CHP'li Adıgüzel'den eğitim açıklaması
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel mansethaber'den Demet Öztürk ile öğretmenlerin sorunları ve eğitim üzerine söyleşi gerçekleştirdi.
Önemli açıklamalarda bulunan Adıgüzel sorunları çözümleriyle birlikte gündeme getirdi.
Demet Öztürk: Sizce 2018 yılında ülkemizde eğitimde en önemli sorun nedir?
Mustafa Adıgüzel: Ülkemizin eğitim politikasının en önemli sorunu aslında var olmaması. Yani ne yazık ki ülkemizin bir eğitim politikası yok. Eğitimle ilgili fikirler var, taktikler var belki stratejik boyutta kimi şeyler var. Ancak politika dediğiniz uzun vadeli hedefleri, yöntemleri net olan bir kavram. Bunun varlığından bahsetmek mümkün değil. Özellikle AKP iktidarı döneminde bu hepten yok oldu. Milli Eğitim alanı en çok bakan değiştirilen yer oldu. Sürekli olarak, bilimsellikten uzak deneme yanılma yöntemi ile bazı şeyler yapıldı. Ne yazık ki, siyasi tercihlere çocuklarımız kurban edildi. Diğer bütün sorunları bu ana çerçevenin içinde düşünebilirsiniz. Yani Ezberci eğitim; ölçme değerlendirme sisteminin tutarsızlıkları; eğitimde başta paralı olmasıyla tanımlanabilecek eşitsizlikler, haksızlıklar; devletin etkisiz kaldığı alanlara dolan cemaatler, çıkar grupları; bütün bunlar bizim somut bir eğitim politikamız olmamasındandır.
Demet Öztürk: Öğretmenlerimizin temel problemleri nelerdir ve bunların içinde en büyük sorun hangisidir?
Mustafa Adıgüzel: Öğretmenlerimizin pek çok sorunu var. Bunların başında çalışma koşullarının her geçen yıl kötüye gitmesi vardır. Siyasi baskılar, mesleki saygınlıklarının siyasiler tarafından hiçe sayılması, maddi koşulların zorluğu ve yapboza dönen eğitim sisteminde verimli olmanın güçlükleri sayılabilir. Ama bir tane konu var ki bana göre en temel sorundur. O da öğretmenlik mesleğini kadrolu, sözleşmeli, ücretli diye bölmeleridir. Maalesef ülkemizde değişik öğretmen sınıfları yaratılmış ve bu nedenle kendi sınıfının derdine düşmüş öğretmenler oluşturulmuştur. Öğretmenler arası statü farkının yarattığı bozuk eğitim ortamı başından sonuna eğitim her anlamda olumsuz etkiler.
Demet Öztürk: Sözleşmeli öğretmenlerden özellikle aile birliklerinin olmadığı yönünde ciddi şikâyetler var. Bu şikâyetlere hak veriyor musunuz?
Mustafa Adıgüzel: Hak vermemek mümkün değil. Her şeyden önce bir toplumsal kesim tüm fertleriyle bir soruna işaret ediyorsa buna duyarsız kalmak çok yanlış. Ben bu konuda Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdim. Orada aynen şu ifadeleri kullandım: “Bazı öğretmenleri sözleşmeli, kadrolu gibi iki ayrı statüye ayırarak, sözleşmelilere aile birliği için tayin hakkı vermemek insan haklarına uygun mudur?” Şimdi bu konuda Sayın Bakan’dan yanıt bekliyorum.
Demet Öztürk: Bir de ücretli öğretmenler var. Ücretli öğretmenlerin sorunları nelerdir?
Mustafa Adıgüzel: Ücretli öğretmenler, öğretmenler arası yaratılan sınıflandırmalarda en altta yer alan grup. Yarı zamanlı çalıştırılıyorlar ve aylık en fazla 16 gün üzerinden primleri yatıyor. Bu insanlara öğretmenlik yaptırıyoruz ancak ne yazık ki sözleşmeli olmak istediklerinde hizmet yılı kaç sene olursa olsun sınava sokup eliyoruz. Ama fiilen öğretmenlik yapıyorlar. Kısaca söylemek gerekirse sözleşmeli ya da ücretli olarak öğretmenlik yapan herkesin kadroya alınması ve bu meslek içi ayrımcılığa son verilmesi gerekiyor.
Demet Öztürk: Sizce ülkemizde çocuklarımız nasıl bir eğitim alıyor?
Mustafa Adıgüzel: AKP iktidarında eğitimde hızla geriye gittik. Günlük siyasi çıkarlar için ne yazık ki çocuklarımız kurban edildi. Ülkemizin, çocuklarımızın ihtiyaçları gözetilmedi. Bunun böyle olduğunu zaten gerek PISA sonuçlarından, gerekse iktidarın kendi içerisindeki değerlendirmelerinden bile görebiliyoruz.
Demet Öztürk: Milli Eğitim Bakanlığı’nın İmam Hatip okulları ile ilgili tercihlerini nasıl buluyorsunuz?
Mustafa Adıgüzel: Eğitim başından sonuna kadar devletin parasız, eşit ve kaliteli olarak sunmak zorunda olduğu bir haktır. Parasız derken sadece okul ücretleri gibi düşünülmemeli, öğrencilerin kaçıncı sınıfta olursa olsun barınmasından, beslenme gibi ihtiyaçlarına kadar tümü devlet tarafından sağlanmalı. Eşitlik derken, bilimsel eğitime ulaşmada toplumsal kesimler, coğrafi farklılıkların etkilerini eşitlemekten bahsediyoruz. Bir aile çocuğunu İmam-Hatip okuluna nasıl kaydettirebiliyorsa, düz okula da istediği gibi kayıt yaptırabilmeli. Ancak son yıllarda abartılı sayıda İmam-Hatip okulu açıldı. Kontenjanları dolmuyor. Diğer taraftan veliler düz okul bulamamaktan şikâyetçi. İşte eşitsizlik tam da bu. Eğitim sistemimizi her iktidara gelenin bir tarafa çektiği bir araç olmaktan çıkarmak zorundayız.