'ÇED gerekli değildir' kararı iptal oldu, 8 bin dönüm meyve bahçesi kurtuldu

Antalya’nın, Türkiye'nin önemli meyve üretim bahçelerine sahip olan yayla konumundaki Korkuteli ilçesinin kırsal Yazır ve Güzle mahalleleri sınırlarında, bir firmanın 22,16 hektarlık alanda 'II-B Grubu Maden (Mermer) Aranması ve Açık İşletme Tesisi' başvurusu üzerine, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce 10 Ekim 2018'de 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Bunun üzerine mahalleli 6 kişi, Avukat Tuncay Koç aracılığıyla, kararın iptali için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Antalya Valiliği aleyhine dava açtı.

8 BİN DÖNÜM TARIM ARAZİSİ

Dava dilekçesinde, 'ÇED gerekli değildir' kararında, maden ocağının köye olası etkileri, tarım alanlarına ve su kaynaklarına olası zararların göz önüne alınmadığı, söz konusu alanda 8 bin dönüm tarım arazisi bulunduğu, maden sahasının işletilmesiyle meydana gelen tozumayla verimin düşeceği belirtildi.

Alan yakınında 3 kuyu ve 6 çeşmenin de olduğu belirtilerek, bu su kaynaklarının zarar göreceği, alanın yanında lahitler olan sit bölgesinin de bulunduğu, yeterli araştırma ve değerlendirmenin yapılmadığı ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istendi.

MAHKEME İPTAL ETTİ

Antalya 2'nci İdare Mahkemesi'nin 2020'nin aralık ayında atadığı bilirkişi heyetinin incelemesi, 18 Şubat 2021'de tamamlandı. Bilirkişi heyeti raporunda, genel olarak olumsuz görüş bildirildi. Mahkeme de rapor doğrultusunda, 'ÇED gerekli değildir' kararının iptaline karar verdi.

Avukat Tuncay Koç, bölgede açılması planlanan mermer ocağının mahallelilerin müdahalesiyle durdurulduğunu ve orman kesiminin de önüne geçildiğini söyledi.

Koç, "Ruhsat sahalarına verilen izinlerin masa üstünde verildiğini düşünüyoruz. Yetkililerin alana gelip, incelemeler yaparak izin verdiğini düşünmüyoruz. Bu şekilde çok sayıda mermer ve taş ocağı bulunmaktadır" dedi.

İPTAL GEREKÇELERİ

Sadece Korkuteli veya Antalya'da değil, birçok bölgede benzer sorunların yaşandığını dile getiren Tuncay Koç, mahkemenin iptal gerekçelerini ise şöyle anlattı:

"Dava konusu alanın devlet ormanı sayılan yerlerden olduğu, toprak muhafaza karakteri taşıdığı, gerçekleştirilecek mermer işletmeciliği faaliyetinin doğal yapıya, biyoçeşitlilik, ekolojik denge veya ormanın diğer unsurlarını ya da sürdürülebilirliliğini bozacak vasıfta olduğu belirlendi.

Madencilik faaliyetinin bölgedeki floraya, toprak yapısına, doğal yapıya, biyoçeşitlilik, ekolojik denge, yer altı su tabakasının kirlenmesine, yüzeysel su kaynakları kurumasına, çevre arazi değerlerinin düşmesine neden olacağı gösterildi.

Ayrıca, 10 bin 768 dekar arazinin bir kısmının bulunduğu bölgede tarımsal üretimde verim kayıpları ile 14 bin 435 küçükbaş hayvanın çoğunluğunun beslendiği ve barındığı alanların zarar görmesine sebep olacağı tespit edildi.

Faaliyet sahası yakınına 110 metre mesafede tarım arazileri, içme suyu kuyularının bulunması, faaliyet sahasından gelen suyla içme-kullanma suyu ihtiyacının karşılanması nedeniyle faaliyetin olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınabilecek önlemlerin daha kapsamlı olması gerektiği değerlendirmeleriyle, kararın hukuka uygun olmadığı kanaatine varıldı." (DHA)