Çin, koronavirüs nedeniyle tazminata mahkum edilebilir mi?
Koronavirüsün ilk çıkış yeri olan Çin'e tazminat davası açılması konusu gündemdeki yerini koruyor.
Tüm dünyaya yayılarak yaklaşık 2,5 milyon insana bulaşan ve 170 binin üzerinde kişinin ölümüne neden olan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı mücadele sürerken, virüsün ilk çıkış yeri olan Çin'e tazminat davası açılması konusu da gündemdeki yerini koruyor.
Koronavirüs salgınının ilk çıkış sürecinde şeffaf olmamakla ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) gerekli bilgileri zamanında vermemekle suçlanan Çin'in, bu durumunda doğrudan sorumlu olduğu ve ülkenin bu konuda yargılanması tartışılıyor.
Bu suçlamalara ilişkin Pekin yönetimi ise konunun siyasileştirilmemesini belirterek, salgının başından itibaren ilgili bilgileri şeffaf ve hızlı şekilde DSÖ ile birlikte diğer ülke ve uluslararası organizasyonlarla da paylaştığını öne sürüyor.
Başta ABD olmak üzere çok sayıda ülke bu konunun Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Adalet Divanı'na (UDA) nezdinde soruşturulmasını ve gerekirse Çin'in tazminat ödemesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca suçlamalarla birlikte bu virüsün Çin tarafından laboratuvarda geliştirildiği iddialarının da soruşturulmasını gerektiği tartışılıyor.
ABD'li avukatlar Çin'e 20 trilyon dolarlık dava açtı
Independent Türkçe'nin haberine göre, ilk olarak bir grup ABD'li avukat geçen ay, Çin'i biyolojik silah üreterek Koronavirüs salgınını yaymakla suçlayarak hukuki süreci başlattı.
ABD'li avukat Larry Klayman ve savunma grubu Freedom Watch, Çin hükümeti, Çin ordusu, Vuhan Viroloji Enstitüsü ile enstitü direktörü Shi Zhengli ve Çin ordusu Tümgenerali Chen Wei'ne 20 trilyon dolar değerindeki tazminat davası açtı.
Avukatlar, Çinli yetkilileri terörizme maddi destek sağlama, ABD vatandaşlarının zarar görmesine ve ölümüne yol açmak için komplo kurmak, ihmal, ölüme neden olmak ve saldırı ile suçluyor.
Virüsün Vuhan Viroloji Enstitüsü'nden yayıldığını iddia eden avukatlar, virüsün Çin tarafından kitlesel ölüme yol açmak için tasarlandığını öne sürdü.
“Çin salgının ekonomik etkilerinden sorumlu”
Birleşik Krallık dış politikası düşünce kuruluşu Henry Jackson Derneği, Çin'in salgının dünya üzerindeki ekonomik etkisinden sorumluluğu olduğu yönünde bir rapor hazırladı.
Raporda Çin hükûmetinin uluslararası sağlık sorumluluklarını ihlal ettiğine dair deliller de yer aldı.
Raporda ayrıca, küresel çapta bir salgının İngiltere, ABD ve Japonya da dâhil olmak üzere G7 ulus grubuna 3,2 trilyon sterline mal olduğu ve bu zararların Çin'den tazmin edilmesinin yolları anlatıldı.
Çin'in salgının kötü gidişatını tüm dünyadan sakladığı ve bu konuda şeffaf olmadığının vurgulandığı raporda, Uluslararası Sağlık Tüzüklerinin (UST) altıncı ve yedinci maddelerini ihlal edildiği öne sürüldü.
Çin'in ihlal ettiği öne sürülen UST maddeleri neler?
Çin'in ihlal ettiği savunulan UST'nin altıncı ve yedinci maddeleri şunlar:
"Madde 6/1: Her Taraf Devlet, Ek-2'de belirtilen karar aracını kullanarak kendi ülkesi dahilinde meydana gelen olayları değerlendirecektir. Her Taraf Devlet, karar aracı uyarınca kendi ülkesi içindeki uluslararası önemi haiz halk sağlığı acil durumuna yol açabilecek tüm olayları ve aynı zamanda bu olaylara yanıt olarak uygulanan herhangi bir sağlık önlemini, Ulusal UST Odak Noktası aracılığıyla ve halk sağlığı bilgilerinin değerlendirildiği 24 saat içinde, mümkün olan en etkin haberleşme araçları ile DSÖ'ne bildirecektir. DSÖ tarafından alınan bildirim, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) yetki alanına giren bir konuyu içeriyor ise, DSÖ derhal UAEK'na bildirimde bulunacaktır.
Madde 6/2: Bir bildirimi takiben, bir Taraf Devlet, mümkün olduğu hallerde, vaka tanımları, laboratuar sonuçları, riskin kaynağı ve tipi, vaka ve ölümlerin sayısı, hastalığın yayılmasını etkileyen koşullar ve uygulanan sağlık önlemleri dahil olmak üzere, bildirimde bulunulan olayla ilgili olarak elde edilen halk sağlığı bilgilerini, zamanında, doğru ve yeterince ayrıntılı biçimde DSÖ'ye iletmeyi sürdürecek ve gerekli hallerde, karşılaşılan zorluklar ve uluslararası önemi haiz potansiyel halk sağlığı acil durumuna yanıt vermek için duyulan destek ihtiyacı hakkında rapor verecektir.
Madde 7: Bir taraf Devlet, kendi ülkesinde , kökeni veya kaynağı ne olursa olsun uluslararası önemi haiz halk sağlığı acil durumu oluşturabilecek nitelikte beklenmedik veya alışılmadık bir halk sağlığı olayına dair kanıta sahip ise, DSÖ'ye ilgili tüm halk sağlığı bilgilerini temin edecektir. Böyle bir durumda, 6. Madde hükümleri tam olarak uygulanacaktır."
Bu maddelere göre Çin'in insandan insana bulaşma delilini ortaya çıkaracak verileri, farkında olmasından üç haftaya kadar açıklamaması delil olarak gösteriliyor.
Ayrıca Çin'in DSÖ'ye, 2 Ocak 2020 ve 11 Ocak 2020 tarihleri arasında enfeksiyonların sayısı hakkında hatalı bilgi sağladığı ve 23 Ocak 2020'de insandan insana bulaşma bilgisine rağmen beş milyon insanın bölgeden ayrılmasına müsaade ettiği öne sürülüyor.
Çin'e dava açılabilir ve tazminata mahkum edilebilir mi?
Dünya kamuoyunun en çok tartıştığı konuların başında gelen Çin'in yargılanması meselesine ise uluslararası hukuk uzmanları farklı görüşlerle cevap veriyor.
Bazı uluslararası hukuk uzmanları gerekli delillerin sağlandığı takdirde konunun BM ve UAD'ye götürülebileceğini savunurken bazıları ise delile gerek olmadan, DSÖ Anayasasının 75. Maddesine dayanarak, anayasanın yorumlanması ve uygulanmasında oluşacak herhangi bir anlaşmazlıkta karşılık müzakare ve çözüme kavuşmak için konunun Uluslararası Adalet Divanına sevk edilebileceğini belirtiyor. Böylelikle UAD'nin hakem olarak bu konuya soruşturabileceği ifade ediliyor.
Uluslararası hukuk uzmanı Prof. James Kraska, konuya ilişkin hazırladığı bir makalede, Çin'in tüm dünyaya yayılan salgınından hukuken sorumlu olduğunu söyledi.
Pekin'den tazminat taleplerin trilyonlarca doları bulabileceğini ifade eden Kraska'nın makalesinde bazı bölümler şu şekilde:
Çin yeni Koronavirüs hakkında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile hızlı bir şekilde bilgi paylaşmadı. Örneğin Çin, 1.700 sağlık çalışanının enfekte olduğunu açıklamadan önce, krizin yaklaşık iki ayını doldurduğu 14 Şubat'a kadar bekledi.
Çinli yetkililer, DSÖ'deki uzmanların hastanelerdeki bulaşmalara dair verilerle çalışmasını engelledi. Çin'in DSÖ'ye açık ve şeffaf şekilde bilgi verememesi ahlaki bir çöküşten daha fazlası; uluslararası hukuk kapsamında diğer ülkelere borçlu olduğu bir görevi yerine getirmemesidir ve şu anda salgından etkilenen yaklaşık 150 ülke Çin'den yasal tazminat talebinde bulunabilir.
Uluslararası Hukuk Komisyonu'nca hazırlanan 2001 tarihli Uluslararası Haksız Bir Fiilden Ötürü Devletin Sorumluluğu (HFDS) belgesinin 1. maddesi uyarınca, devletler uluslararası düzeydeki haksız fiillerinden sorumludur.
Haksız fiil, uluslararası bir yükümlülüğün ihlali anlamına gelir. (Madde 11) İhlal, “bir yükümlülüğün gerektirdiği şeye uymayan eylemdir”. Uluslararası Sağlık Tüzüğü uyarınca Çin'in DSÖ ile süratle ve şeffaf bir şekilde bilgi paylaşmaması yasal yükümlülüklerin art arda ihlal edilmesi anlamına gelir. (Madde 14) Sonuç olarak Çin, uluslararası haksız fiillerden ötürü yasal olarak sorumludur. (Madde 28) Çin'in sorumluluğu, haksız fiillerden kaynaklanan zararların tazminini içerir.
Artan yeni vaka ve can kayıplarıyla Koronavirüsün maliyeti her gün büyüyor. Devletler tarafından zararı sınırlamak için uygulanan hafifletme ve baskılama önlemleri küresel ekonomiyi mahvediyor. HFDS'nin 31. maddesi uyarınca, devletlerin uluslararası bir haksız fiilden kaynaklanan zararlar için tazminat ödemeleri gerekmektedir. Zararlar maddi veya manevi zararları içerir. Zarara uğrayan devletler “ayni telafi, tazminat, kefaret ve tekrarlanmama güvencesi ve teminatları şeklinde” tazminat alma hakkına sahiptir. (Madde 34)
“Hangi ülkenin hak talebinde bulunacağı açık değil”
Chicago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tom Ginsburg, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada Çin'in diğer ülkelere verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
"Ancak asıl problem, Çin'den herhangi bir tazminatın nasıl alınacağı ve Pekin yönetiminin bir mahkemede sorumlu bulunup bulunamayacağı. Çin'in salgınla ilgili bilgileri bastırdığı ve DSÖ'yü olabileceğinden çok sonra bilgilendirdiği doğrudur ancak DSÖ Anlaşması, bir ülkenin bilgileri doğrudan DSÖ'ye rapor etmesini gerektirir, diğer ülkelere değil. Dolayısıyla, uluslararası bir mahkemede hangi ülkenin hak talebinde bulunabileceği açık değildir."
Tayvan Ulusal Sun Yat-sen Üniversitesi Öğetim Görevlisi Doç Dr. Shih-Ming Kao ise Covid-19'un dünya çapında olumsuz etkilediği devletlerin uluslararası yasalar veya DSÖ aracılığıyla yaptırım aramasının "pek olası olmadığını" savunarak, mahkemenin bu anlamda yargılama yapıp nihai kararını Pekin yönetiminin aleyhine vermesi halinde bile Çin'in bunu görmezden gelebileceğine değindi.
Uluslararası yasaların, ülkelerin iç yasalarına oranla "zayıf" olduğunun altını çizen Kao, "Bu nedenle herhangi bir davanın, Çin'in kabul etmeyi reddetmesi halinde UAD gibi mercilere taşınması çok zor" dedi.