Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni sordu: Hangisi yalan?
‘Bundan ne çıkar’ diyorsanız, o sizin bileceğiniz iş... Ama o iş gazetecilik değil!.."
Cumhuriyet gazetesinin peş peşe yaptığı iktidarı rahatsız eden haberlere soruşturma ve davalar da jet hızıyla açılıyor.
Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, bugünkü yazısında iktidarı ahatsız eden ve davalara konu olan 3 haberin de dünyanın her ülkesinde manşet olacağına dikkat çekerek 'haberlerden hangisi yalan' diye sordu.
Küçükkaya'nın "‘Bundan ne çıkar’ diyorsanız, o sizin bileceğiniz iş... Ama o iş gazetecilik değil!.." başlıklı yazısı şöyle:
2020 yılıyla birlikte Cumhuriyet’in gencecik kadın muhabirleri herkesi çatlatırcasına Türkiye gündemini belirleyen manşetleri birbiri ardına patlatıyor. Rahatsız olanlar çok... Taa ABD’ye firar etmiş FETÖ’cüler, iktidar yalakası, yandaşı kalemler, dönek liboşlar, meslek hayatları boyunca hiçbir iktidara eleştiri getirmemiş, suya tirit yazan sözde kalemler. Hepsi elbirliği etmiş, gerçek olan haberlerimizi “yalanlamak” için yarışıyorlar... Tabii insan gazetecilik yapamayınca ya da yapma sorumluluğu duymayınca böylesi rezil tablolar ortaya çıkıyor...
***
Ne yapmış Cumhuriyet!..
Uyuşturucu baronu Zindaşti ile Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Burhan Kuzu arasındaki derin ilişkiyi ortaya çıkarmış...
Ne yapmış Cumhuriyet!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul’a yakın bölgede “yabancıya gitmesin diye” arazi aldığını ortaya çıkarmış...
Ne yapmış Cumhuriyet!..
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki evinin yakınındaki vakıflara ait arazide daha sözleşme imzalanmadan kaçak çardak, şömine yaptırdığını ortaya çıkarmış...
Peki...
Hangisi yalan?..
Burhan Kuzu, Zindaşti’yi nüfuzunu kullanarak tahliye ettirdiği iddiasıyla 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmayacak mı?
Hangisi yalan?..
Damat Berat Albayrak, Erdoğan Kanal İstanbul projesini açıkladıktan tam bir yıl sonra “yabancıya gitmesin diye” o araziyi almadı mı?
Hangisi yalan?..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri Kuzguncuk’ta zabıt tutup, Fahrettin Altun’un kiraladığı vakıflara ait arazi üzerindeki çardağı, şömineyi kaçak, hadi sizin deyişinizle “izinsiz” olduğu gerekçesiyle yıkmadı mı? Hadi sizin deyişinizle olsun, belediye ekipleri “kaçak pergoleyi” sökmedi mi?
***
Trollerin hedefindeki bu haberler dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin bağımsız bir yayın organında “manşet” olur. Bilemediniz ikinci manşet!.. Cumhuriyet’e girdiğimde 20 yaşındaydım. Ve 27 yıldır bu çatı altındayım... Bilirim ki böylesi büyük haberler hep manşet olmuştur. Bilemediniz ikinci manşet!.. Haaa, “kuzu, Zindaşti’yle buluşup kuzu but yemiş, bundan ne çıkar? damat, babasının arazisinin bitişiğindeki arsayı almışsa, bundan ne çıkar? altun, vakıflara ait mezbelelik olmuş araziyi temizlemiş işte, hem komşuları da memnun, bundan ne çıkar?” diyorsanız, o sizin bileceğiniz iş. Ama o iş gazetecilik değil!..
Terör soruşturmaları, yargılamalar, yüksek miktarlarla açılmış tazminat davaları, hapis cezaları, sosyal medyadan tehditler bizi yıldıramaz, korkutamaz. Adını Atatürk’ün koyduğu 96 yaşındaki çınarımız Cumhuriyet’in çizgisi bellidir. O çizgi dönek liboşlara, yetmez ama evetçilere, FETÖ’cülere, iktidar yalakalığından başka bir şey bilmeyenlere inat İlhan Selçuk, Uğur Mumcu çizgisidir!..
İlhan Ağabey’den şartlar ne olursa olsun dik durmayı, sözün özü “adam” olmayı öğrendik. Uğur Ağabey’den iktidarı, parayı elinde tutanlardan, terör örgütlerinden korkmamayı... Sahi!.. Ne demişti Uğur Mumcu:
“Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda ‘mezar taşı’ gibi susmamasıdır.”
Evet... Çizgimiz açık ve net... Hiçbir zaman “mezar taşı” gibi susmadık, susmayacağız!..