CHP'li Umut Oran'dan erken seçim çağrısı
CHP’li Umut Oran, güncel ve siyasal gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu açıklamasında erken seçim çağrısında bulundu.
CHP’li Umut Oran, AKP’nin işsizlikle mücadele için hiçbir plan ve önceliğinin olmadığını, Türkiye’nin her anlamda sıkıştırıldığını, ancak iktidar bloğunun tükenmişlik içinde işi gücü bırakarak sadece içinden çıkacak partilere odaklandığını belirtti.
Bu nedenle “Henüz seçimden çıktık!” söyleminin yanlış olduğunu çünkü erken seçimlerin yaratacağı olası hasarın her durumda, mevcut iktidarın “tükenmişliğinin yarattığı hasardan küçük olacağına” işaret eden Umut Oran partisi CHP’ye de çağrıda bulundu.
Yerel seçimdeki göreceli başarının yeterli görülmeyerek büyük bir seferberlik hareketi başlatılarak, “daha iyi bir Türkiye’yi inşa etme” kararlılığının ortaya konulmasını isteyen Umut Oran, “Türkiye’de acilen bir iktidar değişikliği olması gerektiğine önce CHP üst yönetimi inanmalı ve halkı da inandırmak için çalışmalara derhal başlamalıdır. Türkiye’nin gerçek ihtiyacının tüm eksiklik ve olumsuzluklarından arındırılmış bir parlamenter sistem olduğu düşüncesini kitlelere mal etmek, en çok Cumhuriyet Halk Partisinin görevidir. Rejimin değiştiği ve Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti’nden geriye sadece anıların kaldığı bir dönemde, yapılması gereken en son şey ‘iktidar bloğuyla uzlaşmak ve iktidarın zulüm düzeninin devam etmesi için’ sessiz kalmak olacaktır. Cumhuriyet çocuklarının beklemeye tahammülünün olmadığı herkes tarafından bilinmelidir” dedi.
AKP, sadece kurulacak partinin derdinde
Yazılı bir açıklama yapan CHP’li Umut Oran, açıklamasında şunları kaydetti:
Türkiye’yi aralıksız olarak, 17 yıldır tek başına yöneten iktidar bloğunun 31 Mart ve 23 Haziran’dan sonra takip ettiği yol haritası:
“Tükenişin ifadesi” olmak dışında bir anlam ifade etmemektedir. Türkiye’nin her alandaki yapısal sorunları içinden çıkılmaz hale gelmişken iktidar bloğu, işi gücü bırakmış ve sadece “kendi içinden çıkacak yeni partilere odaklanmış” durumdadır. İktidar, tamamen kendi hataları sebebiyle PKK/YPG/PYD’nin Suriye’nin Kuzeyine yerleşmesine, terör estirmesine, köyleri yakmasına, yağmalama faaliyetlerine, işkence ve kötü muamelelere, gözaltında adam kaybetmelere, etnik temizlik yapılmasına ve çocukların zorla silah altına alınmasına seyirci kalmaktadır. Oysa daha yıllar önce “İhvancı bakış açısıyla Esad’ı devirme hayalleri” kurmak ve öz Türk toprağı olan “Süleyman Şah Saygı Karakolu ve Türbesini” düşmana terk etmek yerine Fırat’ın Doğusuna müdahale etseydi bugünkü gibi PKK, bölgeyi kontrol edemezdi.
İşsizlikle mücadele plan ve önceliği yok
Benzer bir durum ekonomide de söz konusudur. Türkiye’nin geleceği olarak görülmesi gereken gençler, özellikle de üniversite mezunu gençler arasında işsizlik inanılmaz boyutlara ulaşmış durumdadır. Eğitim Fakülteleri ve İİBF mezunları arasında işsizlik dayanılmaz boyutlardadır.
Birkaç yıl içinde Ataması Yapılmayan Öğretmenlerin sayısı da İİBF mezunu işsizlerin sayısı da ayrı ayrı 1.000.000’a ulaşmış olacaktır, ancak mevcut iktidar bloğunun işsizlikle mücadele için hiçbir planı ve önceliği yoktur.
Türkiye Her Anlamda Sıkıştırılıyor
İktidar bloğu, her rüzgarla savrulan ve kendisi savrulurken Türkiye’yi de sürekli savrulmaya mahkûm eden bir düzen kurmuştur. Her gün yüzlerce işyeri kapanırken iktidar bloğu bir gözünü Babacan/Gül ortaklığına, diğer gözünü de Davutoğlu’na dikmiş beklemektedir. İktidarın, hiçbir ciddi konuda adım atacak halinin olmadığını gören iç ve dış güçler de Türkiye’yi sıkıştırmaya ve kendi çıkarları için Türkiye’nin geleceğini karartmaya odaklanmış durumdadır.
Gelinen noktada mevcut iktidar zihniyetinin Türkiye’ye ve Türk Milletine verebileceği hiçbir umut, güzel günler için atabileceği hiçbir adım yoktur zira iktidar bloğu “tükenmiştir.”
Erken Seçim Artık Zorunluluktur
Ancak bilinmelidir ki bu tükeniş “geçici değil kalıcıdır.” AKP zihniyetinin Türkiye’yi, bölgeyi ve dünyayı anlama kabiliyeti olmadığı gibi geleceğe yönelik adım atma imkân, kabiliyeti de yoktur. Bu manada “Henüz seçimden çıktık!” söylemi yanlıştır zira erken seçimlerin yaratacağı olası hasar her durumda, mevcut iktidarın “tükenmişliğinin yarattığı hasardan küçük olacaktır.”
Öte yandan “erken seçim”, sorunlar yumağında boğulmak üzere olan Türk milletine bir umut olma kabiliyetindedir. AKP ve zihniyeti, mutlak suretle seçmenlerin karşısına çıkmalı ve “güvenoyu” almalıdır. İktidar bloğunun, kitlelerin gözünde, eğer hala küçük bir meşruiyeti varsa, sandıkta bir kez daha bunu ispatlamalıdır.
Şayet herkesin gördüğü gibi geniş toplum kesimleri iktidar zihniyetinden desteğini çektiyse o durumda da sandık sonuçlarını kabul etmeli ve ülkeyi daha fazla germeden “muhalefet rolüne” kendilerini hazırlamalıdır.
CHP, Tek Başına İktidar Olmak İçin Adım Atmalıdır
Bu noktada asıl görev muhalefet bloğuna ve doğal olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşmektedir. Yerel seçimlerde elde edilen “göreceli başarı” üzerinden mevcut durumu “yeterli görmek” yerine, büyük bir seferberlik hareketi başlatarak “daha iyi bir Türkiye’yi inşa etme” kararlılığı ortaya konulmalı ve seçmenlerin parçası olmak isteyeceği yepyeni bir Türkiye hayali kitlelere aktarılmalıdır.
Bu hayalin ilk adımlarıysa CHP’nin baştan aşağıya kadar kurumsal değişimini tamamlaması, tüm anti-demokratik tüzük ve yönetmelik maddelerinin kaldırılması, seçmenlerin “Neden CHP’ye oy vermesi gerektiğinin” net olarak halka anlatılması, CHP’nin gerçek bir iktidar alternatifi olduğunun kitlelere gösterilmesi ve atılacak her adımın partinin öz evlatlarıyla belirlenmesinin sağlanmasıdır. Türkiye’de acilen bir iktidar değişikliği olması gerektiğine önce CHP üst yönetimi inanmalı ve halkı da inandırmak için çalışmalara derhal başlamalıdır. Türkiye’nin gerçek ihtiyacının tüm eksiklik ve olumsuzluklarından arındırılmış bir parlamenter sistem olduğu düşüncesini kitlelere mal etmek, en çok Cumhuriyet Halk Partisinin görevidir.
Aksi her durumda, hala ciddi bir oy desteğine sahip olan iktidar bloğunun yeniden oyun kurmasına, kitleleri algı operasyonlarıyla yeniden yanına çekmesine ve çöküş sürecine girmiş iktidarının ömrünü uzatmasına destek verilmiş olunacaktır. Oysa rejimin değiştiği ve Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti’nden geriye sadece anıların kaldığı bir dönemde, yapılması gereken en son şey “iktidar bloğuyla uzlaşmak ve iktidarın zulüm düzeninin devam etmesi için” sessiz kalmak olacaktır. Cumhuriyet çocuklarının beklemeye tahammülünün olmadığı herkes tarafından bilinmelidir.