Çorlu Tren Katliamı’nda 'bilirkişi' çıkmazı
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin öldüğü 340 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili açılan davanın dördüncü celsesi, dün görüldü.
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin öldüğü 340 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili açılan davanın dördüncü celsesi, dün görüldü.
Duruşma bir kez daha ‘bilirkişi çıkmazı’ sebebiyle ertelenirken, kazada ölen Oğuz Arda Sel’in dedesinin isyanı yürekleri sızlattı. Sözcü hem müşteki avukatlarından Can Atalay ile hem de sanık avukatlarından Mehmet Ektaş ile davanın seyrini konuştu. İşte detaylar...
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin hayatını kaybettiği ve 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 4 sanığın duruşması dün Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde kurulan mahkemede görüldü.
Sanıkların ve müştekiler dinlendikten sonra avukatlar taleplerini dile getirdi.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, TCDD’ye müzekkere yazılarak Uzunköprü-Halkalı hattının kaza tarihi öncesinde kapatılıp kapatılmadığı, kapatıldıysa hangi tarihte hangi sebeple kapatıldığı, kapatılmadıysa hangi tren seferlerinin yapıldığı hususunun sorulmasına ve yol kontrol bekçiliği unvanının devam edip etmediği belirtilen kadroya yeni alım yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
Heyet, bilirkişi için üniversitelere tekrar yazı yazılmasına da karar vererek duruşmayı 21 Nisan 2020 tarihine erteledi. Duruşmada, ‘bilirkişi çıkmazı' yaşanmasına sanık avukatları ve müşteki avukatlarından tepki geldi.
“KAZAYA SEBEBİYET VERECEK DÖRT ÖNEMLİ NEDEN VAR”
Sanık avukatı Mehmet Ektaş, kazaya sebebiyet verecek dört neden olabileceğini söyledi.
Ektaş şunları söyledi;
*Bu dört nedenden birincisinin lokal öngörülemeyen bir yağışın olması ve bu yağışın da demiryolu hattında alt yapının yetersiz olması nedeniyle yağışa karşı direniş gösterememesi nedeniyle toprak kısmının çökmesi.
*İkincisi, toprak kısmıyla yağışın temas etmesini engelleyecek istinat duvarı gibi takim yapıların bulunmaması nedeniyle bu çökmenin meydana gelmiş olması.
*Üçüncüsü yağış konusunda demir yoluyla personeliyle meteoroloji arasında anında bilgilendirecek bir erken uyarı sisteminin olmaması.
*Dördüncüsü ise TCDD'nin uzun yıllar öncesinden başlayarak yol bekçiliği görevini kaldırıp yerine herhangi bir sistemde kurmayarak yolu nezaretsiz bırakan personel politikasının bir sonucu olmasıdır.
“YOL BEKÇİLERİ NEDEN KALDIRILDI?”
Duruşmada, yol bekçilerinin neden kaldırıldığını TCDD'ye müzakere yazılmasını talep eden Ektaş, bu talebinin nedenini şöyle anlattı
*Ortada yol bekçilerinin kaldırılması yönünde bir karar var mı? Bu karar varsa TCDD yönetimi tarafından mı alınmış, kimler almış bu kararı?
*Yol nezaretsiz kalınca yerine bir uyarı sistemi kurulmayınca bölge müdürlükleri, yol müdürlükleri bu eksikliği görüp TCDD Genel Müdürlüğü'nden personel istihdamı konusunda bir çabaları, talepleri olmuş mu?
*Yargılama sırasında bunlarında anlaşılması gerekiyor ki kazanın oluşumuna etki eden faktörler, net olarak ortaya koyulabilsin. Bizim bütün çabamız maddi gerçeğin ortaya koyulması ve sorumluların ortaya çıkması. Sorumlular yoksa eğer bu afet ise bunun da herkesin vicdanında kabul görmesi için çaba gösteriyoruz.
“O DÖNEM SORUMLU GÖRÜLEN KİŞİ ŞUAN DA TCDD GENEL MÜDÜRÜ”
Duruşmada savunma yaparken “Biz, TCDD'nin en alt kademelerindeki kişileri yakalayıp hesap sorarken üste asıl sorumlular görevlerine devam edip oturuyorlar” sözlerine de açıklık getiren Ektaş,
“Ankara'da Yüksek Hızlı Tren kazası oldu. Bu kazada, şuan da tutuklu olan bir makasçı, hareket memuru var bir de trafik kontrolü var. Burada yol bekçisi, kısım şefi, köprü ekip şefi var. Bütün davalarda makinist, tren şefi, makasçı, manevracı, hareket memuru, yol geçit bekçisi gibi en alt düzeydeki personel yargılanıyor. Üst düzey personelin yargılanma heveslisi değilim. Ancak bu kadar alt düzeyde personel yargılanırken demiryolu kazaları devam ediyorsa o zaman sorunun alt düzeydeki personelin niteliksizliğinden, yetersizliğinden değil demiryolunda bir yönetim sorunu olduğundan da bahsetmek gerekir.” diye konuştu.
“SORUMLU GÖRÜLEN KİŞİ TCDD GENEL MÜDÜRÜ”
Ektaş tespitlerini şöyle sürdürdü;
*Ankara'da Yüksek Hızlı Tren kazasında o dönem TCDD Genel Müdürü olan kişi, bilirkişiler tarafından sorumlu görüldü. TCDD Genel Müdür Yardımcısı (Kamuran Yazıcı) olan kişi de sorumlu görüldü. Ama o dönemde sorumlu görülen kişi, belki yargı önüne çıkacak kişi iddianamede ismi geçen dosyası ayrılmış kişi şuan da TCDD'nin Genel Müdürlük görevini devam ettiriyor.
*En azından görevden alınıp kusurlu olup, olmadığı yargılama sonunda ortaya çıkacaktır ama onun o göreve devam etmesinin önüne geçilmesi gerekir diye düşünüyorum.
“YÖNETİMSEL AÇIDAN ELE ALINMALI”
*Demiryolunda bu kadar çok kaza meydana geliyorsa, bu kadar olumsuzluklar yaşanıyorsa ve bu olumsuzluklar özellikle AK Parti Hükümeti döneminde inanılmaz şekilde demiryollarına kaynak aktarıldığı dönemde meydana geliyorsa bunu yönetimsel açıdan ele almak gerekir.
“MÜHENDİSLİK HATASI YOK MU?”
*Çorlu'daki menfez kazası kesin ve kesin alt yapı elemanlarının, menfez ve köprülerdeki eksik imalatların ve yetersizliklerin sonucudur. Siz, suyu menfeze getiriyorsunuz, coğrafyanın dört bir yanından suları topluyorsunuz ama o menfezde taşma olduğunda suyun toprakla temasını engelleyecek bir taş kaplama ya da çimento izolasyonu dahi yapmıyorsunuz. Burada bir yönetimsel, mühendislik hatası yok mu?
“MÜMİN KARASU KİLİT İSİM”
Müşteki avukatları ve sanık avukatları tanık Mümin Karasu'nun talimat mahkemesi aracılığıyla değil, davanın görüldüğü mahkeme huzurunda ifade vermesini talep etti.
“TANIK DEĞİL SANIK OLMALI”
Müşteki avukatları “Mümin Karasu tanık değil, sanık olmalı” derken sanık avukatlarından Mehmet Ektaş da “Bu davanın kilit ismi Mümin Karasu” dedi.
Ancak mahkeme heyeti, Mümin Karasu'nun mahkeme huzurunda beyanlarının alınmasına yönelik talebi reddetti.
Ektaş, Mümin Karasu'nun ‘Neden mahkeme huzurunda dinlenmesi gerektiğini ise şu sözlerle anlattı:
*Mümin Karasu, yol müdürü. Bu kazanın başlangıcında, soruşturmanın ilk başladığı andan itibaren yol bakım, onarım müdürlüklerine yazmış olduğu bir yazıdan dolayı buradaki kısım şefi, yol müdürü ve köprü ekip şefi yargılanıyor.
*Mümin Karasu, yazısında ‘Meteorolojiden alınan bilgilere göre tropikal yağışlar bekleniyor. Bu yağışlarda aşırı, olağanüstü zararlar da bekleniyor. O nedenle sicilli, yarma ve dolgularda özen gösterelim, yağışlardan sonra kontrol edelim' şeklinde ifadesi var.
*Bu yazıda, Mümin Karasu'nun kendi emrindeki yerlerin bu yazıdakilerin gereğinin yapamayacağına dair imkanlara sahip olup olmadığını bilip bilmediği sorgulamak gerekiyor. Dolayısıyla bunlar ancak Mümin Karasu'nun burada mahkeme huzurunda bulunmasıyla, tanıklık yapmasıyla, bizim ve müştekilerin ona sorular sorarak gerçeğin ortaya çıkmasına hizmet etmemiz gerekiyor.
*Mesela ben şunu sormak istiyorum. 105 numaralı gelen emirde, personel temin etme görevi var kendisinin. Yaya turnelerinin sıklaştırılmasını talep etmiş. Yol bakım şefliklerinin yaya turnesi yapacak hiç personeli yok ki.
*Yaya turnesi zaten yapılmıyor. Nasıl talep ettiniz? Ya da bunun için herhangi bir üst makama talepte bulunuldu mu? Bulunulduysa oralar niye yapılmamış? Maddi gerecek neyse net olarak ortaya çıkarılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğer bunu ortaya çıkaramazsak yüzlerce ailesini sevdiğini kaybetmiş insanların vicdanlarında bir kez daha yara açarız.
“BİLİRKİŞİLİĞİ BU İŞİN DUAYENLERİ YAPMALI”
Bir önce ki celsede mahkeme heyetinin, teknik üniversitelere yazı yazarak “Bilirkişilik yapabilecek isim listesi” istemesine ve üniversitelerin de bilirkişi sıfatı taşıyacak birkaç tane isim belirlemesine de tepki gösteren avukat Ektaş, “Bu isimlerin kendi sayfalarında yapmış oldukları araştırmalara, bildirilere, makalelerine baktığımda hemen hemen hiçbir tanesinde demiryoluyla hiçbir çalışmasının olmadığını görüyorum. Bu yöntem doğru bir yöntem değil. Bu yöntem yerine mahkeme heyeti bu işin duayenlerini araştırarak yapmalı. Bizim de önerdiğimiz isimler var. Bunlar gerçekten Türkiye'nin bu konuda duayen olmuş, kabul görmüş isimler. Onlara ulaşılıp razı edilmesi gerekiyor.” diye konuştu.
“KAMU ÜNİVERSİTELERİNİN GELDİĞİ ACI HALİ GÖSTERİYOR”
Avukat Can Atalay ise mahkemenin Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi'nden bilirkişilik yapacak personel istediğini belirterek duruma tepki gösterdi.
Avukat Atalay şunları söyledi:
*Sakarya ve Eskişehir'den yanıt geldi, Yıldız Teknik'ten hiç yanıt gelmedi fakat İstanbul Teknik'ten gelen cevapta bir gariplik vardı. Üniversite bu konuyla ilgili ‘Bilirkişilik yapacak ehil personelimiz bulunmamaktadır' yanıtını verdi.
*Bu inanılır bir şey değil, mahkemeye gelen yanıttan da şunu anlıyoruz. İTÜ'de bunu yapabilecek 20'nin üzerinde akademisyen var ve üstüne de Raylı Sistemler Anabilim Dalı diye bir birimi de var.
*Bu nokta adalet açısından Türkiye'nin geldiği yer açısından önemli, kamu üniversitelerinin geldiği acı hali bize gösteriyor. Savcılık aşamasında olan dosya açısından da Ege üniversitesi benzer bir yanıt vermiş durumda. İstanbul Teknik Üniversitesi Milas’ta yaşanan maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan bir olayla ilgili yargılamanın Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davaya benzer bir yanıt vermiş. İstanbul Teknik üniversitesi bu tür dosyalarda son zamanlarda böyle yanıtlar veriyor.