CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Milleti suç örgütü elebaşının açıklamalarına mahkum etmeyin

Abone ol

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK gündemini değerlendirdi. Öztrak, "Biz buradan bir kere daha çağrıda bulunuyoruz; milleti suç örgütü elebaşının açıklamalarına mahkum etmeyin" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin MYK toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına değinen Öztrak, "Biz buradan bir kere daha çağrıda bulunuyoruz: milleti suç örgütü elebaşının açıklamalarına mahkum etmeyin" ifadelerini kullandı.

Öztrak'tan Binali Yıldırım açıklaması: Venezuela büyükelçiliği kendisine pek de güzel yakışır

Öztrak'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

ATATÜRK'E HAKARET

Ayasofya Camii’nde devlet ricalinin önünde, bir defa daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okundu. Kibir, şımarıklık, hazımsızlık ve yalan kutsal mekan Ayasofya’yı adeta mesken tuttu. Bir emekli imam, Atatürk’e lanet okumaya cüret etti. O sözleri ettiği Ayasofya’yı, İstanbul’u, Rize’yi ve tüm memleketi emperyalistlerin işgalinden kurtaranın, Atatürk olduğunu unutarak cehaletini sergiledi.

Bu suçtur, bu büyük bir rezalettir. Buna, orada oturan devlet ricalinin sessiz kalması ise çok daha büyük bir rezalettir. Tarihini bilmeyen kendini bilmez. Bu imam müsveddesine ve ona sessiz kalan devlet ricaline soruyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, bugün Ayasofya’da, Sultanahmet’te, Süleymaniye’de ecdadın mukaddes emanetleri üzerinde, hak iddia edebilir miydiniz? Bu camilerde Kuran-ı Kerim tilaveti icra edebilir miydiniz?

Aklı, izanı ve azcık vicdanı olan bunun cevabını bilir. Bugün Kudüs’te, Mescidi Aksa’da yaşananlara bir bakın. Bugün bu topraklarda böyle bir zül yaşamıyorsak, bu Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir.

Tarihi, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen, meczuplardan öğrenenler elbette milletinin tarihine de, milli mücadeleye de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de, bu devletin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de böyle eğri bakar. Ama şunu herkes bilsin. Aziz milletimizin vicdanı çok güçlüdür. Tüm bu eğrileri, hain ve gafilleri mahkûm eder. Ezip geçer. Kininin, nefretinin esiri olmuş, zavallı bir zihniyete, bu ülkenin çocuklarının tertemiz zihinleri, nasıl emanet edilebilir?

Milletimiz o gün o camide olan devlet ricalinin nasıl sustuğunu görmüştür. Bu rezalete, Çocuklarının, torunlarının dekor edilmesine göz yuman, buna da sessiz kalanlara yazıklar olsun.

Artık konu, yargının alanındadır. Ancak şunu da söyleyelim; bu olup bitene sessiz kalanlara, gizli gizli alkış tutanlara, milleti bölenleri ve bundan siyasi medet umanlara, milletimizin notunu verdiğini ve bunlara önce seçim sandığına, ardından da tarihin çöplüğüne gömeceğinden tereddüdümüz yoktur.

KANAL İSTANBUL

İstanbul’u çeyrek asır yönetenler, tarihi yarımadanın siluetini bile, rant için katlettiler. Milletimizin göz bebeğine acımadan ihanet ettiler. Bir de bunu utanmadan itiraf ettiler. Şimdi Marmara Denizi de, bu acımasız ihanete isyan ediyor.

Müsilaj, yani deniz salyası, tüm Marmara’yı kapladı. Marmara tüm gücüyle, “Artık yeter!” diye feryat ediyor. Genel Başkan Yardımcımız Ali Öztunç, bu konuda, bugün Merkez Yönetim Kurulumuza sunduğu raporu ve çözüm önerilerini kamuoyuna da açıklayacak.

“İstanbul’a ihanet ettik” diyenler, Marmara’nın feryadını duymak yerine, İhanetlerine hız veriyorlar. Hafta sonu esnaf kulak kesilmiş, 1 Haziran sonrasında nasıl açılma olacağını duymayı bekliyor. Bunlar Kanal İstanbul projesine, haziran sonunda kazma vuracaklarını açıklıyorlar.

Devlet akılla ve bilimle yönetilir. Ama bunların devleti yönetmek gibi bir derdi yoktur. Bunlar şehit kanlarıyla sulanmış topraklarımızı, Talan edilecek kupon arazi, beytülmali ise ganimet olarak görenlerdir. Doların yeşili için, doğanın yeşilini feda edenlerdir.

SEDAT PEKER AÇIKLAMASI

Devlet krizi, her gün derinleşiyor. Erdoğan şahsım hükümetini açıkça destekleyen, Erdoğan’a karşı çıkanları alenen tehdit eden, hükümetin polis koruması verdiği, bir organize suç örgütü elebaşı, bir aydır tefrika halinde, bir takım kirli ilişkilerini ifşa ediyor.

Millete hesap vermekten kaçan, bağımsız medyayı yok eden Erdoğan şahsım hükümeti, sonunda gerçeği arayan milleti, bir suç örgütü elebaşının tefrikalarıyla baş başa bırakma noktasına geldi.

Milletin haber alma özgürlüğüne darbe yapmak Erdoğan’a pahalıya mal oluyor. Dün bu suç örgütü elebaşı kendini ihbar etti. Suriye’ye giden silahların, Bayır-Bucak Türkmenlerine gönderilmediğini, El Nusra’ya gittiğini itiraf etti.

Daha önce de bir MHP milletvekili, Tuğrul Türkeş, “Vallahi de billahi de O silahlar Türkmenlere gitmiyordu” demişti. Bizim Suriye’ye silah gönderme meselesini bir suç örgütü elebaşının ağzından dinlemeye ihtiyacımız yoktu.

Bu, ülkemizde çok iyi bilinen bir husustur. Çok da mağdur yaratmıştır. Bunlardan biri de, değerli arkadaşımız Enis Berberoğlu’dur. Arkadaşımız haksız, hukuksuz bir şekilde MİT TIR’ları davasıyla ilişkilendirilerek hapse atıldı.

Sayın Genel Başkanımız buna ve ülkedeki tüm haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere karşı Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüdü. Enis Berberoğlu mahkemede aklandı. Yeniden milletvekili seçildi. Meclis’e girdi. Ama yönetim bu konudan o kadar rahatsızdı ki, Berberoğlu’nun milletvekilliğini düşürmek için, olmadık yargı kumpasları kurdurdu.

"ENİS BERBEROĞLU DAVASIYLA İLGİLİ GİZLİLİK KARARINI DERHAL KALDIRIN"

Meclis Başkanı, milletvekilinin hukukuna sahip çıkmadı. Erdoğan’ın vesayeti altındaki mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına direndi. Ama sonunda hak yerini buldu, arkadaşımız Meclis’e döndü. Biz buradan bir kere daha çağrıda bulunuyoruz: milleti suç örgütü elebaşının açıklamalarına mahkum etmeyin. Enis Berberoğlu davasıyla ilgili gizlilik kararını derhal kaldırın. Kaldırın da bu millet gerçekleri görsün.

"MERKEZ BANKASI'NDA MİLLETİN KEFEN PARASI OLAN İHTİYAT AKÇESİNE ÇÖKTÜLER"

Devletin tüm kurumları Saray vesayeti altında adeta bir çöküş yaşıyor. Yılların birikimiyle, tecrübesiyle yükselen kurumlarımız, Erdoğan şahsım hükümetinin elinde, hak ile yeksan oluyor. Bunların başında da bir itibar kurumu olması gereken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası geliyor…

Merkez Bankası’nda billetin kefen parası olan ihtiyat akçesine çöktüler. Merkez Bankası’nın eline, fnflasyonla mücadelede, siyasetçinin müdahalesi olmadan bağımsız bir şekilde kullansın diye yasayla verilen döviz rezervleri, bir protokolle siyasetçilerin elinde oyuncak edildi. Rezervler suyunu çekti.

Milletimiz adına, “128 milyar dolar nerede?” diye soruyoruz. Mahkemeler afişlerimizi toplatıyor. Araştırma önergeleri veriyoruz, AK Parti ve MHP oylarıyla reddediliyor. Ama buradan bir kez daha söz veriyoruz. Bugün değilse yarın, bu ülkede de, 128 milyar doların hesabı mutlaka sorulacak.

Erdoğan şahsım hükümetinin işbaşına gelmesinden bu yana üç yıl geçti. Üç yılda dört Merkez Bankası başkanı gördük. Gece yarısı kararnameleriyle Başkan yardımcıları da görevden alındı. Geçen Perşembe de, genel müdürlüklerden birim müdürlüklerine, orta ve alt kademelerde yüze yakın yönetici görevden alındı. Erdoğan şahsım Hükümeti, son üç yılda bu kurumu darmadağın etti.

"KENDİ PASAPORTUNA SAHİP ÇIKAMAYAN BİR HÜKÜMET BAŞKA NEYE SAHİP ÇIKABİLİR?"

Bunların gayriciddiliğinin bedelini, hep milletimiz ödüyor. AK Partili belediyeler gri pasaportla insan kaçırıyor. Faturayı millet ödüyor. Almanya şimdi gri ve yeşil pasaport sahiplerinden, ilave evraklar istiyor. Tedbirleri sıkılaştırıyor. Pasaport bir devletin namusudur.

Kendi pasaportuna sahip çıkamayan bir hükümet, başka neye sahip çıkabilir? Böyle bir düşkün hükümetin elinde, ülkeye komplo kuracak dış mihraklar aramaya gerek yok. Bunlar bu ülkeye, hiçbir dış mihrakın veremeyeceği zararı tek başlarına veriyor zaten.

TÜİK VERİLERİNE TEPKİ

Erdoğan şahsım hükümetinin açıkladığı verilere yönelik ciddi şüpheler var. İnsanlar artık ne pandemi, ne işsizlik, ne enflasyon rakamlarına güveniyor. Çünkü yaşadıkları gerçek ile resmi veriler arasındaki makas her geçen gün daha da fazla açılıyor.

Bugün de 2021 yılının ilk üç ayına ait milli gelir ve büyüme rakamları açıklandı. Her şeyden önce; yıl olmuş 2021. Hala TÜİK internet sitesinden veri indirmek, deveye hendek atlatmaktan daha zor… Rakamlara bakınca durum, Erzurumlu esnafın fıkrasına benziyor. Rakamlara bakıyorsunuz “hac farz olmuş.” Ama cüzdana bakıyorsunuz, cüzdan “zekâta muhtaç.” Bu yılın ilk üç ayı ile geçen yılın aynı dönemi arasında, gerçekten işsiz olan yurttaşlarımızın sayısı, 2 milyon 520 bin kişi artarak 10 milyonun üzerine çıktı.

Yarın haziranın ilk günü, tam kapanmanın üzerinden iki hafta geçti. Artık yeni bir açılma dönemi bekleniyor. Ama açılma nasıl olacak hala belli değil. Hafta sonu “Haziran’da Kanal İstanbul’a kazma vuracağız” diyenler esnaf için belirsizliği ortadan kaldıracak tedbirleri ve takvimi açıklamadı. Esnaf nefes alamıyor. “Kanal İstanbul’a kazma vuracağız” diyenler, asıl kazmayı, esnafın beline beline vurmaya devam ediyor.

Hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması bitecek mi? Müşteri nerede, nasıl kabul edilecek? Dükkâna müşteri kabul edilecekse, nasıl bir sınırlama olacak? Belirsizlik hala sürüyor. Ha deyince dükkân açılmıyor. Çalışanı var, malzeme tedariki var, ciddi bir hazırlık süresi var… Ama şu saat olmuş, ülkenin esnafı, hala Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin keyfini bekliyor.

Diğer taraftan yeme içme sektöründeki STK’lar, yarın tam açılma olsa bile, Kepenk kapatan dükkânların üçte birinin bir daha kepenklerini açamayacağını ifade ediyor.

AŞILAMADAKİ SORUNLAR

Aşılamada da sorunlar devam ediyor. Bakan rakam yağdırıyor. Ama ortada hala aşı yok. Özellikle Sinovac aşısında randevu sorunlarının devam ettiği haberleri geliyor. 2021’in ilk 5 ayı geçti. Türkiye hala, derli toplu bir aşı takvimi, derli toplu bir açılma takvimi ve tüm bu süreçte esnafını, çiftçisini, emekçisini, iş dünyasını ayakta tutacak derli toplu bir destek programını bekliyor.

İkinci ihtimal de hükümettekilerin olan bitenden haberdar olmasına rağmen tedbir almamayı tercih etmesidir. Erdoğan’ın zulüm düzenin artık vakti doldu. Şapkasını önüne koyması, Cumhurbaşkanı koltuğunda oturmakta ısrar ettiği her günün bu milletin zararına olduğunu idrak etmesi, artık o koltukta daha fazla oturamayacağını anlaması, sandığı milletin önüne getirmesi ve evine gidip, dinlenmeye çekilmesi gerekiyor.

MAHİR ÜNAL'A ADAYLIK CEVABI

Sayın Mahir Ünal mügalata yapmış. Bizi izlemeye devam etsin. Sayın Ünal'ın Millet İttifakı'nın adaylarını düşünmek yerine kendi adaylarının encabını düşünmesi gerekir.

YENİ ANAYASA

Bu kadar iddialı nasıl konuşuyorlar anlamyıorum. Bu sistem 3 yıldır iş başında. Erdoğan döneminde bu milletin cebi sürekli boşalmış. Bu sistemin işe yaramayacağını milletimiz de görmüştür. AKP'liler hala bu sistemi savunmanın peşinde. Tek adam parti devleti sisteminin millete hiçbir hayrı olmamoştır olmayacaktır. Tüm görüşlerin temsil edildiği bir sisteme geçilmesi elzemdir.

ÜSKÜDAR BELEDİYESİ'NİN FASIL EĞLENCESİ

Tüy diktiler. Lebaleb kongreler yetmedi, gençlik kongrelerinde deve güreşi tutmalar yetmedi şimdi sıra vur patlasın çal oynasın tekne gezilerine geldi. Gençlik ve Spor Bakanlığı işsizlikten kırılan gençlerine haline kafa yoracağına tekne partilerinde eğleniyor.

10 BİN DOLAR İDDİASI

Önce çıkıyor diyor ki İçişleri Bakanı 10 bin dola aylığa bağlanan bir milletvekili var. Ama diyor ben bunu açıklama, savcıya söylerim. İçişleri Bakanı açıkça suç işliyor. Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi ne demek? Bunun hapis cezası var. Bakana düşen savcıya çağrırsa bilgi vermek değil. Bunların mutlaka açıklanması gerekir. Burada Meclis Başkanı'na da görev düşmektedir, Cumhurbaşkanına da görev düşmektedir.

Fahrettin Altun'un paniği AKP'lileri harekete geçirdi: Teker teker sildiler! Siyaset Mevlüt Çavuşoğlu’na ‘Yıldırım’ soruları: Hangi sıfatla resmi görüşmelere dahil edildi? Siyaset CHP'li Tanrıkulu: Şimdiye kadar El Nusra ve SADAT ile ilgili soru önergeleri verdim, hiçbirine yanıt gelmedi Siyaset Kırmızı kategoriye eklendi: HDP'li eski vekil için 10 milyon lira ödül koyuldu! Siyaset