Çocukluk çağı kanserlerine karşı önleminizi alın
Prof. Dr. Atila Tanyeli, çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgi verdi.
Kanserin artış oranı yükselirken, çocukluk çağında görülen kanserlerde yetişkinlerdeki kadar tarama yöntemleri gelişmemiştir. Bu nedenle çocuklarda kanser şüphesi uyandırabilecek her bulgu önem taşıyor. Ancak çocuklar kanser tedavisinde iyileşme konusunda yetişkinlere oranlara daha büyük şans taşıyor.
Çocukluk dönemi kanserlerinin birçoğu tamamen iyileşiyor. Tabii ki erken teşhisin rolü büyük. Memorial Şişli Hastanesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila Tanyeli, çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgi verdi.
Çocuklarda kanser erişkinlere oranla daha az görülmektedir. Her yıl 1 milyonluk popülasyonda 120 çocukta kanser gelişmektedir. Çocukluk çağı kanserleri en sık 2-5 yaşları arasında görülmektedir. Ne yazık ki her sene çocukluk çağı kanserlerinin görülme sayısı artmaktadır. Çocukluk çağı kanserlerinin nedenleri halen kesin olarak bilinmemektedir. Pek çok bilim adamı tarafından bu konudaki araştırmalar devam etmektedir.
Değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri
Çocukluk çağı kanserlerinde iki grup risk faktörü vardır. Bunlar değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleridir. Değiştirilemeyen faktörler yaş, cinsiyet ve aile öyküsüdür. Değiştirilebilir faktörler ise çevresel etkenlerdir. Bunlar radyasyona maruz kalma, uzun süre güneş ışığına maruziyet, sigara, kötü beslenme, gıdalardaki katkı maddeleri, bazı virüsler, bazı kimyasal maddeler ve hava kirliliğidir.
Bu risk faktörlerinden biri veya daha fazlasına maruz kalmak bu çocukta kesin kanser gelişeceğini göstermez, ama kansere yakalanma ihtimalini arttırır. Bazı çocuklarda birçok risk faktörü bulunmasına rağmen yaşamı boyunca hiç kansere yakalanmazken, kanser tanısı konulan bazı çocuklarda ise hiçbir risk faktörüne rastlanmayabilir.
İlk sırada lösemi var
Türkiye’de ve dünyada çocukluk çağında görülen kanserlerin ilk sırasında lösemi bulunmaktadır. Lösemiyi, hodgkin ve hodgkin-dışı lenfomalar takip etmektedir. Sonrasında ise sinir sistemi tümörleri, nöroblastoma, Wilms tümörü ve yumuşak doku sarkomaları gelmektedir. Kemik, deri, göz ve karaciğer tümörleri ise çocuklarda daha nadir görülmektedir.
Elektronik cihazların tehlikesi
Son yıllarda çocuklar sıkça tablet, cep telefonu gibi elektronik cihazlarla zaman geçirmektedir. Tablet bilgisayarlar için kullanılan kablosuz internet ortamı, cep telefonları, baz istasyonları, kablosuz telefonlar radyasyon kaynağıdır ve elektromanyetik radyasyon yayarlar. Uzmanlar elektromanyetik alanların sağlık üzerindeki etkileri konusunda hemfikir değiller ama söz konusu çocuklar olunca, uzmanların tamamı önlem alınmasından yanadır.Bebeklerin ve çocukların gelişmekte olan beyin dokularının yetişkinlere göre daha fazla etkilenme riski taşıyabileceği ve bu sebeple de çocuklarda beyin tümörü gelişme riskinin daha yüksek olabileceği unutulmamalıdır.
Bazı virüsler kansere neden olabilir
Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Ancak kansere neden olabilen virüsler mevcuttur. Halk arasında öpücük hastalığı olarak bilinen hastalığın etkeni “Ebstein Barr Virüsü”, bazı lenfomaların ve gırtlak kanserinin gelişmesinde rol oynayabilir. Hepatit B ve C virüsü (B ve C tip sarılık virüsü) karaciğer kanserine yol açabilir.
Tüm çocukların Hepatit B aşısı olmaları çok önemlidir. Siğil virüsü olarak bilinen Human Papilloma Virüs, rahim ağzı kanseri ve makat kanseri riskini artırmaktadır. Bebeklerin doğumdan sonra anneden aldığı bağışıklık sistemi etkisini yaklaşık 6-8 ay sürdürmektedir. Bu dönemden sonra ise çocuk kendi bağışıklık sistemini oluşturmaya başlar. Çocukların 2 yaşa kadar bağışıklık sistemi tam oturmadığı için yılda ortalama 5 kez enfeksiyon geçirirler. Özellikle kreş çağındaki çocuklar çok daha sık hastalanırlar. Sık enfeksiyon geçirme durumunun yani viral enfeksiyonların kanseri tetiklediği unutulmamalıdır.
Kesin korunmanın yolu yok
Çocukluk çağı kanserlerinden kesin korunmanın yolu yoktur. Kalıtımsal faktörleri ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak hamilelerin kullandıkları ilaçlar açısından kontrol altında olmaları riskleri azaltabilir. Bunun yanında anne adaylarının kimyasal karsinojenlerden ve radyasyondan korunmaları gerekir. Çocukluk döneminde de kimyasallardan, enfeksiyonlardan korunarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi yönünde beslenmek kansere karşı direnci artırmaktadır.
Erken teşhis önemli
Eğer çocukta bir beze, karın şişliği, herhangi bir dokuda büyüme fark edilirse hemen hekime başvurulmalıdır. Soluk renk, deride morluklar, halsizlik, kemik ağrısı gibi belirtiler varsa lösemi riski akıllara getirilmelidir. Bunun dışında lenf bezinde büyüme, ateş, gece terlemeleri, kaşıntı, son altı ayda %10 dan fazla kilo kaybı gözleniyorsa lenfoma tanısı mutlaka ekarte edilmelidir.
Öksürük, ateş, solukluk, göz çevresinde morluk, kemik ağrıları mevcutsa nöroblastoma adı verilen böbreküstü bezinden veya sempatik sinir sisteminden kaynaklanan bir tümör akıllara gelir. Uzayan ateşe sahip çocuklarda malign hastalık araştırılmalıdır. Çocukta bu tür belirtiler mevcutsa Çocuk Hematolojisi/Onkolojisi Bölümlerine gidilmelidir.
Beslenmeye dikkat
Az pişmiş veya hiç pişmemiş et ve et ürünleri, tavuklar, balıklar, az pişmiş yumurta, yağda kızartılmış özellikle yanık yiyecekler, sakatatlar, tütsülenmiş deniz veya et ürünleri, hijyenik şartlarda saklanmayan açık salam, sosis, jambondan çocukları uzak tutmak gerekir. Pastörize süt, peynir, yoğurt ve paketli dondurma aşırı tüketilmediği takdirde bir sorun oluşturmaz.
Ancak pastörize olmayan ve açıkta satılan ürünler, eski ve küflü peynir çeşitleri, kaynağı şüpheli süt ürünleri ve peynirler çocuklardan kullanılmamalıdır. Sebzeler iyi yıkanmalı, konserve ürünleri çocuklara yedirmemelidir. Bunun yanında hazır meyve suları, asitli içecekler, dondurulmuş gıdalar çocuklara önerilmemektedir. Paketli bisküvi, gevrek türü abur cubur ürünleri çocuklara yedirmemek gerekir. Ayrıca açıkta satılan tereyağından uzak durulmalıdır. Bu tür ürünlerin ne kadar hijyenik ortamlarda üretildiği göz önünde tutulmalıdır. Çünkü hijyenik şartlarda üretilmeyen ve tutulmayan ürünler enfeksiyon riskini artırmaktadır. Bu da vücut direnci düşürmektedir.
Tedavide iyileşme oranları artık çok yüksek
Eskiden “Çocukta kanser” denildiğinde hemen akıllara ölüm gelirdi. Ancak artık yeni gelişmelerle birlikte erken teşhisli tedaviler ile ve kanser türüne göre çok yüksek başarılar sağlanabilmektedir. Löseminin bazı türlerinde ve Wilm’s tümöründe %90’dan fazla başarı sağlanabilmektedir. Ülkemiz kanser tedavilerindeki başarı oranlarında gelişmiş ülkeler ile ayni standartlardadır. Lösemi tedavisi kemoterapi ilaçları ile yapılırken; bu ilaçlar löseminin türüne göre değişiklik gösterilebilir. Bu ilaçlar ve uygulanacak dozu hekimler belirler. Kemoterapinin süresi genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında değişir. Kemoterapide kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olmaktadır ancak bu etkiler geçicidir ve bir takım ilaçlarla başarılı bir şekilde önlenebilmektedir. Kemoterapinin yan olarak bağışıklık sistemi etkilendiği için enfeksiyon riski artmaktadır. Genellikle okul çağı çocukların bir süreliğine okuldan uzak kalmasında yarar vardır. Ancak kemoterapi kürü hafif, çocuğu fazla sarsmayan bir tedavi ise okula gitmesine sakınca yoktur. Bazı lösemi türlerinde kemik iliği nakli gerekmektedir. Kemik iliği nakillerinde son bilgilere göre Türkiye Avrupa'da 4. ülke konumunda. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın Kızılay ile birlikte kurduğu Kemik İliği Bankası Türkök 81 ilde hizmet vermektedir. Şu anda 600 binden fazla donör Türkök'te bulunmaktadır.
Tedavi sonrası takip önemli
Ayrıca çocuklarda beklenen yaşam süresi daha uzun olduğu için erişkin kanserleri ile kıyaslandığında başarı oranlarının daha yüksek olması nedeniyle erken tanı ve tedavi büyük önem taşımaktadır. İyileşme sonrasında takip önemlidir. Bu süreçlerde belirlenen dönemlerde hekime görünmek, kan tetkiklerini yenilemek gerekir. Ayrıca tedavi sonrasında çocukları tiroid bezi yetersizliği, boy kısalığı, adet düzensizlikleri, kalp ve böbrek hastalığı, işitme sorunları ya da psikolojik bozukluklar gibi tedaviye bağlı olarak ortaya çıkabilen geç yan etkilerle savaşmak ve gerekirse bunları tedavi etmek için de takip yakın gerekebilir.