CHP'den 'Şebnem Korur Fincancı' tepkisi: 41 madenciyi cayır cayır yakanlarda gözaltı yok, bir görüşe hemen gözaltı var
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Özel, 41 tane madenciyi cayır cayır yakanlarda bir tane gözaltı yok, ama Türk Tabipleri Birliği Başkanı bir görüş ifade etmiş, hemen ona gözaltı var" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bugün CHP Düzce İl Başkanlığı’nda açıklama yaptı. Özel, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınmasına ilişkin konuştu.
Özel, “Şebnem Korur Fincancı, daha önce bir değerlendirmede bulundu. Ben, o değerlendirmeye katılmıyorum. Türkiye’deki pek çok insan katılmıyor. Ama o ifade söylenebiliyorsa eğer, orası demokrasidir. ‘Hapse atarız’ derseniz o ülkeye demokrasi demiyorlar. Türkiye’yi ciddi bir sıkıntıya sokacak olan, Türkiye’yi bir diktatörlük görüntüsünde gösterecek olan bu orantısız muameleyi doğru bulmuyoruz… 41 tane madenciyi cayır cayır yakanlarda bir tane gözaltı yok, ama Türk Tabipleri Birliği Başkanı bir görüş ifade etmiş, hemen ona gözaltı var. Bu doğru değil” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın da katıldığı toplantıda Özel, şunları söyledi:
“Türkiye’nin dört bir yanında alnının terini toprağa damlatıp, o topraktan çıkan bereketle çoluğuna çocuğuna rızk sağlamaya çalışan, ama emeği dünya kartellerine peşkeş çekilen bütün çiftçilerimize söylüyoruz. Siz, yeniden milletin efendisi olacaksınız. Birilerinin kölesi gibi çalışmak ve alın terinin birilerine peşkeş çekilmesini, önümüzdeki ilk seçimde durdurmak sizin elinizde.
“MACRON’UN DA DÜNYANIN DA ENAYİSİ DEĞİLİZ”
Hem Türkiye’nin büyük bir sorunudur hem Düzce’nin sorunudur. Macron, Fransa’da aday olduğunda şunu söyledi; ‘Fransa’da hiç çimento fabrikası kalmayacak’. Bu seçimlerde de övündü, ‘Hiç çimento fabrikası yok Fransa’da’ dedi. Çünkü çimento, havayı kirleten, suyu tüketen, karbon ayak izini artıran, üretildiği yerde büyük bir çevre tahribatı yaratan bir ürün. Fransızlar, bütün fabrikalarını yurt dışına, önemli bir bölümünü de yurt dışına taşıdılar. Biz, Macron’un da dünyanın da enayisi değiliz. Düzce’deki çimento fabrikası Düzce’yi perişan etti.
“BU KADAR YAVAŞ İŞLEYEN BİR SORUŞTURMA GÖRMEDİM. BU İŞTEN PİS KOKULAR GELİYOR”
Amasra maden kazası hepimizin yüreklerini parçaladı. Tam 12 gün geçmesine rağmen bir tane görevden el çektirme yok, bir tane açığa alma yok, bir tane gözaltı yok, bir tane tutuklama yok. Maden faciasının sorumlularının hepsi işinin başında. Kuvvetle ihtimal, kazadaki sorumluluklarını örtmek üzere çaba sarf ediyorlar. Üç gün savcı; bilgilere, belgelere el koymadı. Şimdi de yaralı kurtulanlara ve ailelere, kendi sorumluluklarını örtecek şekilde ifadeler verilmesi yönünde baskı yapıyorlar. Altı tane savcı görevlendirildi, bu kadar yavaş işleyen bir soruşturma görmedim. Bu işten pis kokular geliyor. Bir kez daha sesleniyoruz savcılara; korkmayın. Onun arkasında saray varsa sizin arkanızda millet var. ‘Benim arkam kalabalık’ diyenlere dokunmazsanız çoluğunuzun çocuğunuzun yüzüne bakamazsınız. Efendim, ‘Bir sonraki kararnamede beni sürerlerse’… Ondan sonraki kararname ile hak ettiğin yere seni getirmeyen namerttir. Sen yeter ki görevini yap.
“BU ORANTISIZ MUAMELEYİ DOĞRU BULMUYORUZ”
Şebnem Korur Fincancı, daha önce bir değerlendirmede bulundu. Ben, o değerlendirmeye katılmıyorum. Türkiye’deki pek çok insan katılmıyor. Ama o ifade söylenebiliyorsa eğer, orası demokrasidir. ‘Hapse atarız’ derseniz, o ülkeye demokrasi demiyorlar. Türkiye’yi ciddi bir sıkıntıya sokacak olan, Türkiye’yi bir diktatörlük görüntüsünde gösterecek olan bu orantısız muameleyi doğru bulmuyoruz. Diyoruz ki bir görüşe katıl katılma, en aykırı görüş de söylenecek, sen de karşısında söz söyleyeceksin. Cebir varsa, şiddet varsa kanunlar açık. Ama sözün karşısında gözaltı, tutuklama… 41 tane madenciyi cayır cayır yakanlarda bir tane gözaltı yok, ama Türk Tabipleri Birliği Başkanı bir görüş ifade etmiş, hemen ona gözaltı var. Bu doğru değil. Katılmadığımız görüşlerin dahi, en rahatsız olduğumuz görüşlerin dahi, şiddet çağrısı içermiyorsa, nefret söylemi içermiyorsa ve bir suça teşvik etmiyorsa sadece sözün karşılığının söz olması gerektiğini savunuyoruz.
Bir fırsatçılık var. Kabine toplantısında, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerine yeni bir saldırının işaretini veriyorlar. Bir görüş açıklamış bir kişi. O görüş başka bir şey, onun kurumu başka bir şey. Kamu kurumu niteliğindeki bütün meslek örgütlerimizin arkasındayız.
Mahir Ünal, güzel Türkçemize yalan söyleyerek, itibarsızlaştırarak saldırıyor. Ve bunu tek başına yapmıyor. Çünkü o, grup başkanvekili. Partisinin en kritik görevlerinden birini üstlendi ve sözü AK Parti’yi bağlıyor. Senin övdüğün Osmanlıca, sadece sarayda konuşulabilen, içinde bolca Arapça, Farsça kelimeler olan, halk tarafından anlaşılmayan kibirli saray elitlerinin dilidir. Bugün Türkiye’de 81 ilde birbirini anlıyor insanlar. Sarayda konuşulan ile sokakta konuşulanın farklı olduğu dönem, Osmanlı dönemidir. Bugün vatandaşın dilinden, derdinden anlamayan bir saray olduğu doğru. Siz, istiyorsanız kendi aranızda oturun, Osmanlıca konuşun. Çok istiyorsanız seçim propagandanızı Osmanlıca yapın. Bu millet, diline sahip çıkanlara sahip çıkacak. Kültürüne, tarihine sahip çıkanlara sahip çıkacak.”