ÇHD davasında tutukluluğa devam kararı: Duruşma salonunda tepki çeken uygulamalar
Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği ve Asrın Hukuk Bürosu üyelerinin de bulunduğu 21 avukatın yargılandığı davanın duruşması bugün görüldü.
Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Asrın Hukuk Bürosu üyelerinin de bulunduğu 21 avukatın yargılandığı davada, “silahlı kolluk” itirazı yapıldı. Avukatların yargılandığı ÇHD davasında tutuklulukların devamına karar verildi, duruşma 1 Haziran'a ertelendi.
Tutuklu yargılanan avukat Selçuk Kozağaçlı’nın müdafilerinden Hasan Fehmi Demir, “Duruşmalarda kolluk güçleri silahlı olarak bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde kural mı değişti? Ne zamandır duruşmalara silahlı giriliyor? Bu konuda cumhuriyet savcılığını uyarmanızı istiyoruz. Eğer böyle olacaksa biz de silahlarımnızı alıp gelelim. Bizim de ruhsatlı silahlarımız var” dedi. Duruşmada, tutuklu yargılanan avukatların tahliye edilmesi talep edildi.
Silivri’de yapılan yaklaşık 8,5 yıllık davanın duruşması, Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ndeki salonda görüldü. Yurt dışından gelen avukatlar, duruşma öncesinde mahkeme salonunda avukatlara ayrılan bölümden kaldırılarak, büyük salonun en arkasındaki izleyici sıralarına oturtuldular. Avukatlar bu yer değişikliğini yapan jandarma görevlilerine, “Mahkeme Başkanı’nın haberi var mı, kendi kararınızla mı yapıyorsunuz bu uygulamayı? Yurt dışından gelen bu avukatların bazılarında sanıkların vekâleti var, neden avukat sıralarından kaldırıyorsunuz” diyerek itiraz etti. Ancak itirazlara rağmen, yurt dışından gelen baro temsilcileri salonda avukatlara ayrılan yere alınmadılar. İtirazların sürmesi üzerine, Türkiye dışından gelen bu grup, salonun avukatlar için ayrılan bölümünün karşısında kalan sıralara alındılar.
"KUMPAS" AYRINTISI
T24'ün haberine göre, Hollanda ve Belçika baroları temsilcileri ile CHP İstanbul Milletvekili avukat Sezgin Tanrıkulu’nun da izlediği duruşmaya tutuklu sanıklar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik de katıldı. Duruşma, 11.15’te başladı. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp’tab beklenen raporun gelmediğini belirterek, savcıya mütalaasını sordu. Savcı, yazılı mütalaasını aynen tekrar ettiğini, delil durumu ve istenen ceza dikkate alarak tutuklulukların devamını talep etti.
Daha sonra söz alan Selçuk Kozağaçlı’nın müdafii Derviş Aydın; davanın, sahte delil üretmekle yargılanan eski kamu personeliyle üretilen delillerle sürdürüldüğünü anlattı, bu isimlerden firari Adem Özcan’ın soruşturmayı yürüten ve iddianameyi hazırlayan savcı olduğuna işaret etti.Dönemin İstanbul TEM Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan ve eski İstanbul TEM Şube’de görevli komiser Ferdi Taşkaya’nın durumunu da örnek gösterdi.
Bu isimlerin İstanbul 14. ACM’de görülen “Selam Tevhid kumpas davası”nda yargılandığını anlatan Aydın; sahte delil, ajan-provokatör kullanma, illegal yöntemlerle temin edilen dijital verilerle oynamakla suçlandıklarını vurguladı. suçlanıyor
Yargılanan avukatlar aleyhindeki tanıklıklara ilişkin dayanaksızlıklar ve reddedilen tutarsız ifadelerden, iddianameden alıntılar yaparak örnekler veren Derviş Aydın, “FETÖ yapılanması içindeki polislerin her türlü kumpası kullandıklarını biliyorduk. İsmet Özdemir ifadeleri de bunlar arasında. Önceki dönemde başlayan itirafçı üretme ve delil üretme taktiğinin devam ettiği ve avukatlar aleyhinde kullanıldığını görüyoruz” dedi.
"KOLLUK NEDEN SİLAHLI?"
Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarının müdafii Avukat Hasan Fehmi Demir de, “mahkemenin dijital verilerin sıhhati konusunda şüphesi bulunmadığı” yolundaki kararını eleştirdi. “Bu tarafsız bir mahkeme tavrı değil” diyen Demir, “Ferdi Taşkaya, Adem Özcan ve Serdar Bayraktutan’ın ifadelerinden dijital delillerin üretildiğini biliyoruz. Bu ifadeler sizde tereddüt yaratmadı mı? Bir de ‘Bunu kabul edersek Hollanda’ya sorulacak ve dava uzayacak’ diyorsunuz. Dava başlayalı dokuz yıl oldu, bu hâlâ neden yapılmadı” görüşünü dile getirdi.
Mahkeme heyetine “1 Şuıbat 2022 tarihli kararınızdan dönmenizi ve dilekçemizi Adli Tıp’a göndermenizi talep ediyoruz” diyen Hasan Fehmi Demir, “Duruşmalarda kolluk güçleri silahlı olarak bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde’nde kural mı değişti. Ne zamandır duruşmalara silahlı giriliyor? Bu konuda cumhuriyet savcılığını uyarmanızı istiyoruz. Eğer böyle olacaksa biz de silahlarımızı alıp gelelim. Bizim de ruhsatlı silahlarımız var” diye konuştu.
"GERÇEK KAÇAK BİZ DEĞİLİZ ONLAR"
Yargılanan avukatların müdafilerinden avukat Ozan Karakaya da, özetle şunları söyledi:
“Bu dosyanın savcısının kaçma şüphesi yok, zaten kaçak. Bu dosyadaki savcıların hepsinin mesai arkadaşıydı. Bizim dostumuz değil, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dostuydu. Selçuk Bayraktutan da kaçak. Gerçek kaçak onlardır. Bu kaçaklar bizden değildir. Biz onlarla ya işkenceye maruz kalırken görüşürüz veya savunma yaparken görüşürüz. Bu kaçakların, sahte delil üreticilerinin yaptıklarıyla altı yılı bulan müvekkillerimizin tutukluluklarını sürdürmeyin. Bu acıya son veren. Biz sizden tutukluluk gerekçesi değil, tahilye kararı bekliyoruz bugün.”
Duruşmaya katılan Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik de; soruşturma başladığında yurt dışından kendi kararıyla gelen Selçuk Kozağaçlı’nın tavrını hatırlatarak, “tutukluluk ayıbına son verilmesini” istedi.
"ÜLKEMİZ AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE DÖNDÜ"
Tutuklu avukat Barkın Timtik savunmasında “Meslektaşlarımız, ailelerimiz, milletvekilleri hoşgeldiniz. Ben size karşı da yargı sistemine karşı da bir inanç taşımıyorum. Mesleğimizi çok seviyorum, meslektaşlarımızın bizim hakkımızda söyledikleri bize bir sorumluluk yüklüyor” diye konuştu.
Timtik devamında şunları söyledi:
“Ülkemizin bir açık hava hapishanesine döndüğünü biliyorum, buna rağmen dışarıda olmak istiyorum. Çünkü devrimci avukatın yapabilecekleri var dışarıda. Benimle ilgili bir dosya birleşti. Kıraç Davası. İnsanlar cenazelerini kaldıramıyordu, polis 7 yemeklerine saldırıyordu. Ben de acaba konuşabilir miyim diyerek gittim ve 6 gün gözaltında kaldım.
O dosyanın içerisindeki CD'yi izleyin benim nasıl gözaltına alındığımı benim neler söylediğimi görün. Biz siyasi baskı altında devrimci avukatlık yapıyoruz ve bunu söylerken tereddüt duymuyorum ve sizden tahliye istemiyorum. Siz beni tahliye etmek zorundasınız.
Bu dosya çok teşhir oldu. İstanbul Barosu 141 yıllık tarihimizdeki en hukuk dışı dosya dedi. Bu teşhir nedeniyle mahzene inmeye dijital delil dediğiniz bazı şeyler bulmaya mecbur oldunuz.
Bize diyorsunuz ki talepleriniz bu dosyayı sürüncemede bırakır. Şimdiye kadar kim niye bulmamışsa dosyanın sürüncemede kalmasına sebep olanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istemiştim ben önceki celse ama bir şey yapmadınız. Dosya sürüncemede kalır demişsiniz, bizim ne yararımız var bundan? Sürüncemede kalmaması mı sizin derdiniz maddi gerçeğe ulaşmak mı? Siz zabıta mısınız hakim mi?”
“BİZ HAPİSLE TERBİYE OLMAYIZ”
Daha sonra söz alan ve yaklaşık altı yıldır tutuklu yargılanan eski ÇHD Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı, dijital verilerin gerçekliği ve incelenmesi üzerinde durdu:
“Avukatken ben de kelimelerimi seçerek mahkemeye hitap etmeye çalışırdım, bu daha profesyonel bir ilişki. Ama ben burada sanığım, benim sizinle olan ilişkim özel bir ilişki, profesyonel değil. O yüzden ben daha açık kalpli konuşacağım.
‘Buldum’ dediğiniz dijitalleri incelemeye gönderdiniz ancak bizim taleplerimizi dikkate almadınız. ‘İlk rapor bir gelsin bakalım’ dediniz diye okudum ben durumu. Şimdi söylüyorum tekrar; ‘Buldum’ dedikleriniz dosyadaki evrakları barındırmıyor. Ben bundan çok eminim. Buldum dediğiniz şeyler orijinal değil. Dijital veriler için, ‘orijinaller’ için siz yazmasanız Hollanda’ya ben ben yazarım ve getirtirim, bundan kaçış yok. Bu dijital belge bu dosyadaki delilleri barındırmıyor, ben bunu biliyorum.”
FETÖ davaları kapsamında tutuklanarak 45 yıl hapis cezasına mahkûm edilen eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in ürettiği delillerle yargılandıklarını vurgulayan Kozağaçlı, “Cumhuriyet savcısının sevdiği işlerde Ramazan’a devam ediliyor” dedi. Kozağaçlı “Ramazan Akyürek hakkında konuşalım biraz. Şimdi kendisiyle aynı cezaevindeyiz. Ramazan'ın 20 yıl boyunca el atıp mahvettiği bütün dosyaları kaldıracak olsak Türkiye adalet sistemindeki dosyaların dörtte birini ortadan kaldırmak zorundayız” dedi.
Kozağaçlı şunları söyledi:
“FETÖ’cülerin işleri kötüdür, biz kötü işten yargılanıyoruz, bizi tahliye edin, demiyorum. FETÖ’cülerin bizimle ilgili yaptığı işlerin ‘kumpas’ olduğunun delilleri var, ortada. Bizi bu yüzden tahliye etmelisiniz diyorum.
İtirafçı olan ve TEM'in kadrolu avukatı olan Süleyman, TEM'de kişilerin ifadesine girip para aldığını açıkça beyan etti. Süleyman hükümlü ve avukatlıktan atıldı. (Savcı) Adem Özcan zaten bildiğiniz gibi. Tüm tanıklar birçok dosyada eğitilip tanık oldular…”
Kozağaçlı şöyle devam etti:
"Ben babamla çok yakındım, birbirinizle yakındık. Hapishanedeyken kaybettim, çok acı çektim. Fark ettiyseniz eşim salonda yok. Annem kadar sevdiğim kayınvalidem beyin kanaması geçirdi. Kuyruğu dik tutuyoruz diye acı çekmiyoruz sanmayın.
Bizi terbiye etmek için tutuyorsanız biz hapisle terbiye olmayız, biz jandarma-polis dayağıyla terbiye olmayız, açlıkla terbiye olmayız.
Bu işler bizi terbiye etmek içinse terbiye olmayız. Tutuklama tedbirse, altı yıllık tutukluluğun tedbir değeri olmaz, ayıptır. Diyorsanız ki, ‘Ben seni bırakırsam bu yargılamayı bana yaptırtmazlar’ o başka. Beni daha önce bırakan yargıçlara devam ettirmediler. Herkesin çoluğu çocuğu var.
Yıllardır tutuklu tutulan insanlar hakkında açılan soruşturmanın usulsüzlüğü var, soruşturma ve yargılama sürecinde görev yapan kolluğun yargılandığı ve hüküm kurulduğu bir durum var. Bunlar çok büyük delillerdir. Daha ne olsun?"
Kozağaçlı, kabul edilen bilgisayar talebi için mahkemeye teşekkür etti, 23 Mart’ta bitecek süresinin uzatılmasını istedi. Mahkeme Başkanı Kozağaçlı’ya “Uzatırız” karşılığını verdi.
YARGILANAN AVUKATLAR
Savcılığın cezalandırılmasını istediği avukatlar şöyle:
Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Oya Aslan, Günay Dağ, Betül Vangölü Kozağaçlı, Güçlü Sevimli, Gülvin Aydın, Güray Dağ, Efkan Bolaç, Serhan Arıkanoğlu, Mümin Özgür Gider, Metin Narin, Sevgi (Özer) Sönmez, Alper Tunga Saral, Rahim Yılmaz, Selda (Kaya) Yılmaz, Naciye Demir, Özgür Yılmaz, Şükriye Erden. Hakkında yakalama kararı infaz edilemeyen avukat Zeki Rüzgâr yönünden davanın tefrik edilmesi (ayrılması) talep edildi.