Diyanet'in cuma hutbesine tepki! 'Halkı uyuşturacak teskinler yapıyorlar'
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu haftaki Cuma Hutbesi'nde kullanılan ifadeler tepki çekti.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu haftaki Cuma Hutbesi'nde bu dünyanın ‘imtihan dünyası’ olduğu belirtildi.
Birgün'de yer alan habere göre; "Hayatın akışı içerisinde her birimizin yaşadığı zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar olması mukadderdir" denilen açıklamada, "Bu dünya, adı üstünde, ‘imtihan dünyasıdır’. Başa çıkmak için uğraştığımız imtihanlardan çok daha fazlasını Resûlullah yaşamıştır” ifadelerine yer verildi.
“Diyanet’in Türkiye’deki görevi vatandaşların itiraz etmelerine mani olmak” diyen İlahiyatçı İhsan Eliaçık, duruma ilişkin BirGün'e açıklamalarda bulundu.
“Diyanet kendisine biçtiği rolü yerine getiriyor" diyen Eliaçık, "Aslında Anayasa’da Diyanet’in görevi İslam konusunda vatandaşları aydınlatmaktır. Burada bir aydınlatma göremiyoruz.
Bir taraftan hükümetin lehine fetva veriyorlar. Diğer taraftan hükümeti zor durumda bırakacak durumlar söz konusu olunca da halkı yatıştıracak, onları uyuşturacak, sakinleştirecek teskinler yapıyorlar. Halkı din ile yatıştırma rolünü üstleniyorlar” diye konuştu.
Diyanet siyasi bir kurum
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın asıl görevinin İslam konusunda yurttaşları aydınlatmak olduğunu belirten Eliaçık “Diyanet yurttaşları, İslam konusunda madem aydınlatılacak, o zaman Kuran-ı Kerim’deki “Kimseye zulmetmeyiniz ama zulme de razı olmayınız” sözlerini unutmasın.
Eğer halkı aydınlatacaklarsa bunları söylemeleri lazım. Aslında Diyanet İşleri Başkanlığı dini bir kurum değil, siyasi bir kurum. Diyanetin görevi de vatandaşların İslam’ı yaşamasını sağlamak değil, onları İslam konusunda aydınlatmak değil, İslam’ı koltuğun altında tutmak. Ve vatandaşların itiraz etmelerine mani olmak, onlara ‘kaderinizdir, sabredin’ filan diyerek sakinleştirici bir rol oynamak. Tam da bunu yapıyor” ifadelerini kullandı.
İhsan Eliaçık
İntiharlar ‘sessiz çığlık’
Eliaçık sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yani halk açlık noktasına gelmişse, örgütsüzse, çaresizse kendince yırtınmaya başlıyor. Çünkü gideceği bir yer yok. Devletin kapıları kapalı. Evlerinde kapıları kapatıp üzerine ‘siyanür var’ yazarak topluca intihar ediyorlar. Dolayısıyla ben bu insanların bu yaptıklarının sessiz isyan olduğunu düşünüyorum. Çığlık atıyorlar yani görsün biri diye. Onların görülmesi gerekiyor ve ona göre hükümetlerin önlem alması gerekiyor. Sosyal adalet politikalarına hızla dönmeleri gerekiyor.”