CHP'li Altay: Demokrasinin önündeki engel Erdoğan'ın kafasıdır
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin birinci gündeminin kovit 19 olduğunu kaydetti.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile Türkiye’de demokrasi, adalet ve kuvvetler ilkesinin yok edildiğini belirterek, “Biz ucube sisteme karşı çıkarken, ‘bu sistem Türkiye’ye kaybettirir’ demiştik. Haklı çıktık. Adalet Bakanı açıklamaları ile bizi haklı çıkardı ve Erdoğan’a sarı kartı çıkardı. Demokrasinin önündeki engel Erdoğan’ın kafasıdır” dedi. Altay, Bakan Koca’nın aşı kampanyası çağrılarına da “Türkiye’de aşı kampanyasına değil, aşının kendisine ihtiyaç var” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin birinci gündeminin kovit 19 olduğunu kaydetti. Altay, “Hem sağlık kaygısı, can güvenliği kaygısı, hem ekonomik kaygı, hem de gelecek kaygısı yüksek bir şekilde maalesef devam ediyor. Hava tahmini yapar gibi aşı tahmini yapılması doğru değil. Sağlık Bakanlığımızın da bir takvimi var ama hiçbir türlü de bu takvim işlemiyor, çalışmıyor. Sayın Bakan iyi niyetle belki ama bir kampanya çağrısı yaptı gene dün; aşı kampanyasına destek çağrısı yapıyor. Zaten toplumda aşı olmak istemeyen de herhalde binde 2-3. Yani insanlarımızın aşıya bir refleksi, defansı, rezervi yok. Lakin ortada aşı yok. Aşı yok. Okulları açtık, öğretmenlerimiz henüz aşılanmadı. Nasıl olacak Sayın Bakan? Erdoğan, nasıl olacak bu iş? Öğretmenleri aşılayamadın, "dünyada ilk 5'teyiz" diyorsun. Bundan iftihar ederiz ama öğretmenlerimiz aşılanmadan okulların açılması tartışılır değerli arkadaşlar” dedi. Altay şunları söyledi:
KÖKTÜ ÖRNEK ERDOĞAN
“Vaka sayıları artıyor. Tedbir, elbette maske, mesafe, temizlik birinci tedbir ama ana tedbir aşı. Fakat biz bir yandan normale dönme sürecini başlattık. Evet, esnaf perişan, çalışan, çalışamayanlar perişan, insanlar perişan ama bu normale dönmenin kapısını açacak olan aşıdır. ‘Normale döndük’ demekle normale dönerseniz, gerçek bir normal kapısını, aşıyı ciddi bir takvimle devreye koymadan hayata geçirirseniz, olmaz. Daha trajik tablolar bizi bekliyor olabilir. Meclis'te bu işle ilgili birini sorumlu tutmayacak mıyız? Biz böyle şeyleri sorunca Erdoğan çatlıyor, patlıyor. Vatandaşlarımıza bizim tabii çağrımız da var: Sakın ola ki Ak Parti kongrelerini örnek alıp normale dönmeye kalkmayın. Sakın kendinize Erdoğan'ın bulunduğu cenazeleri, Erdoğan'ın yaptığı, katıldığı ya da telekonferansla katıldığı kongreleri, Erdoğan'ın açılışlarına alıp da kendinizi de hayat normale döndü zannedip riske atmayın. Çünkü Erdoğan'ın kongreleri, Erdoğan'ın katıldığı cenazeler, Erdoğan'ın yaptığı açılışlar sui misaldir, kötü örnektir. Atalarımız ne güzel söylemiş: Sui misal, emsal olmaz. Sağlık Bakanını, bir parça da olsa bu zor süreçte Erdoğan'ın kontrolünden, basıncında kurtulmaya da çağırıyorum.”
BAKANDAN UCUBE SİSTEME SARI KART
İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili tartışmaları da değerlendiren Altay, şöyle devam etti:
“Adalet Bakanına teşekkür ediyoruz. Şöyle bir cümle kullanmış: ‘Bir ülkede demokrasi açığı varsa, o ülkede bütçe açığı vardır’. Günaydın. Bu Meclis'te Sayın Adalet Bakanı, ben diyeyim 10, sen de 20 defa şöyle bir laf ettim. Çünkü o Türkiye'nin reçetesidir. Tıkır tıkır demokrasi, şıkır şıkır ekonomi. Bu bana ait bir sözdür. Türkiye'nin çünkü çıkış noktası da bu olmalıdır. Biz, bu ucube sisteme karşı çıkarken ‘3 şey yok olacak’ dedik Adalet Bakanı. ‘Bir, demokrasi yok olacak; iki, peki kuvvetler ayrılığı yok olacak, üç, adalet yok olacak’ dedik. Bizim söylediklerimizin Adalet Bakanı tarafından tespiti, teyidi bizim açımızdan güzel ama Türkiye açısından çok vahim bir tablodur. Adalet Bakanı, bu itirafıyla yerinde bir durum tespiti yapmış ve sisteme sarı kart göstermiştir. Bu ifadenin karşılığı, sisteme. Erdoğan'ın ucube sistemine sarı karttır ve bu Adalet Bakanı tarafından gösterilmişse, bu daha da anlamlıdır. 18 yılda demokrasiyi tahrip eden, demokrasi klasmanında Türkiye Cumhuriyeti'ni üçüncü lige indiren Recep Tayyip Erdoğan'dır. Demokrasiye tahammülü olmayan, Recep Tayyip Erdoğan. Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu bilmeyen Recep Tayyip Erdoğan. İşine gelmeyen mahkeme kararlarına ve mahkeme başkanlarına kafa tutan Recep Tayyip Erdoğan. Tweet atanları hapse dolduran, Recep Tayyip Erdoğan. Eleştirenlere para cezası yağdıran, tazminat yağdıran, Recep Tayyip Erdoğan. Türk demokrasisinin önündeki en büyük engel, Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasıdır, kafasının içidir, genetik şeceresidir.
EYLEM PLANINDAN ÖNCE ÖZÜR GEREKİR
Sizin planınız orada kalsın. Bu Anayasa eksik mi? Eksik. Darbe Anayasası mı? Darbe Anayasası ama bir gerçek var, bunun 100'ü aşkın maddesi değişti. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin önünde bir engel yok Anayasa'ya göre. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önünde bir engel yok Anayasa'ya göre. Kanaat açıklamanın önünde bir engel yok, inanç özgürlüğünün önünde bir engel yok Anayasa'ya göre. İşçilerin gösteri-grev yapmasının önünde, öğrencilerin barışçıl bir şekilde şarkılar, halaylar, türküler söyleyerek eylem-gösteri yapması önünde hangi anayasal-yasal engel var da Erdoğan, sen bize şimdi bu masalı okuyorsun? Geç bunları. Bence eğer bir şey yapılacaksa, şöyle yapılması lazım, işe şöyle başlayabilir Sayın Erdoğan: Boğaziçili öğrencilerimizden özür dileyerek bir beyaz sayfa açabilir. Bence Cumartesi Annelerinden, tekmelettiği, coplattığı Cumartesi Annelerinden özür dileyerek, tekmelettiği Soma ilk maden işçisinden özür dileyerek, Topluma hedef gösterdiği Ayşe Buğra Hocamızdan özür dileyerek, Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'dan özür dileyerek bu işe başlayabilir Erdoğan. Erdoğan Anayasa'ya gölge etmemeli. Meclise baskı yapmamalı, yargıya talimat vermemeli, insanların yaşam tarzına karışmamalı, toplumu bölmemeli ve devleti çürütmemeli. Bunlar olursa, hiç yeni bir yazılı metne gerek kalmadan, yeni kanun çıkarmadan, yeni bir Anayasa yapmadan bile, biz bu Anayasa kalsın demiyoruz ayrı ama, bu toplum biraz huzur bulur. İnsanlar biraz nefes alır.
BÖYLE DESTAN OLMAZ OLSUN
Erdoğan bugün, ‘ Son 2 yılda yaptığımız reformlar, başlı başına destandır’ diyor. Şimdi şarkı söyledi, hikaye anlattı, türkü söyledi, bunları biliyoruz. Şimdi bir de destan eşi çıktı, geleceğim o destana. Ak Parti döneminde, Erdoğan döneminde, Türkiye'de bir reform yok. Ne var? Bir deform var, Türkiye deforme ediliyor, enine boyuna deforme ediliyor, kültürel olarak deforme ediliyor, sosyal olarak deforme ediliyor, ekonomik olarak deforme ediliyor ve Erdoğan'ın destan yazdığı son 2 yılda ne oldu derseniz? Büyüme oranı yüzde 5,8 den, yüzde 1,8 indi. Bu Erdoğan'ın destanıdır işte. Türk lirası, dolar karşısında son 2 yılda değer kaybetti; 4,7'den 7,5'a çıktı. İşte Erdoğan'ın destanı bu. Erdoğan'ın destanı... Enflasyon yüzde 11,9'dan, 15,6'ya çıktı TÜİK'e göre, bize göre yüzde 30. İşte Erdoğan'ın destanı bu, yazdığı destan bu. Faizler yüzde 8'den, yüzde 24'e çıktı, Erdoğan'ın destanı... Son 2 yılda Erdoğan bu ucube sistem başladığında işsiz sayımız 6 milyon 864 bin iken, şimdi 11 milyon 195 bine çıktı. Erdoğan'ın destanı bu değerli arkadaşlar ve devletin iç ve dış borcu 878 milyar liradan 2 yılda, Erdoğan'ın destan döneminde, 1 trilyon 835 milyara çıktı. Bu da Erdoğan'ın destanı. Devletin ödediği faiz, yüzde 42 arttı, bu da Erdoğan'ın destanı. Vatandaşların bankalara borcu 526 milyar lira iken, 838 milyara çıktı. Bu da Erdoğan'ın destanı. 2018'de 1714 lira olan açlık sınırı 2719 liraya çıktı, bu da Erdoğan'ın destanı. Bu destansa, aman aman evren köyden uzak olsun. Bu reformsa, kapıdan bacadan uzak olsun kardeşim. Ne böyle reform istiyoruz, ne böyle destan istiyoruz.
İKİ TÜRKİYE FOTOĞRAFI
Çiftçi borç batağında, haciz kıskacındayım diyor, beyefendi millete milli tank hikayesi anlatıyor. Esnaf battım, iflas ettim diyor, beyefendi millete yerli uçak türküsü söylüyor. Öğrenciler internetim yok, tabletim yok diyor, beyefendi öğrencilere uzay şarkıları söylüyor ve çalışan, çalışamayan işsizler açız diyor, beyefendi yeni anayasa fıkrası anlatıyor. Emekli geçinemiyorum diye feryat ediyor, beyefendi İnsan Hakları Eylem Planı masalı anlatıyor. Velhasıl millet ekmek diyor, iş diyor, barış diyor, borç diyor, soğuk diyor, aşı diyor; beyefendi destan diyor. İki Türkiye fotoğrafı var. Biri milletin Türkiye'si, sefalet tablosu ortada. Bir de Erdoğan'ın Türkiye'si, altın yaldızlı varaklarda, debdebe, şatafat tablosu. AKP kongreleri lebalep dolu, güvenlik görevlileri yaylada tek başına olan teyzemizi uyarıyor. İçişleri Bakanı Sayın Soylu'ya soruyorum. Bu çelişkinin tam adını Sayın Soylu'ya ama onun da tabii onların hepsi memur olduğu için Sayın Erdoğan'a soruyorum. Ben söyleyeyim, bu iki resim arasındaki farkı ben söyleyeyim: Bunun adı şudur: Allah'tan korkmamak, kuldan utanmamaktır. Bir yanda ‘her türlü senaryoya karşı hazırlıklıyız. Evde kal Türkiye dünyanın 69 ülkesi bizden yardım istedi’ diyen Erdoğan’ın Türkiyesi, bir yanda gerçek Türkiye; ‘Namuslu bir şekilde battık, devren satılık..." Erdoğan, peki bu ne? 69 ülkeye yardım edecek mukadderatta olan bir ülke, bu adamın namuslu bir şekilde batmasına seyirci kalıyorsa burada sana günah var, burada sana vebal var. Bu vebalin de Erdoğan, bir bedeli olur, bir bedeli olur. Bir fotoğraf daha var. Erdoğan'ın, Gara katliamında 13 şehidimizin haberinin geldiğinde, Rize kongresindeki mutlu hali. Bu da ateşin düştüğü yeri yaktığının görseli: Şehit anamız, tabuta sarılmış, canı gitmiş, canı... Canı gitmiş, bari birkaç saat, Gara haberi geldiğinde birkaç saat dişlerini göstermeyeydin Erdoğan. İşte bu Erdoğan'ın Türkiye'si mutlu mesut, bu gerçek Türkiye. Şehit anası, tabuta sarılmış, ‘oğlum, sen kalk da oraya ben gireyim’ dercesine üzüntü içinde. Daha ne söyleyeceğiz? Geldiğimizin noktanın adı destan olmaz. Kara mizah bile olmaz. Bunun adı ucubelik olur, bunun adı beceriksizlik olur, bunun adı basiretsizlik olur, bunun adı öngörüsüz olur, bunun adı biz yolsuzluk olur, bunun adı topluma ihanet olur; nokta.
BELEDİYELER ÇALIŞIYOR, ERDOĞAN FOKURDUYOR
Altay, Erdoğan’ın CHP’li belediyeler ve Millet İttifakı ile ilgili soruları üzerine de şunları söyledi:
“Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tıkır tıkır çalışıp, teker teker tamamladıkça, Erdoğan da fokur fokur kaynıyor. Aklını çöp, çukur, çamurla bozmuş. Çöp, çukur, çamur konusunda aynaya bakmasını tavsiye ederim. Mesela çukur konusunda hendekleri yazdırırken valilere ve kaymakamlara verdiği talimatı kendisine hatırlatırım. Tıkır tıkır çalışan belediyelerimizi, Erdoğan ya hazmedecek, ya hazmedecek. İftira atarak belediyelerimizin çalışma şevk ve azmini kıramaz. Devletin yapamadığını yapan, koskoca devletin yapamadığını yapan belediyelerimizin başarılarını kıskanmamalıdır, onlara teşekkür etmelidir. Biz teşekküründen vazgeçtik, ne diyoruz? Sinoplu Diyojen'in söylediği gibi: Gölge etme, başka ihsan istemeyiz.
CHP’NİN GELECEĞİNE MİLLET KARAR VERİR
Erdoğan, ‘Türkiye'nin geleceğinde CHP olmayacaktır’ demiş. Şöyle bakarsak haklıdır. Ak Parti'nin yarattığı karanlık Türkiye'de CHP olmayacak. CHP, Türkiye'nin aydınlık geleceğinde olacak. Siyaset mühendisliğini çok sevdi Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi'ne toplumun tüm kesimlerinin; kim o? Köylü, esnaf, çiftçi, işçi, iş arayan işsiz, öğrenci, emekli, memur, sanayici, tüccarın Cumhuriyet Halk Partisine gösterdiği ilgi ve teveccühü, CHP'ye çamur atarak azaltamaz, aksine arttırır. Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisine hakaret etmesine devam etmesini talep ediyorum. Ağzına ne geliyorsa söylesin. Ne denmiştir? Testinin içinde ne varsa, o boşalır. Ayrıca her şeyi tayin etmişti, bir bu kaldı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi geleceğine de, Ak Parti'nin siyasi geleceğine de millet karar verir. Millet, en son yapılan, yenilenen İstanbul Seçimlerinde Erdoğan'a ağır bir şamar attı, sert sıkı bir kulak çekti. Belli ki Erdoğan'ın kulağının acısı hâlâ geçmemiş.
ERDOĞAN’IN GÜCÜ MİLLET İTTİFAKI’NI SARSMAYA YETMEZ
Kapı kapı gezip, Cumhuriyeti İttifakı’nı tahkim etmek isteyen, Cumhuriyet İttifakı’na yama bulmak isteyen Erdoğan, tıkır tıkır yürüyen Millet İttifakı’nın tel tel döküldüğünü söylemek suretiyle, buradaki benzetme şu olur: Aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş. Millet İttifakındaki, bu toplum nezdindeki Millet İttifakına yönelik güven, itimat ve teveccüh, belli ki Erdoğan'ı çıldırtmaya devam ediyor. Varsın çıldırsın ama o çıldırdıkça devlete ve millete kötülük ve fenalık yapıyor. Bunun için de üzülüyoruz. Millet İttifakını sarsmaya Erdoğan'ın gücü yetmez. Millet İttifakı iki şey için kurulmuştur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şan ve şerefini yüceltmek. Aziz milletimizin huzurunu, refahını, mutluluğunu tesis etmek. Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini yerlere düşüren Erdoğan'dır. Aziz milletimizin huzurunu kaçıran, refahını düşüren, mutluluğunu azaltan da Erdoğan'dır. Erdoğan'ın kırıp döktüğü Türkiye'yi, Millet İttifakı oynanacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın. Kimsenin de Türkiye'nin geleceğinden, demokrasimizin geleceğinden kaygı olmaz.”