasını, 2000 yılında Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkaran ve aynı yıl Hizmet Hareketi olarak adlandırılan cemaate 'Terör örgütü' davası açıp, o süreçte seks kasedinin sızdırılmasının ardından görevinden alınan eski Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel ile konuştu.
Hürriyet gazetesi, Nuh Mete Yüksel'e ait olduğu iddia edilen kasedi "Bir gecelik zevk uğrana" başlığıyla sürmanşetten yayınlamıştı
"Bülent Ecevit kandırılmıştı"
- Siz Fethullah Gülen ve yapılanmasına yönelik ilk davayı açtığınızda 'siyasi ayak'la karşılaştınız mı?
Benim dava açtığım dönemde siyasi ayak söylentisi yoktu ama daha sonra siyasi ayağı olduğu ortaya çıktı.
- Örgütün şemasını çizdiğinizde siyasi partilerle temasını gözlemlememiş miydiniz?
Dava açtığım dönemde, sadece devletin içine sızma vardı. Milli Eğitim, Silahlı Kuvvetler ve Mülkiye'deki çabalarını gözlemlemiştik. Nasıl yayılmaya başladıklarını tespit etmiştik. Özellikle Emniyet'in içinde çok hızlı yayıldı. Orada taraftarları çoktu.
- Bu yapı size göre neden devletin içine sızıyordu?
Devleti ele geçirme faaliyeti yürütüyorlardı. Özellikle bu nedenle Silahlı Kuvvetler'e ve Mülkiye'ye girdiler.
- O dönem adı Fethullah Gülen Cemaati olan bu yapıyla ilgili Bülent Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde soruşturmayı yürüttünüz. Bir siyasi baskı gördünüz mü?
İddianameyi hazırlamaya başladığım tarihlerde FETÖ çok güçlüydü. Benim arkadaşlarım bile 'Bu işe girme' diyorlardı. O dönemde meşru görülüyorlardı. Hatta ve hatta Fethullahçılık, devlet içinde, siyaset içinde, ticaret içinde yükselme aracıydı. İnsanlar kariyerleri için Fethullahçı oluyordu. Ama ben soruşturmamı gayet rahat yürüttüm. Bir baskı olmadı. Ama Fethullahçıların çok sinsi faaliyetleri vardı. Adama yaklaşmasını, elde etmeyi çok iyi bilirler. Bizi ve mahkeme heyetini etkileyemediler.
Ama şunu da söyleyeyim. O dönem davayı örgütten açtım. Onu yanlış yaptım. Şimdi olsa, 'Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüsten' açardım. Bunların amacı buydu.
Bülent Ecevit, kendisi açıkça söyledi; "Rahşan bak ne kadar çok okulumuz oldu" diyerek naralar attı. Ecevit'i kandırdılar, Ecevit onların adamıydı. Fethullah Gülen'in adamıydı.
"Örgütten mahkum oldular da ne oldu..."
- O zaman 'Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs' suçunu işlediklerini tespit etmiş miydiniz?
Düşüncemiz ona doğru gidiyordu. Gerçi örgütten mahkum oldular da ne oldu, onu da bozdurdular. Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüsten açsaydık ne olacaktı? Ama hiç olmazsa adını tam koymuş olurduk.
- 'Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs' suçundan dava açmış olsaydınız ve ceza verilseydi, toplumdaki meşruiyetleri azalır mıydı?
Yine kazanırlardı. Çok pervasızlardı. Bizim faaliyetimiz ve mahkemenin kararı bile onları durdurmadı.
- Hangi faaliyetler nedeniyle o dönem soruşturma başlatmıştınız?
Ben tarihi seven bir insanım. Tarihi okuyan bir insanım. Bu tarih merakı bende Atatürk'e bir bağlılık yarattı. Atatürk'e bağlılığım, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı hassas olmayı öğretti. Dolayısıyla, bu yapının faaliyetlerinin tehlikeli olduğuna kanaat getirdim.
"Harp Okulu'nda eğitim almış insan sümüklü Fethullah'ın yanına nasıl gider, aklım almıyor"
- Geçmişi anlattınız. Bugünkü 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Siyasi ayak şüphesiz var tabii. İlker Başbuğ, yaptığı çıkışta haklı. Ama ben Türk Ordusu'nun içinde FETÖ'nün nasıl yuvalandığına inanamıyorum. Harp Okulu'nda eğitim almış bir insan, o sümüklü Fethullah'ın yanına nasıl gider, aklım almıyor.
Ama 15 Temmuz olayı çok önemli. Bir müsibet, bin nasihatten daha iyidir diye düşünebiliriz. 15 Temmuz'da iyi niyetli insanları uyandırdı. Yoksa şimdiye kadar çok insan Fethullah'ın elini bırakıp ayağını öperdi.
- Kim bu iyi niyetli insanlar?
FETÖ'nün örgüt yapılanması içinde olduğunu görüp dönen insanlar var. Ama hala, Fethullahçılar da var. Mücadele devam ediyor. Ama mücadele netice alacak şekilde yapılıyor mu, yapılmıyor mu ona tam karar veremiyorum.
- 17-25 Aralık'tan sonra veya 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'ye ilk davayı açan kişi olarak devlet sizden katkı istedi mi?
Ben Atatürkçü insanlarla birlikte, milliyetçi insanlarla birlikte mücadelemi yürüttüm. Benden herhangi bir talepte bulunan olmadı. Uzak kaldılar.
- Cumhurbaşkanı CHP'yi, CHP Cumhurbaşkanı'nı FETÖ'nün siyasi ayağı olmakla suçluyor...
Herkes kabahati üzerinden atmaya çalışıyor. Bunlar içinde samimi olmayanlar var. Vaktinde FETÖ'yü destekleyenler, büyütenler var. Özellikle 15 Temmuz'da FETÖ'nün gerçek yüzü ortaya çıkınca korkanlar var. Ama şunu söylemek isterim; FETÖ'cülük hala yürüyor.
- FETÖ'ye karşı mücadeleyi yeterli görüyor musunuz?
Hükümetin üst çaptaki FETÖ'cüleri bulamayıp, onlara dokunmayıp arkadan gelen önemsiz kişilere mücadele edilmesini, samimi olmadıklarını gösteriyor. Tabii inşallah biz yanılırız.
- Size göre gerçek mücadele nasıl olmalıydı?
Eğitimden başlayıp, üst makama kadar iyi bir temizlik harekatı yapmak lazım. Ben en üstten başlardım. Alt tabakadakiler de etkilenecekse etkilenirdi tabii. Yapılması gereken en üstten başlamaktı. Ama aşağıdan başlarsanız yararlı olmaz.
"Gerekirse Cumhurbaşkanı yargılanmalı"
- FETÖ'nün siyasi ayağı varsa, bu hangi yolla ortaya çıkarılmalı? Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz'dan sonra "Allah affetsin, kandırıldık" demişti. Ne olmalı?
Yargılanmaları gerekiyor. Özeleştiri yetmez.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da mı yargılanması gerekiyor?
Gerekirse yargılanmalı. Beni içeri attıracaksın.