Çığ gibi büyüyen tehlikeli kriz: 'Ensar nedir biliriz' diyenler unutuldu, öfkenin tek adresi göçmenler oldu
5 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'de derinleşen ekonomik kriz ve kentlerde artan yabancı sayısı mültecilere yönelik öfkenin giderek artmasına neden oldu. Oysa ki mevcut durumun temel sebebi Erdoğan iktidarının göç politikaları...
GERÇEK GÜNDEM - Dünyada en çok sığınmacı nüfusuna ev sahipliği yapan ülke konumunda olan Türkiye bir süredir sığınmacı gündemiyle yatıp kalkıyor.
Son haftalarda sosyal medyada göçmenlere yönelik artan tepkiler ve ortaya çıkan bazı görüntüler tartışmaları alevlendirirken, yoğun tepkilerle birlikte daha önce yürütülen 'entegrasyon' tartışmaları da bir kenara bırakıldı.
Öyle ki uzun yıllardır Türkiye'nin sığınmacı politikasını inşa eden AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda tavır değiştirerek keskin bir politika değişikliğine gitti.
ERDOĞAN'IN 'EKSEN KAYMASI'
Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından itibaren, savaşın taraflarıyla çeşitli zeminlerde iş birliğine giden Erdoğan iktidarı 2016 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan göç anlaşmasıyla birlikte Türkiye'yi Avrupa ülkelerine gitmek isteyen sığınmacılar için tampon ülke haline getirdi.
Anlaşmaya göre Türkiye, sığınmacıların Avrupa'ya geçiş rotalarını engellemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olacak ve Yunan adalarına geçen düzensiz göçmenler Türkiye'ye geri gönderilecekti. Avrupa Birliği bunun karşılığında Türkiye'ye 3+3 milyar euro ödenek ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi için adımlar atma taahhüdünde bulunmuştu.
Sonraki yıllarda Avrupa'ya geçemeyip Türkiye'de kalan göçmenler Erdoğan'ın AB'ye karşı kullandığı siyasi kozlardan biri haline dönüştü. Erdoğan, yaptığı konuşmalarda Avrupa'yı defalarca kez göçmenlere 'kapıyı açmakla' tehdit etse de kapılar açıldığında Yunanistan sınırında göçmenleri kapalı kapılar ve biber gazı bekliyordu.
Aradan geçen yıllar ve iktidarın göç politikası(zlığı) sonucunda Türkiye, en az 5 milyon göçmene ev sahipliği yapan bir ülke konumuna geldi.
Geçtiğimiz Mart ayında muhalefet partilerinin 'Suriyelileri göndereceğiz' şeklinde yaptığı açıklamalara, "Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz" şeklinde yanıt veren Erdoğan, bundan bir ay sonra ise "Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" sözleriyle göçmen politikasındaki değişikliği ortaya koydu.
DERİNLEŞEN EKONOMİK KRİZ ÖFKEYİ ARTIRDI
Erdoğan iktidarının göçmen politikasında bunlar yaşanırken, ekonomi politikasında ortaya konan 'faiz' inadı Türk Lirası'nın değerini birkaç kat azalttı.
AB ile göç anlaşmasının imzalandığı 18 Mart 2016'da 2,87 seviyesinden işlem gören dolar endeksi aradan geçen 6 yılda 14,85 seviyesine kadar yükseldi. Benzer şekilde yıllık enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 70, bağımsız araştırmacıların kurduğu ENAG'ın verilerine göre ise yüzde 160 seviyelerine kadar yükseldi.
Artan fiyatlar, yüksek kiralar ve hayat pahalılığı büyük kentlerdeki yoksulluğu derinleştirirken, tüm bunlar yabancılara konut satışı yoluyla vatandaşlık verilmesi kararıyla perçinlendi.
Krizin yarattığı öfke benzerlerine sıklıkla rastlanan şekilde ilk olarak 'son gelene' yani göçmenlere ve yabancılara yöneltildi.
Benzer bir durumun 2008'de derin bir ekonomik krizle yüzleşen Yunanistan'da da yaşandığını eklemek gerekiyor. Zira Yunanca atılan tweetleri incelemeye alan XENO@GR isimli projenin elde ettiği sonuçlara göre, krizin etkilerinin hissedildiği 2013-2016 yılları arasında göçmenlere ve yabancılara karşı sözlü saldırı içeren tweet sayısı 2019'a geldiğinde ciddi bir oranda düşüş göstermişti.
TALİBAN VE AFGAN GÖÇÜ
Türkiye'de yaşanan göçmen krizinin kırılma noktalarından biri de ABD'nin Afganistan'daki tüm güçlerini bölgeden çekerek yönetimi Taliban'a bırakmasıyla birlikte yaşandı.
Taliban yönetiminden kaçarak Afganistan'ı terk eden on binlerce göçmen İran üzerinden Türkiye sınırına dayanırken, sınır hattında göçmenlerin kontrolsüz bir şekilde Türkiye'ye girdiği görüntüler günlerce konuşulmuştu.
Yeni göç akınıyla birlikte halihazırda 3,5 milyondan fazla Suriyeli göçmen ağırlayan Türkiye'deki Afganların sayısı da 500 bine kadar ulaştı.
GERİ GÖNDERME TARTIŞMASI SADECE TÜRKİYE'DE DEĞİL
Türkiye, dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olsa da, göçmenleri geri gönderme tartışmaları sadece Türkiye'de yaşanmıyor.
Başta Danimarka ve İngiltere olmak üzere birçok ülke göçmenleri göndermek için ciddi adımlar atıyor. İngiltere hükümeti ülkedeki düzensiz göçmenleri 'güvenli ülke' olarak kabul ettiği Rvanda'ya gönderme planı yaparken, sığınmacıların işlemlerini Uganda'da yapmak isteyen Danimarka ise hedefi 'sıfır sığınmacı' olarak belirlemişti.
Her iki ülkenin geri gönderme planlarına yasal zemin arayışı şimdilik engel olurken, Suriye'ye yaşanan geri dönüşlerin güvenli olup olmadığına ilişkin tartışmalar da devam ediyor. Zira Türkiye'nin de taraf olduğu 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi, mültecilerin hayatının ya da özgürlüğünün tehdit altında olacağı ülkelere zorla geri gönderilmesini yasaklıyor.