'Çocuk istismarcıları bu haktan yararlandırılmamalı!'

Abone ol

CHP’li Emir, çocuk istismarcılarına açık cezaevi yolunu kapatan kanun teklifi verdi.

CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, cinsel saldırı ve çocuk istismarı suçu hükümlülerinin, açık cezaevine naklindeki, ‘koşullu salıverilmelerine 2 yıldan az süre kalması’ şartını ‘3 yıldan az süre kalması’ şeklinde esneten yönetmelik düzenlemesinin iptalini öngören kanun teklifi hazırladı. Cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarından ceza alanların, tüm cezasını kapalı cezaevinde çekmesi gerektiğini kaydeden CHP’li Emir, AKP iktidarının, cinsel saldırı ve cinsel istismar hükümlülerini sevindiren söz konusu açık cezaevine nakil düzenlemesinin tarihine dikkat çekerek, “15 Temmuz Darbe Girişimi’nden 34 gün sonra çıkartılan bu yönetmelikle, cezaevlerinde FETÖ/PDY kapsamında tutuklananlara yer açma amacı taşıdığı ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, FETÖ/PDY tutuklamalarının en çok yaradığı hükümlüler, cinsel saldırganlar ile çocuk istismarcıları olmuştur” dedi.

CHP’li Emir’in TBMM Başkanlığı’na verdiği kanun teklifiyle, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nda değişiklik yapılması öngörüldü. Kanun’un 14’üncü maddesine, “5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘Cinsel saldırı’ başlıklı 102’nci maddesi ve ‘Çocukların cinsel istismarı’ başlıklı 103’üncü maddesi kapsamında mahkûm olanların infazı hiçbir şekilde açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilmez” hükmü eklenerek, cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu işleyenlerin cezalarının tamamını kapalı cezaevinde çekmesi yasal düzenleme haline getirildi.

“FETÖ tutuklamaları en çok çocuk istismarcılarına yaramış!”

CHP’li Emir, verdiği kanun düzenlemesinin gerekçesinde ise şöyle dedi:

“Cinsel taciz ve saldırı ile çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları, Türkiye kamuoyunun son yıllarda gündemindeki öncelikli sorunların başında gelmektedir. Hem birey hem de toplumsal düzeyde ağır sonuçlara yol açan cinsel taciz ve saldırı ile cinsel istismar vakalarında son yıllarda yaşanan artış ciddi düzeylerdedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2006 yılında cinsel taciz suçlamasıyla açılan dava sayısı 3 bin 649 iken, 2015 yılında yaklaşık yüzde 273’lük bir artışla 13 bin 619’a yükseldi. 2006 yılında cinsel saldırı nedeniyle 4 bin 419 dava açılırken, 2015 yılında dava sayısı yaklaşık yüzde 66’lık artışla 7 bin 355 oldu. Yine 2006 yılında çocukların cinsel istismarı nedeniyle açılan dava sayısı 2 bin 414 iken, 2015 yılında yüzde 602’lük artışla 16 bin 957’ye yükseldi.

Kamuoyuna yansıyan olaylar ile rakamlar ortadayken, ne yazık ki Ülkemizde soruna ilişkin duyarlılık, belli sınırlılıkta kalmaktadır. Toplumsal bir sorun haline dönüşmüş olan cinsel saldırı ve istismar vakaları, ancak Mersin’de 2015 yılında uğradığı cinsel saldırı sonrası vahşice öldürülen 20 yaşındaki Özgecan Aslan ile Karaman’da Ensar Vakfı’na bağlı evlerde onlarca çocuğun cinsel istismara uğraması sonrası belli düzeyde gündeme gelebilmiştir. Oysa bu sorun, öncelikle eğitim üzerinden belli davranışların kazandırılmasıyla sağlanacak toplumsal farkındalık, sonra yasal düzenlemelerle çözüme kavuşturulabilir. Toplumsal farkındalığın uzun erimli ve ciddi bir program üzerinden yürütülmesi bir gerçekken, yasal düzenlemeler, toplumsal mutabakat sağlanarak kısa ve orta vadede sonuç alıcı uygulamalara dönüşebilir. Bu gerekliliğe karşın cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarına yönelik cezalandırmalarda, kamuoyunun gündeminden gizlenerek hayata geçirilen tersi uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulamalardan biri Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği kapsamında gerçekleştirilmiştir. 17 Haziran 2005’te Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren ‘Hükümlülerin Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılmaları Hakkında Yönetmelik’ ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘Cinsel saldırı’ başlıklı 102’nci ve ‘Çocukların cinsel istismarı’ başlıklı 103’üncü maddelerinden hüküm alanlar için, koşullu salıverilmelerine ‘bir yıldan az süre kalması’ şeklinde düzenlenmiştir. 2 Eylül 2012’te bu yönetmelik yürürlükten kaldırılarak yerine ‘Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’ yayınlanmış, ilgili hüküm 1 yıldan 2 yıla çıkarılmıştır. Bu da yetmemiş, 18 Ağustos 2016’da aynı yönetmelik bir kez daha değiştirilerek 3 yıla çıkarılmıştır.

TCK’nın ‘Cinsel saldırı’ ile ‘Çocukların cinsel istismarı’ başlıklı suçlarından hüküm giymişlerin kapalı cezaevinden açık cezaevine ayrılmasını, koşullu salıverilmelerine 3 yıl kalaya kadar çıkaran değişikliğin zamanlaması dikkat çekicidir. Malum 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında binlerce kişi gözaltına alınmış ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanarak cezaevlerine gönderilmiştir. Bu tutuklamalar cezaevlerindeki kapasitelerin dolmasına, tutuklu ve hükümlü sayısının kapasiteyi aşmasına neden olmuştur. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden 34 gün sonra çıkartılan bu yönetmelikle, cezaevlerinde FETÖ/PDY kapsamında tutuklananlara yer açma amacı taşıdığı ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, FETÖ/PDY tutuklamalarının en çok yaradığı hükümlüler, cinsel saldırganlar ile çocuk istismarcıları olmuştur.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nde, ‘cinsel saldırı’ ve ‘çocukların cinsel istismarı’na ilişkin suçlardan hüküm giyenlere yönelik açık cezaevlerine ayrılma sürelerine ilişkin düzenlemeler, mağdur durumdaki insanların adalet duygusunu sarstığı gibi toplum vicdanında da ciddi yaralar açmıştır. Bu suçlardan hüküm giymişler, ne cezaevlerindeki kapasite ne de başka bir neden gözetilmeksizin bu haktan yararlandırılmamalıdır.”

'Çocukluk ömrün gökyüzüydü kana buladılar' Siyaset Gürer: Şehit ailelerinden ilaç katkı payı alınmasın Siyaset 'Ön seçim yöntemini koruyacağız' Siyaset Karamollaoğlu'ndan canlı yayında Abdullah Gül açıklaması Siyaset