Büyük tehlike! Çocuklarda kalp hastalıkları belirti göstermiyor
Çocukluk çağında görülen ani ölümlerin 100'ünden 99'unun kalp hastalıklarından kaynaklandığını belirten Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, hastalıkların yalnızca yüzde 40'ının belirti verdiğini söyledi.
Çocukluk çağında görülen ani ölümlerin 100'ünden 99'unun kalp hastalıklarından kaynaklandığını belirten Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, hastalıkların yalnızca yüzde 40'ının belirti verdiğini söyledi.
Süleymanoğlu, ailesinde 50 yaş altındaki kişilerde ani kalp ölümü görülen çocukların düzenli kontrol edilmesi konusunda uyardı.
Ordu’da kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 8 yaşındaki Batuhan Artçı’nın ardından çocuklarda görülen kalp krizi riski ve alınması gereken önlemler akıllara geldi. Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kalp krizi vakalarının görülebileceğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, bu durumun kalıtsal olabileceğine dikkat çekti.
RİTİM BOZUKLUĞU, GENETİK HASTALIKLAR…
Çocuklarda görülen kalp krizlerinin yaş grubuna göre değişiklik göstereceğini ifade eden Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, “2 yaş altındaki çocuklarda daha çok kalple ilgili yapısal bozukluklar yer alırken daha sonraki yaşlarda ritim bozuklukları, genetik hastalıklar kalp krizine yol açar. Çocukluk çağındaki ani ölümlerin en önemli nedeni kalp kaynaklıdır. 100 çocuğun 99’u kalp kaynaklı sebeplerle hayatını kaybetmektedir. Bunun en önemli nedeni ise ritim bozukluğu, genetik hastalıklar, kalp kasının zayıfladığı ya da kalınlaştığı hastalıklardır. Bunların önemli bir kısmı önceden muayene ile fark edilebilir. Fakat belirti vermeye gelince bu konuda biraz şanssızlık var diyebiliriz. Çünkü çocukların en fazla yüzde 40’ında bir kalp rahatsızlığı meydana gelmeden önce belirti verir” diye konuştu.
RİSK GRUBUNDA KİMLER VAR?
Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, hastalığın belirti verdiği durumlarda ise ailelerin dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı:
“Bu belirtiler bayılma, göğüs ağrısı, çabuk yorulma, çarpıntı olabilir. Bu belirtiler görmezden gelinebilir ya da atlanabilir. O nedenle bunu fark etmek için ailede kalp hastalığı nedeniyle kaybedilen biri var mı bakılmalı ve varsa mutlaka kontrol edilmelidir. Ani ölümün olan ailelerin çocukları çocuk kardiyologu tarafından değerlendirilmelidir. Tansiyon ölçümü, EKG ile bir karar verilebilir. Ama en iyisi bir çocuk kardiyologu tarafından yapılacak genel bir muayenedir. Görülme oranı çok nadir olduğu için rutin bir kontrol önermek biraz masraflı ve uygulanması zor bir yöntem olacaktır. Onun yerine risk gruplarını belirleyip bu çocuklara mutlaka bir muayene yapmak gerekir. Risk grupları ise ailesinde erken yaşta kalp hastalığı nedeniyle kayıp olanlar, kalbinde doktor muayenesi sırasında üfürüm tespit edilen çocuklar, EKG’de bir ritim sorunu fark edilenler, çabuk yorulanlar, bayılma, göğüs ağrısı gibi şikayetleri olan çocuklardır. Çocuklarda en sık görülen kalp hastalıkları ise ritim bozuklukları ve genetik olarak kalp kası kalınlığıyla ortaya çıkan hastalıklardır. Bu daha çok ani ölümle ilişkilidir.”
SPORA YÖNLENDİRMEDEN ÖNCE BUNLARA DİKKAT
Ailelere çocuklarına spor yaptırmaları tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, spor öncesi dikkat edilmesi gerekenleri de şu sözlerle sıraladı:
“Çocukları spora yönlendirmeden önce ailelerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar var. Ailede 50 yaş öncesi ani kayıp varsa, çabuk yorulma, göğüs ağrısı, bayılma gibi şikayetler varsa öncesinde mutlaka bir çocuk kardiyologu tarafından muayene edilmeli. Çocuk kardiyoloğuna ulaşılamaz ise çocuk doktoru veya aile hekimi tarafından muayene edilmesinde fayda var. Gerekirse bir EKG, ekokardiyografi ve efor testleriyle değerlendirilmesinde önemli. Çocukların kilosu aile tarafından takip edilmeli. Çocukta eğer kilo artışı varsa mutlaka bu konuda bir uzman yardımı alınmalı ya da aile içerisinde önleyici program oluşturulmalı. Ani ölüme neden olan hastalıklardan bir kısmı küçük yaşlarda belirti vermez, erişkin dönemine yakın zamanda bulgu verir. Bu hastalıkların çoğu genetik kökenli olup sonradan edinilmiş hastalıklar değildir.”