Cumartesi Anneleri, Güçlükonak Katliamı’nı sordu

Abone ol

Cumartesi Anneleri 719'uncu kez Galatasaray Meydanı'nda buluştu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin cezalandırılması için 23 yıldır mücadele eden Cumartesi Anneleri, 719’uncu buluşmasında polis ablukasına rağmen bir araya geldi.

Birgün'den Zeynep Kuray'ın haberine göre, HDP Milletvekilleri Musa Piroğlu, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, hukukçu Ercan Kanar, sinema sanatçısı Nur Sürer’in katılımıyla gerçekleşen eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve resimlerinin basılı olduğu tişörtler taşındı.

Bu haftaki eylemde açıklamayı okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri , “2019’un ilk Cumartesi gününde gözaltında kaybedilen ve katledilen sevdiklerimize ulaşma, onları bizden koparanlardan adil bir yargı önünde hesap sorma kararlılığımızla buradayız” diyerek sözlerine başladı.

Devletin hukuku yok sayarak kamuoyuna seslenme özgürlüklerini engellemek istemesine karşı hakikati söyleme sorumluluğunu yerine getirmek için buluştuklarını vurgulayan Yoleri, 719’uncu buluşmada inkar ve cezasızlıkla üzeri örtülmek istenilen Güçlükonak Katliamı’nı unutturmamak için bir araya geldiklerini kaydetti.

GÖZALTINA ALINAN KÖYLÜLER İŞKENCE EDİLEREK ÖLDÜRÜLDÜ

Yoleri, katliamın nasıl gerçekleştirildiğini şöyle anlattı:

“1996 yılının 10- 12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptı. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Taşkonak Jandarma Taburu’na götürülen köylüler İşkenceyle sorgulanarak öldürüldü.

15 Ocak 1996 tarihinde Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner’i arayan jandarma, gözaltındakileri serbest bırakacaklarını, onları almak için bir minibüs göndermelerini istedi.

Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi ve korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti.

CENAZELERİ YAKILAN 11 KİŞİ TOPLU HALDE GÖMÜLDÜ

Taburdakiler korucuların gelmesini beklemiyordu. Gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi.

Ramazan Nas’ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.

Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Yolu kesen Özel Tim, önce minibüsü silahla taradı. Atılan roketler sonucu minibüs ve içindeki 10 ceset kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan minibüs sürücüsü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.”

ADALET İSTİYORUZ!

Ergenekon yargılamaları sürerken 3.11.2013 tarihli Türkiye Gazetesi’nde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturmada o dönemde bölgede görev yapan pek çok kişinin ifadesinin alındığı, savcının önemli tanıklara ulaştığı ve Güçlükonak katliamında şüphelilerin JİTEM’le bağlantılı görevliler olduğu şeklinde bir haber yaptı.

23 yıl önce işlenmiş olan bu insanlığa karşı suç ile ilgili inkâra son verilerek gerçeğin hem aileler hem de toplum düzeyinde resmi olarak açıklanmasını istiyoruz.

Bu suçun faillerinin tespit edilerek adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmalarını İstiyoruz. Güçlükonak’ta gözaltına alınan ve devletin güvencesi altındayken yaşam hakları ihlal edilen 11 kişi için adalet istiyoruz.”

Yoleri son olarak gözaltında kaybedilenleri aramaktan ve kayıplarla buluşma mekânı olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Fişlere dikkat! 2 ilde poşetin fiyatı 25 kuruşu geçti! Güncel Erzurum'da kaza: Ölü ve yaralılar var Güncel Mertcan'ın dedesi: İnsan kendi evladını öldürür mü? Güncel Ülkü Ocakları'nda skandal! Güncel