Canan Kaftancıoğlu: Hukuksuzluğa karşı duruş sergilemek gerekiyordu

Abone ol

CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, verdiği röportajda İstanbul’un kazanılmasında formülü örgütün görünür kılınması, bilimsel analiz ve halka dokunan politikaların etkili olduğunu ifade etti.

CHP, seçim öncesi ve sonrasında genel başkan, parti yöneticileri, milletvekilleri, il başkanları, il örgütü ve partililerin kenetlenmesiyle SHP’nin ardından 25 yıl sonra İstanbul’u geri aldı.

CHP’nin İstanbul’daki ilk kadın il başkanı Canan Kaftancıoğlu, seçimlerin örgütün görünür kılınması, bilimsel analiz ve halka dokunan politikalar ile kazanıldığını söyledi.

Cumhuriyet’ten Ali Açar'ın sorularını yanıtlayan Kaftancıoğlu şunları söyledi:

- Ekrem İmamoğlu’nun adaylığının belirlenmesi nasıl gerçekleşti? Ekrem Bey ne yaptı?

Biz il başkanlığını kazandığımızda örgüt olmamız gerektiğini kendi içimizdeki sıkıntıları çözerek ve bir şeyi “mış” gibi yaparak değil sonuç odaklı hareket etmemiz gerektiğine karar vererek uygulamaya başladık. CHP 96 yıllık bir parti. Bu 96 yıl boyunca özellikle muhalefette olunduğu zamanlarda hiçbir şey beklemeden gece gündüz emek veren ve ter akıtan parti örgütünün çalışmaları görünür hale getirildi. Bunun için mekanizmalar kurduk. 14 sosyal demokrat belediye yaptığı işleri ayrı ayrı anlatıyordu. Biz bunu bir havuzda toplayarak görünür kıldık. Aslında 24 Haziran’da İstanbul’da ortaya çıkan sonuç bunun haberini veriyordu. Ancak Türkiye’nin özellikle doğu ve güneydoğusunda yaşanan usulsüzlükleri malesef biz siyasetçiler doğru yönetemediğimizden İstanbul sonuçları görünür olamadı. Daha sonra sandığa bir küskünlük oluştu. Bunu nasıl aşabileceğimiz noktasında çalışmalar yürüttük. Ekrem Bey’in adaylığına gelirsek, 39 ilçede bilimsel profil analizleri yaptık. İlçelerde yaşayan vatandaşların seçmen profili, ilçelerin sorunları, seçmen davranışları ve hangi siyasi mesaja hangi kanalla ulaşılabileceğine kadar analiz yapıldı. Bu çalışmalar sonucu İstanbul halkı bize kavgadan uzak, ayrıştırıcı dil kullanmayan, kutuplaşmaya vesile olmayacak, yerel yönetim deneyimi olan, bunu somutlaştırabilecek, yüksek eğitim görmüş, kimsenin etnik ve dinsel kimliği ile ilgili olmayan, herkese eşit bakabilen bir aday profili ortaya koydu. Biz de adaylık sürecinde örgütlerimizden gelen isimlerle yaptığımız eşleştirmelerde sonuca ulaşmaya çalıştık. Her biri birbirinden değerli adaylarımız arasında yaptığımız eşleştirme sonucunda Ekrem Bey’in isminde karar kılındı. Genel başkanımız da İstanbul halkının ve örgütünün sesine kulak verdi. Ekrem İmamoğlu da, 107 günlük kampanya boyunca tam da İstanbul halkının bize söylediği gibi sahici, samimi, aynen kendisi gibi olan performansı ile İstanbul halkının karşısına çıktı.

- Kemal Kılıçdaroğlu ve sizin ön plana çıkmamanız özel bir tercih miydi?

Özel bir tercih olmasından ziyade bu kampanyanın başarıya ulaşması için bir stratejiydi. Klasik siyasetçi profili dışında Ekrem Bey’le yanyana fotoğraf vermek yerine sahada adayımız görevlerini yaparken arka plandaki işleri yaptık. Birini eksik bırakınca başarılı olma şansı yoktu. Parti içinden ve dışından ‘İl Başkanı Ekrem Bey’le yanyana gezmiyor aralarında problem mi var’ ve ‘Örgüt Ekrem Bey’in etrafında yok’ gibi söylemler ortaya atıldı. Biz farklı kanallardan çalışma yaparken, yurttaş İmamoğlu’nu tanısın istedik. Kasım ayından itibaren sandık güvenliği komisyonu ile Ekrem beyin sahada ektiği filizleri toplayacak kadroları hazırladık. Sandık görevlilerinden, müşahitlere kadar gerek parti içi gerekse İstanbul gönüllüleri ile bu süreci yürüttük. Genel başkanımız da CHP’ye uzak olan kesimlerle diyalog kurarak onlara programımızı anlatan bir yol izledi. Kısacası biz 24 Haziran’dan ders çıkartıp bu sürecin sağlıklı yürütülmesi ve sandıklara sahip çıkılması adına geri planda kaldık. Biz seçimlerde iktidarın bizi yönlendirdiği yolda siyaset yapmak yerine kendi alanımızda kampayayı yürüttük. Örgütümüz görünür kılarak ittifak ortaklarımızla bu süreci başarıya ulaştırdık.

‘Siyasi risk aldık’

- Ekrem İmamoğlu ismi bilinmemesine karşı aday gösterildi. Bu bir risk değil miydi?

Bununla ilgili çok yoğun çalışma yaptık. Canan Kaftancıoğlu adına bir riskti. Ancak burada bilim, hakikat, sağduyu ve objektif olabilmek devreye girdi. Araştırmalarda Ekrem İmamoğlu’nun bilinirliliği düşüktü. Birçok kişi siyaseti bunun üzerinden okudu. ‘Bu kadar tanınırlığı az olan kişiyi adaylaştırdığınız zaman kazanma şansı az olur’ dendi. Bizim açımızdan Ekrem İmamoğlu’nun tanınırlığı düşüktü ama karşıtlığı da yoktu. Tanınırlılığı daha yüksek olan herhangi bir ismin ise karşıtlığı çok fazlaydı ve oy vermem diyen kesim daha çoktu. Ekrem Bey tanındıkça vatandaşın beklentileri ile örtüştü. Böyle bir siyasi risk aldık. O riski almadan başarıyı yakalayamazdık.

- İstanbul gönüllüleri ile nasıl çalışıldı. İYİ Parti’nin sürece katkısı nasıldı?

Hem seçim öncesi hem de sonrasında çok kıymetli işler yaptılar. Oyların toplanması gecesinde iki aşamalı bir yol izledik. CHP’nin sandık takip merkezi iç iletişim ağını kullanarak kendi görevlilerimizden sonuç aldık. Ama aynı zamanda İstanbul halkının sandığa azalan güvenini artırmak için ayrı bir yazılımla İstanbul gönülleri üzerinden de sadece Ekrem Bey’in oylarını topladığımız ikinci sistem kurduk. İki ayrı veri kanalımız da yanyanaydı ve sonuçları eşleştirerek en doğru biçimde İstanbul halkı ile paylaştık. Bu süreçte bizim il ve ilçe örgütlerimizle birlikte dayanışma içinde oldular. Aslında biz AKP, MHP, HDP, Saadet Partisi ve DSP’ye seçim güvenliği konusunda çağrıda bulunduk. Ancak AKP kanadı bize valilikteki toplantının yeterli olduğunu bildirirken, MHP ve DSP’den ise dönüş olmadı. Aslında o gün bir araya gelip toplansaydık seçim sonrasındaki o 17 günlük süreç yaşanmayacaktı. İYİ Parti ise bizim doğal ittifakımızdı. Kemal Bey ile Meral Hanım sadece İstanbul değil Türkiye genelinde bir işbirliği yürüttü. Ve bu ülke genelinde olumlu yansımalar aldı. İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu ve ekibi ile aynı sinerjiyi yakaladık. Yerel yönetimlerden mutlu olmayanlara güçlü bir dayanışma örneği gösterdik.

Hazırlıksız yakalandılar

- SHP’nin ardından 25 yıl sonra CHP tarafından kazanılan İstanbul. 17 gün verilmeyen mazbata. Bu süreci nasıl yorumlarsınız?

Seçim gecesi YSK başkanının açıklamasına kadar biz zaten önde olduğumuzu biliyorduk. YSK başkanı açıklamayı yapınca arkadaşlarıma asıl zorlu sürecin şimdi başladığını söyledim. Çünkü demokrasiyi sadece sandıkta kazanmak olarak gören bir anlayış sandıkta kaybettiği için kolay kolay bırakmayacaktı. Onlar ‘biz bu süreci nasıl kumpaslarla kendi lehimize çeviririz’ diye düşünürken, diğer taraftan biz de ıslak imzalı tutanaklar olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorlardı. Anadolu Ajansı’nın verileri kesmesine karşı, Ekrem Bey’in 12 ayrı açıklama yapması operasyonlarını engelledi. Aslında hazırlıksız yakalandılar. Bir algı yaratarak sandıkta bir şey yapılmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Ancak yalanları 17 gün sonra ortaya çıktı.

‘HUKUKSUZLUĞA KARŞI DURDUM’

- AKP yönetecileri hakkında suç duyurusunda bulundunuz. Nereye varacak bu süreç?

Ben onu İl Başkanı kimliğimden ziyade Canan Kaftancıoğlu olarak yaptım. Çünkü vatandaşı algı ile kandırırken, devletin kurumlarını yalan bilgi ve belgelerle yönlendirmeye çalıştılar. Bu hukuksuzluğa karşı bir duruş sergilemek gerekiyordu. Örnek vermek gerekirse Büyükçekmece’de 10 bin küsur nüfus artışı olmuş diyorlar bunu yalan olduğunu ispatladık. Şüpheli nüfus memurunun sahte imzalar attığının tespit edildiği söyleniyor. Oysa polis kriminal raporunda tam tersi sahte imzanın tespit edilemediği belirtiliyor. Raporda ayrıca bahse konu imzaların şüphelinin elinden çıktığını gösterir nitelikte kaligrafik bulgu tespit edilemediğine dikkat çekiliyor. Bunun gibi bir sürü asılsız iddialar ve bunlara karşı hukuk yolunun açılması gerekilyordu. Sürecin nereye varacağına hukuk karar verecek.

Nagehan Alçı: Maltepe Mitingi Ekrem İmamoğlu’na zarar verecek Siyaset Kayyumlardan geriye yüzlerce milyon liralık borç kaldı! Siyaset Erdoğan samimi mi? Siyaset Yılmaz Özdil: Basit bir mesele gibi duruyor ama... Siyaset