Çorlu Davası'nda kritik soru: Balaz nasıl aşıldı?

Abone ol

Çorlu’da 7’si çocuk 25 kişinin öldüğü tren kazasına ilişkin açılan 4 sanıklı davanın üçüncü tur duruşması 10 Aralık’ta görülecek. Mağdur aileler, davada kazanın meydana geldiği balaza ilişkin soruşturmanın genişletilmesi isteyecek.

Çorlu’da 7’si çocuk 25 kişinin öldüğü tren kazasına ilişkin açılan 4 sanıklı davanın üçüncü tur duruşması 10 Aralık’ta görülecek. Yeni bilirkişi raporu için heyet oluşturulmasına karar verilmesi beklenen bu duruşma öncesi mağdur aileler, ‘TCDD Üst Yönetimi’ adı altında 1.5 yıldır devam eden davada kazanın meydana geldiği balaza ilişkin soruşturmanın genişletilmesi talebiyle savcılığa dilekçe vermeye hazırlanıyor. Çorlu'da 8 Temmuz 2018'de yaşanan kazada 25 kişi yaşamını yitirmişti.

Çorlu’da 25 kişinin yaşamını yitirdiği 300’ün üzerinde kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin açılan davanın üçüncü tur duruşması 10 Aralık tarihinde Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Ancak tren faciasında balaz tabakasının aşınmasına neden olan ihmallerin ortaya çıkarılması için “TCDD Üst Yönetimi”ni kapsayarak yürütülen soruşturmada geride kalan 1.5 yılda herhangi bir gelişme yaşanmadı.

Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre kazada yakınlarını kaybedenler ve yaralananlar, 5 Aralık Perşembe günü Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek bu soruşturmanın genişletilmesini içeren taleplerin olduğu dilekçeleri savcılığa teslim edecekler.

‘CEZASIZLIK POLİTİKASININ GÖRÜNÜMÜ’

Tren kazasının ardından Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” gerekçesiyle, siyasetçiler, bürokratlar ve TCDD’nin üst yönetiminde yer alan kişiler hakkında başlattığı soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti. Balaz tabakasının aşınmasına neden olan ihmallerin ortaya çıkarılması adına, “TCDD Üst Yönetimi”ni kapsayarak yürütülen soruşturmada ise geride kalan 1.5 yılda herhangi bir gelişme sağlanamadı. Müşteki avukatı Sevgi Evren, “Bir yandan yargılama devam ederken aynı olaya ilişkin başka bir soruşturmanın yürütülmesinin sakıncaları var mı?” sorumuza şu yanıtı verdi:

“Sakıncadan ziyade bu bir cezasızlık politikasının görünümüdür. Türkiye yargı sisteminde bu şekilde yaşanıyor. Siz birilerini korumak istiyorsanız onunla ilgili dosyayı biraz daha sessize alırsınız. Ayrıştırırsınız, soruşturuyormuş gibi davranır sonrasında da onu takipsizlikle kapatırsınız. Bunu baştan yapmak istediler ama yapamadılar. Çünkü aileler adliyenin önünde adalet nöbeti başlatarak, ‘Biz bu yaşananlarla ilgili gerçekler ortaya çıkana ve sorumlular ortaya çıkana kadar mücadele edeceğiz’ dediler. Bu tefrik dosyası bir buçuk yıldır o yüzden kapatılamadı. Savcılık yüzeyden araştırmaya çalışırken biz de şu şu noktalara ve kişilere bakılması gerekiyor diyoruz. Türkiye’deki iş kazaları, ihmaller, yurtlarda yangınlar, Soma’da ve Çorlu’da yaşananlar cezasızlığa doğru bu dosyayı götürme gayretinin sonucu.”

‘KAZANIN YAŞANDIĞI YERDE KEŞİF KARARI VERİLMESİ BEKLENİYOR’

Mağdur avukatları ikinci tur duruşmasında kazanın hemen ardından savcılığın talebiyle hazırlanan bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve yeni rapor hazırlanmasını talep etmişti. İddianameye giren ve TCDD ile doğrudan iş ilişkisi bulunan Mustafa Karaşahin ve Sıddık Yarman’ın hazırladığı raporun yanı sıra yeni bir rapor hazırlanmasına karar veren mahkeme heyeti ikinci duruşmanın ardından üniversitelere müzekkere yazarak uzman ismi talep etti.

Mahkemenin Sakarya Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin aralarında bulunduğu üniversitelere yazdığı müzekkerede bilim alanlarının sınırlı olduğunu ifade eden avukat Sevim Evren, maden mühendisliği, meteoroloji, inşaat mühendisliği gibi geniş alanları kapsayan müzekkerenin yazılması gerektiğini söyledi.

Mahkemeye üniversitelerden gelecek isimler arasından mahkeme heyetinin belirleyeceği bir ekibin raporu hazırlayacağını ve üçüncü duruşmada kabul edilmesinin ardından bu heyetin kazanın meydana geldiği yere giderek keşif yapacağını ifade eden Evren, “Mahkeme üniversitelerden isim listesi talep etti. Şimdi mahkeme bu isim listesinden kendisi atama yapacak. Biz bu heyeti yetersiz görürsek yeni bilirkişiler bu heyete dahil olsun talebinde bulunacağız. Bu üçüncü tur duruşmasında belli olacak. Bu celsede maksimum kalitede, maksimum tarafsızlıkta ve bu meseleye kamu sorunu olarak bakacak heyet oluşturup, kazanın yaşandığı yerde keşif yapılmasına karar verilmesi bekleniyor” dedi.

İTÜ’DE BİR AKADEMİSYEN PROJEDE GÖREV ALDIĞINI BELİRTEREK BİLİRKİŞİLİĞİ REDDETTİ

Evren, İTÜ’de çalışan bir akademisyenin bilirkişi olarak görev almama gerekçesini ise şu sözlerle aktardı:

“İTÜ’den bir hoca, kazanın meydana geldiği projede görev aldığını belirterek üniversitenin bilirkişi önerisini reddetti. Bu iyi bir şey. Diğer bilirkişilerle ilgili suç duyurumuz var. Bizzat o demiryolunun sinyalizasyon ihalesini alan şirketin yönetim kurulu üyesi savcılık aşamasında bilirkişi olarak atanmıştı. Bu şekilde bir bilirkişilik yapılamaz. İTÜ’den bir hocanın bunu göze alarak reddetmesi oldukça önemli. Bu da taleplerimizin az çok duyulduğunun göstergesi.”

MAHKEMENİN BELİRLEDİĞİ ‘TANIKLAR DURUŞMA SALONUNA GETİRİLSİN’ TALEBİ

Mahkeme heyeti ikinci tur duruşmasındaki ara kararında, tutuksuz yargılanan 4 kişinin amiri konumunda bulunan 3 kişiyi tanık olarak belirlemiş, ifadelerinin ise talimatla bulundukları yerlere yakın adliyelerde alınmasına karar vermişti. Mağdur avukatlarının sanık olması gerektiğini belirttiği bu üç kişinin mahkemede ifadelerinin alınması yönünde yaptıkları itiraza üçüncü tur duruşmasında karar verilmesi bekleniyor. Mağdur avukatları, tanık olarak belirlenen bu üç kişinin dışında üst kademedeki kişilerin de duruşma salonuna getirilmesini ve soru yöneltmeyi talep ediyor.

Öte yandan henüz ifade vermeyen müştekiler, kazanın meydana geldiği gün ve sonrasında yaşadıklarını 10 Aralık’taki üçüncü tur duruşmasında mahkeme heyetine anlatacak.

4 SANIKTAN 3’ÜNÜN TUTUKLU YARGILANMASI TALEP EDİLECEK

Üçüncü tur duruşmasında mağdur avukatlarının bir talebi de 4 sanıktan 3’ünün tutuklu yargılanması yönünde olacak. “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla 2 yıl ile 15 yıl arasında ceza istenen isimlerden TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat ile TCDD bünyesinde Köprüler Şefi olarak çalışan Çetin Yıldırım’ın tutuklanmasını isteyen avukatların ikinci tur duruşmasındaki talepleri mahkeme heyetince kabul edilmemişti. Avukatlar bir diğer sanık olan Yol Bakım Şefliği’nde hat bakım ve onarım işçisi Celaleddin Çabuk’un ise tutuklanmasını talep etmemişti.

İstanbul'un yanı başında kar yağışı başladı! Güncel Kadıköy'de 8 katlı binada yangın paniği Güncel Şehit Uzman Çavuş Recep Özmen’in cenazesi Konya'ya getirildi Güncel Soylu: Engelli memur istihdamı, 2019 yılında 55 bin 196'ya yükselmiştir Güncel