'Dikta rejimi denince neden hep akla Cumhurbaşkanımız gelir?'
Sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in gözaltına alınmasını değerlendiren eski hakim Mustafa Karadağ, bu tür konuşmalarda savcıların aklına neden hep Cumhurbaşkanı’nın geldiğini sordu.
Sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in gözaltına alınmasını değerlendiren eski hakim Mustafa Karadağ, bu tür konuşmalarda savcıların aklına neden hep Cumhurbaşkanı’nın geldiğini sordu.
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, Halk TV'deki konuşmalarının ardından önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefi oldu, ardından basında linç kampanyası başlatıldı. Son olarak da bugün gözaltına alınarak savcılığa ifade verdiler.
Haklarında 'Cumhurbaşkanı'na hakaret', 'darbeye çağrı' ve 'ölüm tehdidi' suçlamalarıyla işlem yapılan Akpınar ve Gezen, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Soruşturmaya dair Artı Gerçek'ten Derya Okatan'a değerlendirmelerde bulunan Yargıçlar Sendikası eski Başkanı, emekli hakim Mustafa Karadağ, Akpınar ve Gezen'in konuşmalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Mustafa Karadağ
'DELİLSİZ MAHKUMİYET AŞAMASINA GEÇTİK'
Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının ardından yargının harekete geçtiği örneklere daha önce de rastlandığını kaydeden Karadağ, "Cemaatin yargısı, kötü yargısı filan deniliyordu. Aslında öyle bir şey yok, devam eden bir süreç. Eskiden talimatlar sonucunda delil bulma kaygısıyla yapılan soruşturmalar vardı, şimdi talimatlar sonucunda delilsiz mahkumiyet aşamasına geçtik. Burada demokratik bir ülkenin bağımsız bir yargısından bahsedemezsiniz. Bağımsız yargı düşünce, basın, ifade özgürlüğünün de teminatıdır" dedi.
'DİKTA REJİMLERİNDEN BAHSEDİLİNCE NEDEN HEMEN CUMHURBAŞKANI AKLA GELİYOR'
Akpınar ve Gezen'in konuşmasının ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Mustafa Karadağ, şöyle devam etti:
"Metin Akpınar demokratik rejimlerin, dikta rejimlerin neler olduğuna dair bir değerlendirme yapıyor. Orada hiç kimsenin adı anılmıyor. Bence arıza burada. Böyle bir şey konuşulur konuşulmaz neden hep akla bizim Cumhurbaşkanımız gelir ve neden savcılar hep bunu düşünürler. Ben cumhurbaşkanı olsam savcılardan hesap sorarım, böyle bir şey konuşulduğu zaman neden ilk ben aklınıza geliyorum diye."
'MEYDANLAR MİLLETİNDİR’ DİYEN CUMHURBAŞKANIN KENDİSİ'
Sokağa çıkma çağrısının suç olmadığına da işaret eden Karadağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Meydanlar milletindir' sözlerini hatırlatarak, "Kendisi söylüyor" dedi.
'HUKUKEN BİR SORUŞTURMADAN BAHSEDİLEMEZ, SOPA GÖSTERME'
Soruşturmanın basın savcısı tarafından yürütülmesi gerekirken, örgütlü suçlar savcılığınca yürütüldüğünü de hatırlatan Karadağ sözlerine şöyle devam etti:
"Örgütlü suçlara gidince bunun arkasının geleceği intibası oluşuyor. Merakla bekliyoruz, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in dahil olduğu örgütü ve bu örgütte kimlerin olduğunu. Sanıyorum onlar da merak ediyorlardır. Türkiye'nin son zamanlarda yaşadığı ciddi kötülük hallerinden birisi de bu; normal koşullarda şüpheliye hangi eylemiyle yasada tanımlanan hangi suçu işlediği anlatılır, ona göre savunması sorulur. Anladığımız kadarıyla bu kişilere sorulan şu: Siz bunları söylediniz mi söylemediniz mi? Bunun için kişileri çağırmanıza gerek yok ki, açarsanız televizyonu izlersiniz. Burada hukuken bir sorgudan bahsedilemez.
'ERDOĞAN 'HESAP VERECEKLER' DEYİNCE SAVCILAR KENDİNE İŞ EDİNDİ'
Sanatçılar birkaç söz söylediler, Cumhurbaşkanı bu sözlere alındı, 'hesap verecekler' deyince savcılarımız kendilerine iş edindiler, meraklarından çağırdılar. Aklı başında hiçbir hukukçu bunu ceza hukuku kuralları içindeki bir soruşturma olarak değerlendiremez. Bu ne demek, 'ey insanlar bakın bizim iktidarımızı akla getirecek eleştirel sözler söylemeyin, sonu Metin Akpınar ve Müjdat Gezen gibi olur.' Ceza hukuku anlamında bir soruşturmadan bahsedemeyeceğimize göre bir sopa göstermektir. Ahmet Telli'nin bir şiiri var; Tükürsek cinayet sayılıyor."
NE DEMİŞLERDİ?
Metin Akpınar, Halk TV'de Uğur Dündar'ın sunduğu Halk Arenası programında politik eleştirilerde bulunurken ülkedeki kutuplaşmaya dikkat çekmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bireylerin özgür iradesiyle geleceklerini tayin edebildikleri rejim demokrasidir. Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum. Oraya ulaşabilirsek ne ala, kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir ama bize yazık olur, biz harap oluruz.”
Müjdat Gezen de ‘Herkesi azarlıyor, herkese parmak sallıyor, millete ‘haddini bil' diyor. Bak Recep Tayyip Erdoğan, sen benim, bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın. Haddini bil' ifadelerini kullanmıştı.