CHP'li vekilden uzun gözaltı ve tutukluluk için kanun teklifi
CHP’li Tanal, kişinin gözaltı veya cezaevinde tutuklu olarak geçirdiği günlerin, hakkında mahkumiyet kararı verilmesi halinde, şartlı salıverilmesi için geçecek süreden fazla olması durumunda cezasından düşürülmesi amacıyla Meclis’e kanun teklifi sundu.
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, yargılamasının başında var olan hukuki sebepten dolayı tutuklanarak makul süre içinde mahkemeye çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişinin, gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin, hakkında hapis cezası verilmesiyle birlikte 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da öngörülen koşullu salıverilmesi için öngörülen süreden daha fazla olması halinde meydana gelen maddi ve manevi zararlarının devlet tarafından karşılanması amacıyla kanun teklifi hazırladı.
Tanal’ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu kanun teklifinin gerekçesinde, tutuklamanın, şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemek ve delillerin korunmasını sağlamak olmak üzere iki temel amacının bulunduğu hatırlatıldı.
Gerekçede, tutuklamanın bir ceza veya cezanın infazı aracı olmamakla birlikte geçici bir koruma tedbiri olduğunun altı çizildi.
TUTUKLAMANIN YARGILAMA SONUNDA HAKSIZ OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI…
Koruma tedbirlerinin kişinin temel hak ve özgürlüklerine doğrudan müdahale niteliğinde olması nedeniyle, kanunda ayrıntılı bir şekilde düzenlenerek sıkı koşullara bağlandığının belirtildiği gerekçede, “Şüpheli veya sanığın tutuklu kalabilmesi için yargılamanın başında var olan tutuklama nedenlerinin daha sonraki aşamalarda da devam etmesi gerekmektedir. Tutuklama nedeninin ortadan kalkması halinde tutukluluk halinin de sona ermesi gerekir.
Ancak bazı durumlarda, kanunda öngörülen hallerin gerçekleşmemesi yahut yargılamanın başında var olan tutuklama nedeninin yargılamanın sonunda haksız olduğunun anlaşılması sonucunda bu koruma tedbirlerine maruz kalan kişilerin maddi ve manevi zarara uğramaları mümkün olmaktadır. Hukuk devletinin bir gereği olarak ise devletin organları aracılığıyla işlenen hukuki eylem ve işlemler nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararı devletin tazmin etmesi gerekmektedir” denildi.
TUTUKLAMADA MAKUL SÜRE AŞILMAMALI
Bahsedilen koruma tedbirlerinden doğan zararların tazmininin ise 5271 sayılı Ceza Muhakemeler Kanunu’nda düzenlendiği ifade edildi. Koruma tedbirlerinden doğan zararın giderilmesinin, CMK’nın 7. bölümünde “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlığı altında 141. ile 144. maddeleri arasında düzenlendiğinin, madde 141’de kişilerin hangi durumların varlığı halinde devletten tazminat talep edilebileceğinin tek tek sayıldığının dile getirildiği gerekçede, “Anılan maddenin d bendinde ‘Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen’ şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Tutukluluktaki makul süre ile yargılanmadaki makul süre birbirinden farklı olup ayrı bir biçimde değerlendirilmektedir.
Bir dava, uzun süre devam etmesine rağmen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/1. maddesinde düzenlenen ‘makul sürede yargılanma hakkı’ ilkesine aykırılık teşkil etmeyebilir. Ancak yargılama devam ettiği sürece kişinin makul süreyi aşan bir biçimde tutuklu kalmaması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
MADDİ VE MANEVİ ZARAR DEVLET TARAFINDAN TAZMİN EDİLMELİ
Kanun teklifinin gerekçesinde, “kişinin yargılaması devam ederken hukuka uygun bir sebepten dolayı gözaltı ve tutuklama tedbirine başvurulabileceği, ancak bazen kişilerin makul sürede yargılama mercii önüne çıkarılmadan gözaltında ve tutuklu olarak kaldıkları, uzunca bir sürenin ardından haklarında hapis cezasına hükmedilebildiği” belirtilerek, “Hakkında hapis cezasına hükmedilen kişinin gözaltı ve tutuklukta geçirmiş olduğu süreler 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinde düzenlenen koşullu salıvermenin şartlarının gerçekleşmesi halinde kişinin cezaevinde geçirmesi öngörülen süreden mahsup edilmesi gerekir.
Aynı zamanda kişinin yargılanması esnasında gözaltı ve tutuklulukta geçirmiş olduğu süreler, koşullu salıverilmesi için öngörülen süreden daha fazla olması halinde haksız bir tutuklamanın varlığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla kişinin fazladan gözaltı ve tutuklukta geçirdiği sürelerde maddi ve manevi zarara uğradığı kabul edilerek bu zarar devlet tarafından tazmin edilmesi gerekmektedir” değerlendirmesi yapıldı.