Cemal Kaşıkçı krizi için hukukçular ne diyor?
Geçtiğimiz hafta Salı günü saat 13.12'de girdiği İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu binasından bir daha dışarıya "sağ olarak" çıkmayan Cemal Kaşıkçı olayının yankıları sürüyor.
Sözcü- Konsolosluk ve büyükelçiliklerin diplomatik dokunulmazlığı olduğunu söyleyen avukat Rezan Epözdemir, “Konsolosluk ve büyükelçilik binaları, araçları aranamaz, oradaki bilgi ve belgelere el konulamaz. Bu ancak ilgili konsolosluğun rızası ve muvaffakiyeti ile yapılabilir. Konsolosun, büyükelçinin ya da oradaki memurların suç işlemesi halinde ‘istenmeyen adam' kuralı uygulanabilir. Oradaki diplomatik dokunulmazlığı olan kişi bu durumda sınır dışı ilan edilebilir. Bu çok istisnai bir durumdur ve iki ülke arasındaki ilişkileri de önemli ölçüde sarsacak bir gelişme olur” dedi.
‘SOMUT DELİLLERE İHTİYAÇ VAR'
Ağır cezayı gerektiren bir suç işlendiği takdirde konsolosluk memurlarının gözaltına alınarak, tutuklanabileceğini söyleyen avukat Epözdemir, “Canavarca hisle kasten öldürme iddiası var. Resen kovuşturulabilir suçlardır bunlar. Başsavcılık derhal soruşturma işlemi başlatır. Nitekim İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlattı. El koyma, gözaltı, tutuklama olmamakla birlikte konsoloslukların durumu büyükelçiliklerin durumundan farklıdır. Konsolosluk memurları olan konsolos, teknik ve idari personel, 1963 tarihli Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine göre, ağır cezayı gerektiren bir suç işlerse, gözaltına alınabilir ve tutuklanabilir. Ancak bu suçun işlendiğine ilişkin somut delillere ihtiyaç var” diye konuştu.
‘BU DURUMDA BİR DİZİ SUÇ İŞLENMİŞ OLUR'
Konsolosluklar ve Büyükelçilik binalarının diplomatik dokunulmazlığı olduğunu hatırlatan ve buralarda o ülkenin hukuk kurallarının uygulandığını belirten Avukat Onur Cingil ise “Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi gibi vahim bir olayda, öldürme eyleminin konsolosluk içerisinde yapılıp yapılmadığının tespiti uygulanacak hukuk açısından önemlidir. Tabi, burada her ne kadar icrai işlemler konsolosluk binası içerisinde yapıldığı söylense de iddialara göre vahşi bir şekilde buradan çıkartılıp bir dizi başkaca suçlar işlendiği de anlaşılmaktadır. Yani konsolosluk binası dışındaki tüm suç eylemleri yargı makamlarımız tarafından derhal soruşturulmalıdır” dedi.
‘ÇEŞİTLİ DİPLOMATİK ADIMLAR ATILABİLİR'
Uluslararası hukuk boyutuna dikkat çeken avukat Cingil, “Dünya kamuoyunda infial yaratan, ses getiren ciddi bir olaydır bu yaşanılan. Bunu bir devlet tarafından sistematik olarak yapılan, yani Suudi Arabistan devletinin taraf olduğu bir olay olarak nitelendirirsek ve insanlığa karşı suç şeklinde yorumlarsak, uluslar arası hukukun da bunu mesele edeceği açıktır. Türkiye, hukuki soruşturmalar dışında, diplomatik bir dizi adımlar atabilir, temsicilikleri kapatma, diplomatik mekanizmaları işletme gibi yaptırımlar uygulayabilir. Ayrıca, soruşturma Türkiye'ye verilecekse, yargı makamlarımız sorumluların tamamını tespit edecek bir soruşturma yapması gereklidir. Aksi halde ilerleyen süreçte Türkiye'nin sorumluluğu da iddia edilebilir” ifadelerini kullandı.
‘AĞIR SUÇ İSNADINDA TUTUKLAMA OLABİLİR'
Diplomatik temsilciler ve konsolosluk memurlarının uluslararası anlaşmalarla tanınan cezai yargı bağışıklığına sahip olduğunu kaydeden avukat Ali Cengizhan Kılıç ise “Büyükelçi veya askeri ateşe gibi diplomatik temsilciler hiçbir cezai işleme maruz bırakılamaz. Konsolosluk memurları ise ancak ağır suç isnadı halinde gözaltı veya tutuklama işleminin muhatabı olabilir. Bu kurallara göre Türkiye'nin şüpheli gördüğü konsolosluk memurlarını soruşturmasında hiçbir engel yoktur. Konsoloslukta infaz yaşanıyorsa bundan üst düzey diplomatik temsilcilerin habersiz olduğu düşünülemez. Büyükelçi, maslahatgüzar veya ateşe gibi diplomatik temsilciler hakkında hiçbir cezai süreç söz konusu olmaz. Ancak diplomatik temsilci sayılmayan konsolosluk memurları hakkında ağır bir suç söz konusu olduğu için soruşturma ve kovuşturmaya engel yoktur” dedi.
‘SINIR DIŞI EDİLEBİLİR'
Uluslararası hukuktaki “istenmeyen adam” kavramına dikkat çeken avukat Kılıç, “İddia edilen eylem doğruysa bundan üst düzey diplomatik temsilcilerin habersiz olduğu düşünülemez. Bu durum tespit edilirse, Türkiye’nin bu eylemden dolayı Büyükelçi dahil pek çok Suudi diplomatik temsilciyi istenmeyen adam ilan ederek, sınır dışı etmesi söz konusu olabilir“ yorumunda bulundu.