Cindoruk'tan İmamoğlu'na: İstanbul size emanet, gereğini yapın!
CHP'nin İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart yerel seçimleri kapsamında, eski DYP Genel Başkanı 86 yaşındaki Hüsamettin Cindoruk'u, Beyoğlu'ndaki ofisinde ziyaret etti.
CHP'nin İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart yerel seçimleri kapsamında, eski DYP Genel Başkanı 86 yaşındaki Hüsamettin Cindoruk'u, Beyoğlu'ndaki ofisinde ziyaret etti.
Kendisinin de 24 Mart 1984'te yapılan yerel seçimlerde İBB adayı olduğunu hatırlatan Cindoruk, ''Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, diktatör bir adam olmasına rağmen, bu seçime katılmadı. Bizi horlamadı. Bize hakaret etmedi. Demokratik bir seçim yaptık'' dedi ve ekledi:
''Bir Meclis Başkanı'nın, 2 bakanın görevlerinden terhis edilerek aday olmasını, ben, bölge valilerinin tayinine benzetiyorum. Her kent ve büyükşehir, kendi içinden o şehri bilen, seven, sayan adaylar çıkarmalıydı. Sizi, onun için taktir ediyorum. Size, onun için oy veriyorum. Benimle beraber siyaset yapmış bütün arkadaşlarımı da size oy vermeye çağırdım. Böyle büyük ve güzel bir şehir, 16 milyon nüfusuyla size emanettir. Gereğini yapın.''
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, partisinin Şişli Belediye Başkan adayı Muammer Keskin'in proje tanıtım toplantısında konuştuktan sonra soluğu, eski DYP Genel Başkanları'ndan Hüsamettin Cindoruk'u, Beyoğlu Mısır Apartmanı'ndaki ofisinde aldı.
İmamoğlu ve duayen siyasetçi Cindoruk arasında samimi ve renkli bir sohbet gerçekleşti.
Cindoruk, İmamoğlu'nun, ''Nasılsınız? İyi gördüm sizi'' sözlerine, 'Bu yaşıma göre iyiyim'' yanıtını verdi. Aktif olarak avukatlık mesleğini sürdürdüğünü belirten Cindoruk, İmamoğlu ile olan sohbetinde, siyasi yaşamının kilometre taşlarına değindi. ''Size, ufak bir sürpriz yapacağım'' diyen Cindoruk, 1984'te, Doğru Yol Partisi'nin İstanbul Belediye Başkan adayı olduğu döneme ait gazete kupürlerini ve seçim broşürlerini İmamoğlu'na hediye etti.
''Anılarımı yazarsam çok kalp kırarım!''
''Anılarımı yazarsam çok kalp kırarım. Anılarımı yazmak yerine, böyle hatırlatmakta fayda var'' diyen Cindoruk, şunları söyledi:
''Bu, ilginç bir seçim. 12 Eylül'de Kenan Evren, 'Biraz istirahat edelim' diye bizi tutukladılar. Zincirbozan'da 4 ay devletimizin misafiri olduk. O zaman kurduğumuz Büyük Türkiye Partisi'ni kapattılar. Evren, 3 partiye müsaade etti. Seçime yakın bizi bıraktılar. Demokrat Parti, Adalet Partisi, Büyük Türkiye Partisi, bu 3 partimi kapattılar. Sonra Doğru Yol Partisi'ni kurduk. Seçime katılamadı DYP. O sırada İstanbul Belediye Başkanı bir generaldi.
Nasıl olduysa Kenan Evren ve Turgut Özal, nasıl taktir ettilerse, 24 Mart 1984'te, yerel seçim kararı aldılar. DYP'yi kurmuştuk ama örgütlememiştim. Rahmetli Demirel, bana gelip, 'DYP'den İstanbul Belediye Başkanı adayı olacaksın' dedi.
Dedim ki, 'Teşkilat yok'. Bana, 'Hem seçim kampanyası yapacaksın hem de örgütü kuracaksın' dedi. Para, vasıta ve örgüt yok. Yola koyulduk. Ciddi bir seçim kampanyası yaptık. 5 parti girdi. Seçimi, Anavatan Partisi'nden (ANAP) Bedrettin Dalan kazandı. Medeni bir yarıştı.
Bugünü mukayese ettiğimde başka bir şey söyleyeyim, Kenan Evren, diktatör olmasına rağmen, bu seçime müdahale etmedi. Gayet adil, demokratik bir yarış yaptık. Cumhurbaşkanı, diktatör bir adam olmasına rağmen, bu seçime katılmadı. Bizi horlamadı. Bize hakaret etmedi. Demokratik bir seçim yaptık. DYP, bu seçimden yüzde 13,5 oyla çıktık. Bu oy, daha sonra Demirel'i Cumhurbaşkanı yapmıştır.''
''Dalan, seçimden sonra bizi Pera Palas'ta ağırladı''
Dalan'ın, seçildikten sonra diğer adayları, seçimden 2 gün sonra, eşleriyle beraber Pera Palas'ta ağırladığını vurgulayan Cindoruk, ''Bugüne örnek olsun diye bunu anlatıyorum. 'Türkiye'de demokrasi gerilemiş mi ilerlemiş mi' diyenlere, kapak olsun. Türkiye'de demokrasinin ilerlemesi için gayret gösterenlerden biriyim.
O nedenle bugün konuşma hakkımı kullanıyorum ve bugünkü yarışın, demokratik ve adil olmadığını söylüyorum. Cumhurbaşkanı, bu seçime müdahale etmiştir, yanlış yapmıştır. Bu seçimin adil olması için, seçimin sadece adaylar olması gerekir. Yerel seçim dediğin, bir hemşehrilik hukukudur. Bir Meclis Başkanı'nın, 2 bakanın görevlerinden terhis edilerek aday olmasını, ben, bölge valilerinin tayinine benzetiyorum.
Her kent ve büyükşehir, kendi içinden o şehri bilen, seven, sayan adaylar çıkarmalıydı. Sizi, onun için taktir ediyorum. Size, onun için oy veriyorum. Benimle beraber siyaset yapmış bütün arkadaşlarımı da size oy vermeye çağırdım. Böyle büyük ve güzel bir şehir, 16 milyon nüfusuyla size emanettir. Gereğini yapın'' diye konuştu.
''Şehrin dengesi bozuldu''
Cindoruk'un ardından söz alan İmamoğlu da, ''Bize, büyük bir sorumluluk yüklediniz. Zaten taşıyoruz bu sorumluluğu ama sizden duymak çok büyük bir onur. İstanbul'a bütün bakarak, o bütüncül coğrafyayla eski İstanbul'a baktığımızda üzüntümüz çok büyüyor. Şehrin gerçekten dengesi bozuldu. Şehrin tek gündemi, imar ve plan değişikliği oldu. Hiçbir sorun ne yazık ki çözülemedi bu kentte. Aksine sorunlar da büyüdü. Yatırımlar da bir işe yaramaz hale geldi.
Bu seçimi, uçurumun kenarından dönüş olarak görüyorum. Gerçekten odağına insanı koyan ve vatandaşı hisseden, bireysel lütuflarda değil de şehir insanını mutlu eden bir yönetim anlayışını var etme çabası bu. Sizler gibi tecrübeli insanların katkılarıyla da bu iş gerçekten geri dönebilir diye düşünüyorum. İnancım yüksek. İstanbul, bize emanet. Dünya mirası. Böyle bir mirası çarçur etme şansımız yok'' dedi.