CHP'den Erdoğan'a helallik yanıtı: Milletimiz hesaplaşmak için sandığı bekliyor
Faik Öztrak gerçekleştirdiği basın toplantısında açıklamalarda açıklamalarda bulundu.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak gerçekleştirdiği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Öztrak açıklamasında, açıklamasında salgında mağdur olan vatandaşlardan 'helallik' isteyen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki gösterdi.
Faik Öztrak'ın açıklaması şöyle oldu:
İşte “yiğidi kuru soğana muhtaç eden” Bu düzenin mimarı Erdoğan, Şimdi çıkmış, Desteksiz kapanma sonucunda mağdur ettiği milletten “Helallik” istiyor. Bu hükümet; Vatandaştan istemek, Vatandaştan esirgediğini, Yandaşa vermek konusunda çok mahir… Millete beş maskeyi bile bedava vermediler. Kapattıkları işyerlerine, İşsiz bıraktıkları vatandaşlara, Bütçeden destek vermediler.
Ama vatandaştan, “Yastık altındaki dolarını, altınını” istediler. Sonra salgının başında millete IBAN gönderip, “para” istediler. Ardından milletten “daha fazla fedakârlık” , “Daha fazla sabır” istediler. Şimdi de, Perişan ettikleri milletten, “helallik” istemeye sıra geldi. Ama millet sizin ne yaptığınızı görüyor. Benzer ülkeler içerisinde, milli gelire oranla Vatandaşlarına en az destek veren Üç hükümetten biri olduğunuzu biliyor. “Dükkânını kapat” dediğiniz esnaf, Lebalep kongrelerinize, cenazelerinize, iftarlarınıza bakıp Dişini sıkıyor. Helalleşmek için değil, Hesaplaşmak için sandığı bekliyor. Bir de sandığı beklemeye takati kalmayan, Canına kıyan, Davası divana kalan vatandaşlarımız var.
Desteksiz bıraktığınız için canına kıyan yurttaşlarımızdan, Onların analarından, babalarından, Eşlerinden, çocuklarından sevenlerinden, Şimdi nasıl helallik isteyebiliyorsunuz? Ankara Kahveciler Odası Başkanı; “Bu esnaf ve zanaatkâr size 19 sene oy verdi, Ama 14 ay bizi idare edemediniz, Haklarımızı helal etmiyoruz” diye isyan ediyor.
Afyon’da da esnaf ve sanatkarlar, “Yaptığınız adaletsizlikleri unutmam, Yaptığınız köprülerden ücretle geçebilirsiniz, Ama sırat köprüsünden bizlerle helalleşmeden geçemeyeceksiniz” Diyerek saray ve şürekâsına ültimatom çekiyor. Trabzon’da lokantacı esnaf batmış, Bayramda çikolata isteyen kızına, Erdoğan Şahsım Hükümetini ve ortağını gösterip, “Çikolatanı bunlar yedi kızım” diyor. Esnafa 15 aydır doğru dürüst destek vermediniz. En son lebalep kongrelerinizle salgını yeniden patlattınız. Ülkeyi 17 gün boyunca tekrar desteksiz kapattınız.
Yetmedi yayınladığınız son kademeli normalleşme genelgesiyle de, Yarım yamalak iş yapıp yine esnafı perişan ettiniz. Faturayı yine lokantalara, kahvehanelere, kafelere Ve tüm esnafa kestiniz. “Esnafın istiap haddi doldu. Yeni bir kapanmaya dayanamaz” dedik. Tam kapanma kararından hemen önce. Hükümete, esnaf ve ihtiyaç sahibi yurttaşlarımız için, “Sen Sağlığını Koru, Ben Sana Bakarım Türkiye’m” paketi önerdik. Esnafın borçlarının faizsiz ertelenmesinden, Esnafa dişe dokunur, ciddi gelir ve ciro destekleri de dâhil, 18 tedbir açıkladık ama kulaklarının üstüne yattılar.
Esnaf Erdoğan Şahsım Hükümetine, “Boş sözü bırak, karşılıksız hibe desteği ver” diyor. “Tüm borçlarımı faizsiz yılsonuna kadar ertele” diye de ekliyor. Esnaf artık kararını vermiş. “Destek yok, helallik de yok” diyor. Millet sıkıntıdan ne yapacağını şaşırmışken, Erdoğan’ın bir milletvekili çıkmış, “3 tane 50 milyon dolarlık uçaktan ne olacak? Bu itibardır” diyor.
Bir kere Cumhurbaşkanlığının, 3 tane değil, 4 tane değil, 5 tane değil, Bilinen tam 8 uçağı var. Bunu söyleyen biz değiliz, Bizzat Cumhurbaşkanı Yardımcısı… Meclis Başkanı Tekirdağ’a gidiyor. Ucu görünmeyen lüks araç konvoyuna bakan bir hemşerimin, “Breeee… Bu ne be yaa?” diye ağzı açık kalıyor. İtibardan tasarruf etme. Debdebeden, şatafattan taviz verme. Sonuç? Sonuç şu: Milletimiz dar gününde kendini unutanları, Vatandaşın parasıyla tatlı hayat yaşayanları biliyor, Helalleşmek için değil, Hesaplaşmak için sandığı bekliyor.
Değerli Basın Mensupları, Millete hak ettiği desteği vermeyen Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin, Tek bildiği ülkeyi de devleti de borca batırmak. Uluslararası Finans Enstitüsü’ne göre, 2021’in ilk üç ayı ile 2020’nin aynı dönemi arasında, Toplam borcumuzun milli gelirimize oranı, 19 puan artarak yüzde 163’e sıçramış. Salgın döneminde G-20’nin gelişen ekonomileri arasında, Brezilya ile beraber, borcu en hızlı artan ülke Türkiye. Yine büyük bir Uluslararası Banka (Wells Fargo), 25 akran ekonomi içinde, Türkiye’nin sermaye akışında yaşanacak ani bir duruş karşısında, Kırılganlığı en yüksek ekonomi olduğunu açıkladı.
Bunun en önemli nedenlerinden biri de, Kısa vadeli dış borcuna göre, Rezervleri en yetersiz ekonomi olmamız. Şimdi biz de soruyoruz; 128 milyar dolar döviz rezervimizi yok yere heba ederek, Ekonomiyi bu hale getiren Erdoğan Şahsım Hükümetine, Bu millet hakkını nasıl helal edecek? Şimdi öğreniyoruz ki, Ünlü İspanyol dizisi, La Casa De Papel’in Türkiye versiyonu çekilecekmiş. O dizi Türkiye’de zaten çoktan çekildi. Dizinin ismi de “La Casa’da Zaten No Papel” kondu. Merkez Bankası’nın kasasına fare düşse kafası yarılır. 30 Nisan itibariyle net rezervler eksi 45 milyar dolar.
Merkez Bankası kasasını kurutanlar, 128 milyar doları yok yere eritenler, Şimdi üç beş dolar için takla atıyorlar. Turistten gelecek üç beş dolara bel bağladılar. Kendi vatandaşını öz vatanında parya yapıp, Ölçüyü, izanı, utanmayı hepten unuttular. Dışişleri Bakanı, “Turistin göreceği herkesi aşılayacağız” diyerek, Alman Bakanın yanında ülkesini rezil eder. Hazine ve Maliye Bakanı, “Tam kapanmayı turizm için yapıyoruz” der.
Turizm Bakanı rezalet çıtasını Everest’in zirvesine çeker. Çektirdiği filmde, Kendi vatandaşlarının yüzüne “Keyfinize bakın, ben aşılandım” diye maske taktırıp, Milleti damgalar. Milleti doğru dürüst aşılamayanlar, Milleti aşağılamaya cüret eder. Emperyalizme diz çöktürerek kurulan bir ülkeye, Bu onurlu mirasın sahibi asil bir millete, Atanmış bir Bakan, Müstemleke vatandaşı muamelesi nasıl yapar? Millet sert tepki gösterince de, Daha önce yaptıkları çizgi filim gibi, Bu filmi de apar, topar kaldırdılar.
Siz çektiğiniz filmleri kaldırsanız da, Yaptıklarınız milletin aklından silinmiyor. Millet helalleşmek için değil, Hesaplaşmak için sandığı sabırsızlıkla bekliyor. Ülkeyi şirket gibi yöneteceğiz dediler. AK Partili eski bakanları şirket yönetim kurullarına doldurdular. Şirket yönetim kurullarından da, Devlete, Bakan transfer ettiler. Kabine, kabine değil; patronlar kulübü. Sağlık Bakanı hastane sahibi, Milli Eğitim Bakanı özel okul sahibi, Turizm bakanı otel zinciri sahibi… Eski Ticaret Bakanı da dezenfektan şirketi sahibi…
Hal böyle olunca, Devlet işleriyle, Şirket işleri de birbirine karışmaya başladı. Turizm Bakanı, Bodrumda arazisi devlete ait lüks bir oteli, Kendi şirketine tahsis etti. Kıyamet kopması gerekirken, Erdoğan Şahsım Hükümeti üç maymunu oynadı. Milletimiz bunu unutmadı.
Kendi firmasından, Kendi bakanlığına dezenfektan satan, Bunu da açık açık kabul eden bir Bakanı daha önce bu ülke görmedi. Ama nüfuz suistimali yapan bu eski bakan hakkında Hala bir yasal süreç başlatılmadı. Elini kolunu sallayarak geziyor. Biz bu Bakan hakkında, Bu hafta bir Araştırma Önergesi vereceğiz. Ardından da Meclis Soruşturması açılması için, TBMM’ye bir önerge sunacağız. Bu önergeyi verebilmemiz için, Yeni Anayasaya göre 301 imzaya ulaşmamız gerekiyor. Buradan tekrar çağrıda bulunuyoruz. AK Partili ve MHP’li milletvekillerine sesleniyoruz. Gelin bu önergeye imzalarınızı atın. Bu önerge, Tüm milletvekilleri için, ahlaki bir turnusol kâğıdıdır.
Bunun sonunda, Kim ak koyun, kim kara koyun ortaya çıkacaktır. Herkes bilmelidir ki, Milletimiz yapılan yolsuzlukları, arsızlıkları görüyor. Helalleşmek için değil, Hesaplaşmak için sabırsızlıkla sandığı bekliyor. Değerli Basın Mensupları, Lebalep kongrelerin ardından, Salgın yeniden patladı. Ardından aşısı yani tedavisi olan bir hastalık yüzünden, 14 bin 298 yurttaşımızı kaybettik.
Allah Aşkına! Kaybolan tüm bu canlarımız için, Hangi yüzle, kimden, nasıl helallik isteyeceksiniz? Salgınla mücadelede en önemli silahımız aşı, Ama elimizde aşı yok. Sağlık Bakanlığı Çin’den yeni bir parti aşı geldiğini açıkladı Onun da kaç doz olduğu meçhul.
Aşılama hızımız giderek düştü. “Günlük 1,5 milyon doz aşı yapabiliriz” diye çıkılan yolda, Tam kapanmada günde ancak 197 bin doz aşı yapılabildi. Geçen bunca zamana rağmen, Nüfusun ancak sekizde biri çift doz aşı yaptırabildi. Şu tam kapanma dönemi, Hem salgının sönmesi, hem de hızlı aşılama için uygun fırsattı. Ama olmadı. 13 Mayıs’ta günlük doz sayısı 53 bine kadar düştü. Salgın sadece sağlığı ve ekonomiyi vurmuyor.
Eğitimi de vuruyor. Öğretmenler ve okul çalışanları için Aşı randevuları çok geç açıldı. Randevusunu alabilen eğitim çalışanları, Eğitim camiasının yarısı bile değil. Uzaktan eğitime ulaşmak büyük sıkıntı Çocuklarımız eğitimde giderek geriliyor. Ülkemizin geleceğini göz göre göre yitiriyoruz. Kaybolan koskoca bir nesil için, Kimden, nasıl, hangi yüzle helallik isteyeceksiniz? Değerli Basın Mensupları, Metal yorgunu Erdoğan Şahsım Hükümeti, Artık ülkeyi yönetemiyor. Getirdikleri ucube rejimin sebep olduğu, Devlet krizi her geçen gün büyüyor. Yasaya ve anayasaya aykırı genelgelerle “Beylere göre yasaklar”, İçişleri Bakanı’nın keyfine göre, suçlar uyduruluyor.
Anayasamıza göre ancak gerektiğinde, Kanunla sınırlandırılabilecek temel hak ve hürriyetler, Genelgeyle, İl Hıfzısıhha Kararıyla sınırlandırılıyor.