Deniz Zeyrek: Eğer öyleyse, Binali Yıldırım'ın işi gerçekten zor
Deniz Zeyrek, Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan çirkin kampanyayı eleştirdi
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, eski Bulvar gazetelerinden örnekler vererek "Bu aralar benzer gazeteler hayatımızda yok ama fotoğrafın altını doldurma yöntemi hala geçerli. Seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile dün gece HaberTürk TV'de yaptığımız programda, bunun bir örneğini canlı canlı yaşadık" dedi.
Deniz Zeyrek, "Koy fotoğrafı, döşe altını" başlığıyla yayımlanan yazısında "Ben yetişemedim. Eskiden bazı bulvar gazetelerinde fotoğraf altı yazılarının uzmanları varmış. Ellerine yarı erotik bir fotoğraf geçtiğinde otururlarmış karşısına, birbirinden yaratıcı metinler yazarlarmış. Fotoğraflarla metinler arasında gerçekte bağlantı olmadığı halde, büyük ilgi görürmüş. Tan Gazetesi'nin eski sayılarına bakarken bulduğum en masumane başlık ‘Bıyıklı Türk erkeklerini çok sevdik, öpüşürken dişlerimiz fırçalandı’ olmuştu" ifadesini kullandı.
Zeyrek şöyle devam etti:
"Bu aralar benzer gazeteler hayatımızda yok ama fotoğrafın (ya da görüntünün) altını doldurma yöntemi hala geçerli. Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile dün gece HaberTürk TV'de yaptığımız programda, bunun bir örneğini canlı canlı yaşadık.
Gazeteci Mehmet Akif Ersoy, İmamoğlu'na ‘PKK'ya FETÖ'ye ve özellikle yabancı basının Türkiye üzerinden İstanbul üzerinden tartıştığı meselelere ilişkin bir mesajınız olabilir mi’ sorusunu yöneltti. İmamoğlu da şu yanıtı verdi: ‘Ne olabilir ki gelin Türkiye'yi hep birlikte yönetelim. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın 24 Haziran seçimlerinde yetki alanlar..
Nasıl ki Türkiye'nin birçok şehrini Cumhuriyet Halk Partisi kazandı, İstanbul'u da kazandı. Ne bekası? Kim daha vatansever? 82 milyon vatan severi var bu ülkenin. 16 milyon vatanseveri var bu şehrin. Bakınız, terör örgütlerine karşı dimdik ayaktayız. Ancak işin altından başka kuyular kazıp, yok FETÖ'cü metöcü uydurma bahaneler üretenlere ne diyorum biliyor musunuz? Gidin aynaya bakın. Suçladığınız kişiye yönelttiğiniz iftira ile karşı karşıya gelirsiniz. Ben o değilim. Hiç kusura bakmasınlar.’
Daha biz reklam arasındaydık, Mehmet Akif Ersoy, İmamoğlu'nun konuşmasının sadece ‘Ne olabilir ki gelin Türkiye'yi hep birlikte yönetelim’ bölümünün alınarak, sosyal medyada ‘PKK ve FETÖ'ye gelin hep birlikte yönetelim mesajı’ şeklinde viral olarak yayılmaya başladığına dikkat çekti.
İmamoğlu ve ekibi, mesajın çıkış noktasına bakar bakmaz, ‘o şahıs Büyükşehir Belediyesi çalışanı’ yorumunu yaptı. Gerçekten inanılmazdı. Gözümüzün önünde olan bir konuşmanın nasıl çarpıtıldığına bizzat şahit olmuştuk.
Reklam dönüşünde konuşmasını tekrarlayan ve çarpıtmaya dikkat çeken İmamoğlu, hem sosyal medyada, hem gazete ve televizyonlarda benzer bir çok saldırı ile karşı karşıya kaldığını örnekleriyle anlattı.
Avrupa yakasında çekilen bir video kaydında arka planda Anadolu yakasındaki Kuleli Askeri Lisesi göründüğü için ‘Kuleli'yle ne mesaj veriyor’ haberleri yapıldığına dikkat çeken İmamoğlu, daha önce de ‘her şey çok güzel olacak’ cümlesi ile ulu önder Atatürk'ün dış politika konusunda dünyaca bilinen ‘yurtta sulh cihanda sulh’ sözünü kullandığı gerekçesiyle ‘subliminal mesaj’ vermekle suçlanmış.
Bir belediye çalışanının bombalı saldırıda ölen 17 yaşındaki kızının cenazesine gittiğini, orada çekilen fotoğrafların ‘teröristin cenazesine gitti’ başlıklarıyla servis edildiğini anlatan İmamoğlu, bu tür girişimlere artık gülüp geçtiğini söyledi. İmamoğlu, Haliç'te bayram videosu çekerken arkasına camilerin siluetini almak istediğini, fotoğraflar çekilirken ‘Şimdi de (Fener Rum Patrikliği ile aynı karede) yazarlar’ esprisini yaptıklarını söyledi.
Eminim başka örnekler de vardır. İmamoğlu espri yaparak geçiştiriyor ama karşılaştığı durum, gerçekten kabul edilmesi ve kayıtsız kalınması zor bir durum. Çok merak ediyorum. Bu tür işleri yapanlar, gerçekten İmamoğlu'nu yıpratıp Binali Yıldırım'a destek verdiklerine mi inanıyor?
Eğer öyleyse, Yıldırım'ın işi de gerçekten zor. Çünkü, yapılan işin teknik olarak erotik fotoğrafların altına yazı yazma yaratıcılığından farkı yok ve bu tür her olay, hiçbir ilgisi olmadığı, hatta katı bir şekilde karşı çıktığı halde Yıldırım'ın hanesine yazılıyor, tepki topluyor. Bulvar gazetelerinin yok olduğu, ancak siyaset haberciliğinin altı doldurulan fotoğraf ve görüntülerle Bulvarlaştığı bu dönemin bir an önce bitmesi gerekiyor.
Yapanlar, yaptıkları işin ve sonuçlarının ciddiyetinin farkında olmayabilir ama başta Sayın Yıldırım olmak üzere siyasetçiler bunu yapanlara ‘artık işe yaramıyor, yapmayın böyle şeyler’ uyarısı yapabilirler. İster gazete, dergi, TV olsun, ister sosyal, medya ancak böyle normalleşir."