CHP'den çok sert Sezgin Baran Korkmaz açıklaması
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı düzenledi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı düzenledi.
Öztrak'ın Avusturya'da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz'la ilgili açıklamaları şöyle:
Zarrab vakasına, Bir de Sezgin Baran Korkmaz eklendi. Aşil topuğu bir iken iki oldu.
Şu fotoğrafa bir bakar mısınız? Sezgin Baran Korkmaz, şu anda Avusturya’da, ABD’nin isteğiyle gözaltında. Onun yanındaki Jacob Kingston, bu da ABD’de, kara para aklama ve dolandırıcılık suçundan tutuklu.
Yanlarında da Erdoğan… Bu fotoğrafta olmayan, ama bu kara para aklama işinin göbeğinde olan, Amerika’da tutuklu bir başka isim daha var: Ermeni iş adamı Levon Termendzhyan. Bu kişi sonradan Lev Aslan Dermen olmuş. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmış.
Koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti yargısının, 419 bin nüfuslu Orta Amerika ülkesi olan Belize’nin Parlamentosu’nun ve Belize yargısının yaptığını yapamaması bizi derinden yaralıyor.
Sezgin Baran Korkmaz’ın iş ortağı Levon Termendzhyan’ın, Belize vatandaşlığı almak için, Belize’deki bir Bakana rüşvet verdiği ortaya çıkınca, Belize Parlamentosu ve yargısı ayağa kalktı ve bu bakan görevinden oldu.
Peki, Sezgin Baran Korkmaz’ın iş ortağı olan Levon Termendzhyan, Türkiye’de Lev Aslan Dermen nasıl oldu? Bu kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını nasıl aldı?
İranlı Reza Zarrab olur Rıza Sarraf. Ermeni Levon Termendzhyan olur Lev Aslan Dermen.
Allah aşkına, kara para aklamakla suçlanan tüm bu isimler, nasıl bu kadar kolay, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyor? Tertemiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, kara para aklayan bu yabancılara neden paravan yapılıyor? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu iktidar için, bu kadar mı ucuz? Bu kadar mı değersiz?
Hafta sonu öğrendik ki; Amerika Birleşik Devletleri yargısı, Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’deki tüm mal varlığına el konarak, ABD Hazinesi’ne devrini istemiş.
Biz haftalardır, kara para aklama suçundan aranan ve yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz hakkında, buradan soruyoruz.
Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığına tedbir konmuşken, yurtdışına çıkışı yasaklanmışken, “Olmayan” bir MASAK raporuna dayanarak, bu kişinin mal varlığı üzerindeki tedbir ve yurtdışına çıkış yasağı nasıl kaldırıldı?
Mal varlığı üzerindeki tedbirin ivedilikle kaldırılmasını isteyen, başsavcı vekilini hangi güç ve kimler Adalet Bakan Yardımcısı yaptı?
"İNCELEME BAŞLATILDI MI?"
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, bu şaibeli işler için inceleme başlattı mı?
Sezgin Baran Korkmaz, yurtdışına kaçmadan hemen önce, İçişleri Bakanlığı’na çağrıldı mı?
Türkiye’de sözde bir gazetecinin, Sezgin Baran Korkmaz ile bir klik arasında çantacılık yaptığı, bu kliğe verilmek üzere 10 milyon Avro istediği artık biliniyor.
Bu 10 milyon Avroluk rüşveti alacak klik kimdi? Bu kliğin içinde siyasetçiler, hâkim ve savcılar var mıydı?
Ne yazık ki bu ve buna benzer sorular, Türkiye’de yargı önünde cevaplanamadı.
Bazı karanlık eller bu dosyalara müdahale etti. Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına kaçmasını sağladı.
"MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ YARA ALACAK"
Şimdi Sezgin Baran Korkmaz ya Avusturya, ya da ABD mahkemelerinde yargılanacak. Türkiye’de dinlenemeyen ses kayıtları, tıpkı Reza Zarrab meselesinde olduğu gibi, buralarda dinlenecek, yeri zamanı geldiğinde de, ülkemize karşı kullanılmak üzere saklanacak.
Milli güvenliğimiz, ulusal menfaatlerimiz, bir kez daha yara alacak.
Bundan bin 600 yıl önce büyük bir filozof; “Adalet ortadan kalkarsa, Hükümet büyük soyguncu çetelerinden başka ne olur?” demişti.
Genel Başkanımız da, “Hukukun üstünlüğünden vazgeçerseniz, devlet organize suç örgütüne dönüşür” diye ülkeyi yönetenleri kaç defa uyardı.
Ama bunlar dinlemedi. Suç örgütlerini ittifaklarına aldılar. Cürüm ve çamur ittifakına dönüştüler. Sonunda bu ittifakın ev ahalisinden olan, bir suç örgütü elebaşı, “Biz hepimiz aileyiz. Her suçta beraberiz” dedi.
İçişleri Bakanı çıktı; “Suç örgütünden 10 bin dolar maaş alan siyasetçi var” dedi. Sözde gazetecilerin, 10 milyon EURO rüşvete aracılık ettiği anlaşıldı. Ama savcılar bir türlü harekete geçmedi.
"ERDOĞAN SUSUYOR"
Erdoğan susuyor, AK Parti MKYK’sı susuyor. Havuz medyası susuyor. Sanki hepsi mafyanın “Omerta yeminini”, Yani “suskunluk yeminini” etmişler. Ağızlarına fermuar çekmişler.
Bunlar yetmiyor, artık Erdoğan teşkilatlarına sessizlik yemini ettiriyor. “Gerek ana kademe, gerek hanım kardeşlerim, gerekse genç kardeşlerim birbirimizin arkasından, en ufak bir laf etmeyeceğiz” diyerek, herkese susun talimatı veriyor.
Mafyayla ittifak yapıyor, teröristlerle masaya oturuyor, bunlarla aynı yolda yürüyor, sonra da pişkin bir edayla muhalefeti itham ediyor.
Ne demişler, “Arsız kendini güçlü sanırsa, haklıyı haksız çıkarmaya çalışır.”
Ama Çamur ve Cürüm İttifakı sussa da, kabahatini iftira ederek, çamur atarak kapatmaya çalışsa da, yaşanan kirlenme, ülkemizin uluslararası itibarını, konumunu her alanda dibe çekiyor.