Dolar neden düşüyor, değer kaybı sürecek mi?
Dolar, Covid-19 salgınının ABD'yi etkisi altına aldığı Mart 2020'den bu yana küresel piyasalarda sürekli düşme eğiliminde.
ABD'nin ticari ortaklarının para birimlerine göre yüzde 10-12 aralığında değer kaybeden dolar, 2018'den bu yana en düşük seviyeleri gördü.
Dolar/TL kuru da bu düşüşten etkilendi.
Dolar/TL kuru son 3 gündür gerileme kaydederken, Ağustos'tan bu yana en düşük seviyeyi test ediyor. Bugün 7,05 seviyesinde işlem gören Dolar/TL kuru, Kasım 2020'de 8,58'i görmüştü.
Doların seyrine ilişkin Bloomberg'deki analizinde ekonomist Stephen Roach, Haziran ayında yaptığı tahmini hatırlatarak, 2021 sonu itibarıyla doların küresel piyasalardaki düşüşünün yüzde 35 seviyesinde olacağı öngörüsünü yineliyor.
"Dokuz vuruşluk bir beyzbol oyununun henüz üçüncü vuruşundayız" diyen Roach, eğer bu tahmini doğru çıkarsa, dolardaki düşüşün 46. ABD Başkanı Joe Biden'ın ilk yılına damga vuracak önemli bir uyarı olacağı görüşünde.
Roach'a göre küresel piyasalarda doların düşüşünde üç etken öne çıkıyor:
- ABD'nin cari açığındaki artış
- Euro'nun yükselişi
-Dolardaki zayıflığa karşı ABD Merkez Bankası'nın atabileceği adımların sınırlı olması
Bu etkenlerin ışığında Roach, doların düşüşünün süreceğine yönelik tahminleri konusunda "daha emin" olduğunu belirtiyor.
Cari açık, yatırım gelirlerini de kapsadığı için ticaretin en geniş kapsamlı değerlendirmesini sunuyor. ABD'de cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı, 2020'nin ikinci çeyreğinde 1,2 puan artarak yüzde 3,3 olarak kaydedilmişti. Bu oran üçüncü çeyrekte yüzde 3,4 olarak hesaplandı.
Ülkenin cari işlemler açığı, 2020'nin üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 10,6 artarak 178,5 milyar dolar oldu.
İkinci çeyrekteki artış şimdiye kadarki en büyük oran olarak kayıtlara geçerken, cari açığın mevcut pozisyonu 2008'den bu yana en kötü seviyeyi temsil ediyor.
Covid'le ilişkili olarak bütçe açığının artması, yurtiçi tasarruflardaki kötüleşmenin de başlıca nedeni.
2020'de cari açıktaki genişleme, Covid kısıtlamaları sırasında mali destek sağlamayı hedefleyen 2,2 trilyon dolarlık CARES yasasının doğal sonucuydu. CARES, koronavirüs yardım, destek ve ekonomik güvenlik yasasının kısaltması olarak kullanılıyor ve 27 Mart 2020'de dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi.
Salgın ve yarattığı etki devam ederken, 2,8 trilyon dolarlık bir mali destek paketi de buna eklenecek. Bunun 900 milyar doları Aralık'ta devreye girdi, 1,9 trilyon dolarlık kısmı ise Biden tarafından teklif edilmiş durumda.
Covid destek paketleri toplamda 5 trilyon doları bulacak. Bu da 2020'nin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 24'üne tekabül ediyor. Cari açıktaki genişleme de bundan etkilenerek şimdiye kadarki düzeyinin de üzerine çıkabilir.
Ekonomist Stephen Roach, dolarla ilgili olumsuz öngörüsüne gelen tepkilerin "başka bir alternatif olmadığına" odaklandığını aktarıyor ve buna itiraz ediyor. Bunun için Çin'in ulusal para birimi Yuan ve euroyu, hatta kıymetli madenleri ve kripto paraları örnek veriyor.
Haziran 2020'den bu yana Çin dünya genelinde Covid sonrası toparlanmanın öncülüğünü yaparak para birimine değer kattı. 2020'de Şubat ile Mayıs ayları arasında euro da yüzde 7'lik bir artış yaşadı.
Temmuz 2020'de Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 750 milyar euroluk kurtarma fonunda anlaşmaya varması önemli bir etkendi.
Öte yandan altın fiyatları da 2020 yaz aylarında, ABD ve AB'deki kurtarma paketleriyle ilişkili olarak yükseldi. Artan likidite, altın fiyatlarının yükselmesinde etkili oldu.
ABD Merkez Bankası faiz artırmakta acele etmiyor
ABD Merkez Bankası cephesindeki gelişmeler de doların seyrinde önemli bir rol oynadı.
Cari açık basıncı altında merkez bankaları genellikle sıkı para politikası uygulayarak yardıma yetişir. Stephen Roach ise bugün ABD Merkez Bankası Fed için bunun geçerli olmadığını hatırlatıyor.
Fed'in Ağustos ayında benimsediği yeni enflasyon yaklaşımı, "ortalama" yüzde 2 enflasyon hedefini içeriyor ve daha gevşek bir duruşa işaret ediyor. Bu durum Fed'in faiz artırma konusunda aceleci olmayacağının da göstergesiydi.
ABD'nin cari açık genişlemesini ve Fed'in yaklaşımını dengelemek için yabancı sermayeye gittikçe daha çok bağımlı hale gelmesi, doların zayıflamasını daha muhtemel hale getiriyor.
Salgının hala sürmesi ve ekonominin çift dipli resesyonun eşiğinde olması, Biden yönetimini bir başka mali destek paketini benimsemeye zorluyor. Bunun ekonomi için sonuçları olacak. Doların düşüşü de bu sonuçlardan biri.
(BBC Türkçe)