'Cumhur İttifak’ının üçüncü ortağı: İmralı!..'
Korkusuz yazarı Can Ataklı, seçime 2 gün kala İmralı hamlesini değerlendirdi.
Ümit Zileli, bugünkü "Cumhur İttifak’ının üçüncü ortağı: İmralı!.." başlıklı yazısında, "Böylece Cumhur İttifakı, tüm milletin gözleri önünde İmralı ile bi güzel ortaklık kurmuş oluyor mu? Takdir seçmenin tabii!.." diye sordu.
İŞTE ZİLELİ'NİN YAZISI
Pes doğrusu yani, bu nasıl bir hızdır yarabbi!..
Okuyanlar anımsayacaktır; dünkü yazım “İktidarın son kozu Öcalan” başlığını taşıyordu… Neden böyleydi başlık? Çünkü, iktidarın başlıca yandaşı Sabah Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, önceki gün köşesinde “Abdullah Öcalan'ın bir mesaj vermesi lazım. Avukatları biran önce (yani seçim öncesi) bu mesajı açıklamalı” diye yazmıştı!..
Ben de buradan yola çıkarak “demek ki durum çok vahim, kala kala Öcalan ile Ordu Valisi'ne kaldı Cumhur İttifakı” yorumunu yapmıştım!..
Gerçi Müderrisoğlu'nun yazısı bir duyum sonucu muydu, yoksa temenni miydi bilmiyorum ancak, bakın şu Tanrı'nın işine, dün akşam saatlerinde, kimin nesi olduğu, Öcalan'ı nasıl ziyaret edebildiği anlaşılamayanı bir zat İmralı'dan getirdiğini iddia ettiği bir mektubu medya ile paylaşıverdi!..
Tesadüfün böylesi, ancak “Alice Harikalar Diyarında” türü fantastik masallarda bulunur diye bilirdik; ancak deli gibi ve de büyük bir çaresizlik içinde Kürt asıllı yurttaşların oylarına muhtaç olan AKP'nin yüzü suyu hürmetine seçime yalnızca iki gün kala şapkadan çıkıverdi Öcalan'ın mektubu!.. Mektubun içeriği, verdiği mesaj, üzerine yapılan “cingözce” yorumlara geçmeden önce, kendi düşüncemi özetlemek isterim:
–Birileri, bizleri, sizleri, Kürt asıllı yurttaşlarımızı ve de tüm milleti “AHMAK” yerine koymaktan hiç utanmıyorlar mı?!..
“Tamam bize verme ama onlara da verme!..”
Şu tesadüf nasıl bir şey bilemedim valla!..
Öcalan'ın güzellemesi, pardon mektubu tam da AKP'li Cumhurbaşkanı'nın neredeyse tüm televizyonlar tarafından ortak verilen “canlı yayın” saatine denk geldi!.. Peki ne diyordu terörist başı, el yazısıyla yazılmış bu mektupta?..
–HDP'de vücut bulan demokratik ittifak anlayışı güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır!..
Ne kadar güzel bir pas değil mi!.. İmralı ile nasıl bir pazarlık yapılmışsa artık, ağır müebbete mahkum zat, açıkça “aman ha muhalefete oy verip bir çuval inciri berbat etmeyin” diyor!.. Tabii “mektup gerçekten sahici mi” sorusu hala havada asılı duruyor!..
Pekii, partili Cumhurbaşkanı, sıcağı sıcağına canlı yayında ne dedi?..
–Demirtaş'ın ve Kandil'in kendisine ihanet ettiği inancında… Yaptığı açıklamada “siz beni destekliyorsanız, siz benim arkamdaysanız kendi tavrınızı ortaya koymalısınız. Ve herhangi birinden yana değil, kendi tarafsızlığınızı ortaya koymalısınız” gibi bir havanın içinde. İttifaklarla işiniz yok diyor!..
Biraz uzun ve dolambaçlı oldu; ben Türkçe'ye çevireyim: AKP'li Cumhurbaşkanı'nın söylediği aslında çok açık:
–Kürt asıllı seçmen onlara da oy vermesin yeter!..
Böylece Cumhur İttifakı, tüm milletin gözleri önünde İmralı ile bi güzel ortaklık kurmuş oluyor mu? Takdir seçmenin tabii!..
Ancak, seçime iki gün kala yapılan bu atak gerçekten işe yarar mı şüpheliyim… Muhalefet partileri ve kamuoyu da seçime iki gün kala ortaya konan bu “gösteriyi” piyasa deyimiyle “satın almadı” gibi görünüyor!..
Kimdir bu kurye?..
Bir de, taa İmralı'ya kadar gidip Öcalan'la görüşen ve mektubu açıklayan kişinin kimliği önemli tabii…
Doçent Ali Kemal Özcan, Öcalan'ı ziyaretini “kendisi istemiş, devlet haber verdi” şeklinde özetliyor. Ayrıca Öcalan mektubu o ziyarette yazmamış, Özcan'ın açıkladığı mektup, Öcalan'ın bu ziyaretten iki gün önce avukatlarına verdiği mektubun kopyası. Peki o fotokopiyi nereden bulmuş bu arkadaş?.. Yanıt esrarengiz:
–Tedarik edildi!..
Aynı kişinin geçmişine baktığımızda ise karşımıza 16 Nisan 2017 Referandumu çıkıyor. Özcan o referandumda “Evet” denmesi gerektiğini savunmuş, aksi takdirde iç savaş çıkacağını iddia etmişti!.. Durumu özetlersek karşımıza çıkan şu:
–Neresinden baksan garip, neresinden baksan karanlık, neresinden baksan acıklı ve hazin bir kara komedi!..
İktidar zirvesi “Öcalan kartının” işe yaramaması ihtimaline karşı, Ekrem İmamoğlu'na karşı “Ordu Valisi'ne hakaret” kartını kullanmayı da sürdürüyor. Hatta İstanbul seçmenine alenen “oyun boşa gider, çünkü başkanlığı düşecek” şantajını bile kullanıyor!.. Önceki gece AKP'li Cumhurbaşkanı, işi epey ileri götürüp şöyle dedi:
–Benim de Belediye Başkanlığım düşmüştü. Yasalarımızda küfünün cezası şu kadar yıldan şu kadar bellidir. Cezası belli bir süreyi aşarsa benimki gibi onun belediye başkanlığı da düşer!..
Ne kadar hazin değil mi!.. Düştükleri durum ister istemez insanın içini acıtıyor!..
–Burası artık sözün bittiği, vicdanın başladığı yerdir!..
Millete ve CHP'li belediyelere çağrımdır!
Seçime 2 gün kala İDO, THY gibi iktidara bağımlı kuruluşların İstanbul'a sefer iptalleri yapmaya başladığı konusunda şikayet ve tepkiler yağıyor… Önce halkımıza sesleniyorum:
Bu seçim Türkiye'nin geleceği açısından yaşamsal öneme sahip… Ve bu tür yollara başvurulması bile kaybedeceklerini gösteriyor… Ancak her şey sizlere bağlı; her türden yıldırma, engelleme numaralarına karşın oyunuzu mutlaka kullanmanız lazım… Şayet engelleniyorsanız en yakınınızdaki CHP'li belediyelere başvurun, zaten çoğunun bu konuda hazırlıklı olduğu biliniyor.
Özellikle tatil yörelerindeki CHP'li belediyelerin ise yurttaşların İstanbul'a ulaşmasını sağlamak birincil görevi olarak öne çıkıyor.. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın:
–Her şey çok ama çook güzel olacak!..