Cüneyt Özdemir'in 'Fahrettin Altun'u savunun' çağrısına sadece Hürriyet yazarı destek verdi
"İletişim Başkanı Fahrettin Altun, iki kez ihale açılıp talep olmadığı için ortada kalan bir çöplüğün üçüncü ihalesine girip almış.."
İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un Kuzguncuk'ta Vaklıflar Genel Müdürlüğü'nden alık 258 liraya kiraladığı arazinin üzerine yaptığı donatıların İBB tarafından gelen şikayet üzerine yıkılmasıyla yeni bir tartışma başladı.
Altun'un kiraladığı arazinin 'mezbelelik' olduğu iddia edilirken, habweri yapan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak hakkında ise terör soruşturması başlatıldı.
Öte yandan Fahrettin Altun'a en büyük desek komşusu türkücü Şükriye Tutkun'dan sona Cüneyt Özdemir'den geldi.
Özdemir, çektiği bir video ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a destek vererek muhalefeti ve haberi yapan Cumhuriyet gazetesini eleştirirken, yandaş yazarlara da 'Fahrettin Altun'a neden destek vermediklerini sormuştu.
ÇEKİRGE ZIPLADI
Cüneyt Özdemir'in çağrısına bugün havuz medyası yazarları pek rağbey göstermezken, Altun'a destek yazısı yazan tek isim havuza sonradan dahil edilen Hürriyet gazetesinin köşe yazarı Fatih Çekirge oldu.
Çekirge bugünkü yazısında işin aslını araştırdığını belirterek bulduğu sonuçları paylaştı.
Çekirge'nin Boğaz semtindeki izinsiz yapılar için yaptığı savunma şöyle:
İşte sonuçlar:
Arkadaşlar, “arazi” denilen yer Üsküdar’da Altun’un oturduğu sokakta bulunan, neredeyse bir çöplük haline gelmiş, eğimli bir toprak parçası...
Millet yıllarca bu çöplükten şikâyet etmiş. Pislik yuvası olmuş.
Arsa, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aitmiş. 2018 ve 2019’da kiralanması için iki kez ihaleye çıkarılmış.
Ancak talep olmadığı için çöplük olarak kalmış...
Hatta aylık 100 lira veren bile çıkmamış...
İddialarda “İhalesiz verildi” deniyor ya...
İki yıl üst üste ihaleye çıktıktan sonra 2020 yılında yeniden ihaleye çıkınca, Fahrettin Altun evinin dibinde, gözünün önündeki bu iğrençliği kaldırmak için ihaleye giriyor.
İhale denilince de öyle milyonluk falan zannedilmesin...
En yüksek teklif yıllığı 3 bin 100 lira...
Evet, yanlış yazmadım, milyon falan değil, sadece 3 bin lira. Yani aylığı 258 lira...
En yüksek teklif işte bu...
Altun ihaleyi aldıktan sonra çöplüğü temizletmiş. Yeşillendirmiş, koruma altına almış. Bir de çardak yapmış...
Hepsi bu...
Yani bunca koparılan fırtınanın aslı işte bu...
Ama bakıyorsunuz...
CHP Meclis’te basın toplantısı yapıyor...
Önerge talepleri havada uçuşuyor...
Milletvekilleri tartışıyor...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıkım ekipleri gönderiyor...
Sanki Altun’a aitmiş gibi bir de “yalı fotoğrafı” havalarda uçuşuyor...
Yahu arkadaş, bu gerçeklere bakınca bu iddialar bir yere yapışmıyor ki...
Çamur, atmak isteyenin elinde kalıyor.
İddia sahibi komik oluyor...
Çünkü nerede yaşarsanız yaşayın, evinizin dibindeki görüntü sizin manzaranız oluyor...
İşte burası da Altun’un evinin önünde bir çöplük...
Kaldı ki İletişim Başkanı Fahrettin Altun, iki kez ihale açılıp talep olmadığı için ortada kalan bir çöplüğün üçüncü ihalesine girip almış...
Rakam da aylık 258 lira...
Bunu bir “arazi kapatmak”, bir “ihale yolsuzluğu” gibi sunmak gerçekten ayıp olmuyor mu?
Merak ettim...
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğu için bakanlıktan bu yerin fotoğraflarını istedim.
Gerçekten iki apartman arasına sıkışmış, eğimli bir çöplük... Pislik yuvası...
Fahrettin Altun burayı temizletmiş, doğal görüntüsünü bozmadan küçük bir çevre düzenlemesi yapmış.
Ve o çöplük gitmiş, yerine yeşillik ve çiçeklerden oluşan bir manzara gelmiş.
Doğrusu bu fotoğrafları görünce içimden şunları söylemek geldi:
Eğer kamu hakkını gasp eden, yolsuzluk yapan, arsa kapatan, çalan çırpan birisi varsa, elbette muhalefet de biz de millet de peşine düşsün...
Ama arkadaş, küçük bir çöplük için defalarca açılmış ihaleye kimse girmemiş. Girenler de aylığına 30-40 lira teklif etmişlerse...
Sonra evinin dibindeki bu çöplüğü yeşillendirmek için açılan ihaleye birisi giriyor ve en yüksek teklif olan 258 liraya orayı kiralıyorsa...
Bunu “muazzam bir yolsuzluk” gibi, “arsa gaspı” gibi göstermek yakışıyor mu?
Ayrıca eğer bu iddiaları İstanbul Büyükşehir Başkanlığı koordine ediyorsa...
Daha da yazık derim...
Koskoca İstanbul’da...
Koskoca Türkiye’de...
Millet “canının derdiyle” uğraşırken...
Ben bu asılsız iddialara “ucuzluk” derim...