'Cani anne' ilan edilmişti, imdadına bilim yetişti: Derhal affedin, çünkü 4 bebek genetik bozukluktan öldü

Abone ol

Tabloidlerin 'masum bebeklerini öldüren cani anne', 'Avustralya'nın en korkunç seri katili' diye sunduğu Kathleen Folbigg'deki genetik bozukluğun dört çocuğunun ölümüne yol açtığı saptandı.

Nobel Ödüllü iki ismin de yer aldığı 90 bilim insanı, eyalet valisinden, 2003'te 40 yıl hapse mahkum edilen Folbigg'in derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Sputnik Türkiye'nin aktardığına göre; Avustralya'da 1989-99 arasında ayrı ayrı zamanlarda dört bebeğini öldürmekten 2003'te 40 yıl hapse mahkum edilen Kathleen Folbigg'in imdadına yıllar sonra bilim yetişti. Tabloidlerin 'masum bebeklerini öldüren cani anne' olarak sunduğu, 'Avustralya'nın en korkunç seri katili' diye yaftaladığı Folbigg, baştan beri masum olduğunu, çocuklarının ani bebek ölümü sendromundan öldüğünü savunmuştu. Nihayet önde gelen bilim insanları, Folbigg'in doğruyu söylediğini belirterek affedilmesi çağrısı yaptı.

Ağustos 2020'de sunulan genetik analiz sonuçları, dört bebekten kız olan ikisinin olası ölüm nedeninin, CALM2 genetik mutasyonunun neden olduğu kardiyak aritmi olduğunu, bunun doğal duyarlılıktan ötürü soğuk algınlığı ilacıyla tetiklendiğini gösterdi. Ardından Kasım 2020'de en az iki bebekte genetik mutasyonun kalple ilgili komplikasyonlara neden olduğuna dair genetik kanıtlar yayımlandı. Mart 2021'e gelindiğinde, 90 bilim insanı bu kanıtlar üzerinden Folbigg'in affedilmesi için harekete geçti.

Nobel Ödülü sahibi iki ismin de aralarında olduğu bilim insanları, 4 Mart'ta Yeni Güney Galler eyaletinin valisine sundukları dilekçede, artık 53 yaşında olan Folbigg'in derhal serbest bırakılmasıyla adli hatanın düzeltilmesi gerektiğini belirtti.

Böylece bilim dünyası, Avustralya'nın verilen mahkumiyet kararlarından asla geri dönmemesiyle tanınan yargı sistemine hariçten meydan okudu.

İşlerin bu noktaya gelmesinde, yargı sisteminin nadir genetik mutasyonlara dair kanıtlardan çok yeni doğum yapmış annenin günlüğündeki muğlak dilli karmaşık düşünceleri dikkate alması rol oynadı.

Henüz 18 aylıkken, 1968'de annesi aşırı alkollü babası tarafından sokak ortasında öldürülmüş olan Folbigg, bundan 28 yıl sonra günlüğüne "Babamın kızı olduğum aşikar" diye yazmıştı. Yıl 1996'ydı ve madenci Craig Folbigg ile evliliğinden olan çocuklardan üçü ölmüştü. 1989'da 19 aylıkken ölen Caleb'e doktorlar ani bebek ölümü sendromu teşhisi koymuştu. İki yıl sonra 8 aylıkken ölen Patrick, ölüm belgesine göre kördü, epilepsi hastasıydı ve boğularak hayatını kaybetmişti. 1993'te 10 aylıkken ölen Sarah'a da Caleb'le aynı teşhis konuldu. 1999'da 18 aylıkken ölen Laura'nın belgesine ölüm nedeninin belirlenemediği yazıldı.

Ancak daha sonra günlüğünü karıştıran kocası, Sarah'ın 'biraz yardımla' bu dünyadan ayrıldığına dair ifadeyi okuyunca eşini polise ihbar etti.

Folbigg, genç bir annenin korku ve umutsuzluğu içinde yazdığını, biraz yardım sözüyle tanrının bebeğini yanına aldığı umudunu dile getirdiğini anlattı.

Laura'nın ölüm nedeninin belirlenemediğini yazan doktor, davada uzman olarak ifade verirken, aynı ailenin dört çocuğunun 10 yıl içinde öldüğü bir vaka hiç görmediğini söyledi, ama tezini destekleyen bağımsız bir veri sunmadı. Doktorun sözlerini kanıt olmadığı halde ciddiye alan savcılar, davanın kapanışında "Tıp tarihinde asla ve katiyetle böyle bir vaka görülmemiştir. Suçluluğuyla ilgili makul şüphe olamaz, bu, düpedüz saçmalık" diye konuştu. Jüri de hemfikir oldu. O zaman 35 yaşında olan Folbigg, dört bebeğini öldürmekten mahkum edildiğine dair karar okunduğunda gözyaşlarına boğuldu.

Karar hiçbir bilimsel kanıta dayanmadığından önce temyize giden, ardından yargı sürecine soruşturma talep eden avukatlar, öldüklerinde çocukların hiçbirinin sağlıklı olmaması, Laura'nın solunum yolları rahatsızlığı olması ve daha sonra otopside kalp iltihabının saptanmasından hareketle genetik uzmanlarından dosyayı incelemelerini talep etti.

Ekim 2018'de Folbigg'i hapishanede ziyaret eden iki uzman doktorun aldıkları numuneden nadir görülen CALM2 genetik mutasyonu olduğu anlaşıldı. Bu genetik bozukluk, bebeklik ve çocuklukta kalp durmasına ve ani ölüme neden olabilen kardiyak aritmi yaratıyor. Dünyada sadece 75 kişide bu mutasyon olduğu biliniyor. Ebeveynler hiç belirti göstermeyebiliyor, ama çocukların öldüğü en az 20 vaka var, birçok çocuğun da kalp krizi geçirdiği saptanmış. Adrenalini yükselterek bunu tetikleyen maddelerden biri olan psödoefedrin de Laura'nın öldüğünde aldığı ilaçta bulunuyordu. Doğar doğmaz bebeklerden alınan kan ve doku örnekleri incelendiğinde de Sarah ve Laura'da annelerindeki mutasyon saptandı.

2018'de tüm temyiz yolları tükendiği sırada yargı sürecine soruşturma açılması için karar çıkması başarıldığında bilim insanları bu kanıtlarla ilgili uzun bir rapor sundu. Ama gene mahkemeye çağrılan aynı uzman doktor, yargıca "Arka arkaya üç ölümden sonra Laura'nın cansız bedeni geldiğinde, aklınızın bir tarafında olası travmayla ilgili başka bir şey mi sorusunun dönmesi kaçınılmazdır" dedi. 2019'da soruşturmanın başındaki yargıç, bebeklerin anneleri tarafından öldürüldüğü konusunda herhangi bir makul şüpheye yer olmadığına hükmetti.

Avustralya yargı sisteminin çok ayrıntılı bilimsel çalışmaları görmezden gelme inadı karşısında sonunda bilim insanları isyan etti.

The New York Times'a durumu değerlendiren Flinders Üniversitesi hukuk profesörü Bob Moles, mahkemelerin önyargılı tezleri dikkate almasının Avustralya adaletindeki büyük bir kusuru gözler önüne serdiğini belirtti. Moles, "Temel sorunlardan biri, mahkemelerin bilimsel kanıt muamelesi yaptıklarının gerekte bilimsel olmaması" dedi.


Erdoğan ve Boris Johnson arasında sürpriz görüşme Dünya Lübnan'da 'hayat koşulları ve doların yükselmesi' protesto edildi Dünya Alexis Texas ile çektiği klip rapçi Sasy'nin başını derde soktu Dünya Beşar Esad ve eşi koronavirüse yakalandı Dünya