Ekrem İmamoğlu: Biz İSMEK'i büyütmek için geliyoruz
İBB'nin seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu, TV5 yayınında Yıldıray Oğur ile Medya Analiz programında açıklamalarda bulunuyor.
GERÇEK GÜNDEM - İBB'nin seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu, TV5 yayınında Yıldıray Oğur ile Medya Analiz programında açıklamalarda bulundu.
Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Elbette Ramazan biraz ruhunu değiştiriyor sahanın. Biraz da faydalı oluyor. Ramazan ayına uygun olmayan diller de kullanıyor. Bizde dikkat etmeye çalışıyoruz. Fırsat buldukça sahalarda olamya çalışıyoruz.
Yıldıray Oğur: Binali Yıldırım da kabul etti TV5'e gelmeyi. Belki 3 adayı birlikte misafir ederiz. Açıklama yaptı. Yanlış anlaşıldı. Düzeltti. Siz kabul ettiniz, o da kabul etti.
Ekrem İmamoğlu: Rakibime pas atarak kabul etmedim. Epeydir tekrar ediyorum. Son söylemi iki kişi karar verir diye. Bu süreçten sonra ne yapılır. Bilemiyorum. Ben açığım, netim. Net bir tavrı var ise danışmanları danışmanlarımla iletişime geçebilkir. Ekrem eyin yaşı genç derse ona da açığım, idiyalagoa açığım.
"Ana akım medyaya eleştiri getirdiniz. Ambargo sansür değişmiş durumda nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Ekrem İmamoğlu şunları söyledi:
Emin değilim açıkması. Mecraları takip ediyor arkadaşlarım. Prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kurumlar da var. Taraf olan kurumlar da var.
Bazıları sert, İftira dolu. Süreci böyle taşıyan medya kurumları da var. Ayrım yapmadım. Her kuruma gittim. Bu hafta da gittim. O gün yaşananlar programı sunan üzerinden tartışıldı. Ama ben kuruma bakarım, kurumun samimiyetine, tavrına bakarım. Durumu Sözcü TV'de de ifade ettim. Kameraman arkadaşlarımın işinden atıldığını duydum.
Yıldıray Oğur: CNN Türk yalanladı.
Ekrem İmamoğlu: Hadi öyle olsun diyelim. Bazı kurumlar var topluma mal olmuş Hürriyet gibi. Ben o kurumlar lekenlensin istemem. İnternet sitelerini farklı kişiler yönetiyor diyorlar. 31 Mart'tan sonra seçimi kazanmışız. Anasayfada bizimle ilgili düşen haber yok. Medyadaki süreç. Başka ilişkiler var. Ben şöyle değerlendiriyorum. Geçiş süreci. Toplum bazı dönemleri yaşamak zorunda. Toplum bunu görüyor. Niye milyonlarca insan bizi sosyal medyadan takip ediyor. Medya bu süreci görse sosyal medya bu kadar revaçta olmaz.
Katılmaktan zevk alıyorum. Daha önce de aynı şeyi söyledim. Beni öven değil sorgulayan tavrınız var.
Ekrem İmamoğlu, "AA, TRT sizi takip ediyor mu?" sorusuna yönelik olarak, www.gercekgundem.com'un derlediği bilgilere göre şunları söyledi:
Her zaman takip ediyorlar. Ellerini sıkıyorum. Sırtlarını sıvazlıyorum. Onlar emekçi kardeşlerim. Ama çektiklerini ne kadar yayınlıyorlar bilmiyorum.
AA'nın da işvereni var. Devletin bir kurumunun hadi anlarız hükümete karşı zaafiyetleri var. Ben genel müdürü olsam yüzüm olmaz. Bana yapılan bir şey değil. Çuvalladınız. 12-13 saat veri veremediniz bu ülkeye. AA'yı vurguluyorum çünkü sizin bizim cebimizden alınan vergilerle maaşlarını alıyorlar.
İmamoğlu, "YSK'nın gerekçeli kararıyla ilgili olarak şunları kaydetti:
Okumaya tabii ki fırsatım yok. Arkdaşlarımdan özetimi aldım. Ben de yaptım. Yaptığım şeyi söyleyeyim. Edebiyat dersinde iyi çalışmadığım zaman sayfalar dolusu yazarım, düşük not alırım. Cevap da yoksa dolaşır dururum. Ama bir sayfa yazarsınız dersinize çalışıp 10 alırsınız. Milletin gözünde sıfır hükmündedir. Muhalefet şerhlerini ayrı tutuyorum. 84 sayfası YSK'nın yazışmaları, 104 sayfa gelen cevaplar, 12 sayfa AKP'nin dilekçesi. 38 sayfa da karşı oy yazısı var. Geri kalan 12 sayfadada 7 üyenin 17 gün boyunca yazdıkları boş sayfa var. Dağ fare doğurdu. Tutarsız. O gün söylediklerinden sonra bahane oluşturmak sebep oluşturmak adına bahane üretilmiş. Sandık kurulu sayısı çoğaltılmış. Çok yanlışlar var ortada.
Genel Başkan yardımcısının o sözücü çok sevdim. Sanki bu insanlar ilk defa oraya gelmiş, davet edilmiş, bu insanlar öğretmen çocuklarımızı emanet ediyoruz, bankacılar paramızı emanet ediyoruz.
Yazık gün mü oldu? Sayısını sayamıyorum. Kimi soruşturdunuz? Bize iftira atanlar çarşaf çarşaf sayfalara dökerdi. Hayatım boyunca onlara bir avuç insan diyeceğim. Bir avuç insan 82 milyonun kaderiyle oynadı. Sayım döküm cetvellerinde eksik olan sayının sadece 9'unda kamu görevlisi olmayan, listeyle denk düşen sandık var. 123 sayım döküm cetveli eksik olan sandık var. 9'u kamu görevlileri eksikliğiyle örtüşüyor.
Bu işe şerh koyan hakimlerden bir tanesi seçimlerin iptal olması için sayım döküm cetvelleri gerekçe değildir.
Rakibimiz bunu anlatırken topluma şaşkınlığa düşünüyorum. Büyük oyun var diyorlar ya.
"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR"
Bizde de var ıslak imzalı. Muhtemelen AK Parti'de de var. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Tarih yazıyor.
O bir avuç insan bu memlekete bu şehre kötülükler yapmıştır. Kimse milletin vicdanı onları tamamlayacak.
Ben bütün AK Partili, MHP'li cumhur ittifakının içinde kim varsa onların oylarına talibim. Ben bir avuç insana bu şehrin nimetlerini dağıtmak için gelmiyorum. Bütün İstanbul'a nimetleri dağıtmak için geliyorum. Ramazan ayında ne güzel söyledik. Allah'a havale ediyorum: Allah ıslah etsin.
"Türkiye'de ilk defa yargı tartışmalı kararlar vermiyor. Siz düşünüyorsunuz? (367, Türban, parti kapatma)" sorusu üzerine İmamoğlu şunları ifade etti:
CHP de çok parlak değil. Her kurumun geçmişinde sıkıntılar vardır. Ben kendi vicdanımı adalet duygumu iyi yürekli tuttuuğumu düşünüyorum. Yapılan adaletsizlikler, partinin hakkının teslim edilmemesi, bugünün benzeri, yumuşağı diyemem, yaşayanlar derecesini bilir. 28 Şubat döneminde yapılan haksızlar, partilere gönül veren insanların gönüllerinin kırılması tamamen yanlış. Mücadele usulüne de aykırı. Karşınızdaki insanın eşit koşullarda siyaset yapma hakkını elinden alıyorsunuz. Dönem dönem yargı eliyle yaşandı. İhtilaller, darbeler yaşandı.
12 Eylül'e baktığınızda insanlar sıkıntı çekti. Hayalarına mal oldu. 28 Şubat döneminde bahsettiğiniz başka insanlar mağdur oldu.
www.gercekgundem.com'un derlediği bilgilere göre Ekrem İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Abdulalh Gül'ün açıklamasına teşekkür ettim. Cumhurbaşkanlığı yapmış, sıkıntılar yaşamış biri. İnsanlar üst ses arar. Onların varlığı insanlara güven verir. Bazen siyasidir, bilim insanıdır, edebiyatçıdır, yazardır. Bunların varlığı toplumun gücünü gösterir. Toplum nefes alır.
Prof. Dr. Aziz Sancar Nobel ödülü aldıktan, ülkeme ilçeme ziyarete gelip bir projenin startını verdikten sonra nefes aldığımı hissettim.
Herkese eşit mesafede, Bir cümlesi bile topluma en üst mesaj gibi geldi. Bu nedenle Sayın Gül topluma mesajlarını, uyarılarını çekinmeden vermek zorundalar. Bu bir sorumluluk. Keşke sayın cumhurbaşkanı da öyle olabilse, bazı kurumlar da öyle kalabilse. İnsanların bu hale gelmesi sistemin sıkıntısı.
1994 Erbakan İBB devir teslim töreni fotoğrafını gösteren Ekrem İmamoğlu, "Her yerde, her katıldığım programda gösterdim. Bu seçimde birkaç gün içerisinde 5 yıl hizmet etmiş sayın Prof. Dr. Nurettin Sözen Hocamız. Sayın Erdoğan, Erbakan geliyor.
O tarihte zıt kutuplar. O 2 partinin arasında başka rakipler de var. Yakın oylar alındı. Sene 1994. Çeyrek asır sonra. Bir genç insan belediye başkanlığı yapmış, millet oy vermiş, seçilmiş, Niye kabul edemiyorsunuz? Kimin malı mülkü? Malınızı mı mülkünümüzü devredemiyorsunuz?
Belediye şirketleri ile ilgili yazı gönderiliyor. Meclis yapılacak. Düne kadar niye yapmadınız? Kendi eline geçirme çabası. Biz biliyoruz. Çok şey var. Tespitlerimiz yüzde 10'u. Kamuya yarar vermek isteyen her vakfa açığım. Siyasi davranmadım. Kapıma kim geliyorsa. Söyledim Fox'ta. İHH ile çok işbirliği yaptım.
Filistin ile ilgili çalışmalar oldu. Vicdan var. Kadınlar var görüyorum. İşbirliği yaptım. Fayda verme çabası. CHP ilçe başkanını da aldım oraya götürdüm:
Parti Genel Başkanım da gelebilir. Ben her hususu da danışırım. Büyükşehir belediye başkanlarımı gezmek istiyorum. Bunlardan birisi Cumhurbaşkanı. Sorun var mı dedim. Açıkladığım an hepsine gideceğim. Sorun yok dedi.
Davette, gittiğim yerlerde tanımak istiyorum. Duvarları yıkmak için siyaset yapmak istiyorum"
Yıldıray Oğur: Refah Partisi döneminde yasaklar olacağından korkuldu. Muhafazakar kesimlerin hassasiyetleri var. Tesisler var. Alkol içilmiyor artık. Kadınlara özel saattler var. Ne söylemek istiyorsunuz hassasiyetler konusunda?
Ekrem İmamoğlu: İşi aynasıdır kişinin. Benim yaptığım işler, ortaya koyduğum fıtrat, ahlak, yaptığım işler belli .1994 yılında iş hayatı olan, okul hayatını bitiren insandım. Kaygıyla bakmadım. 1994 yılında belediyecilik anlayışını öven bir insandır. Belediyelere gittiğimde beni karşılamaları, memurların bakış açısı... Yöneticinin uslubuna göre değişmiş insanlar vardı. Sayın cumhurbaşkanının yüzüne de söyledim. 3-4 belediyede işi olan bir insan olarak işini tamamen vatandaş duygusuyla gittiği Refah Partili Belediyelerde çözmüş biriyim. Şimdi rahatsızım.
Ekrem İmamoğlu içki içilmeyen yerlerde alkol satacak. Geldiğimde sadece emekliler lokali vardı. 9 tesis açtım. Baksınlar alkol içiliyor mu? Yüzme havuzu açtım. Kadınların ve erkeklerin ayrı günler.
Ekrem İmamoğlu İsmek'leri kapatacakmış. Bana ihbar mektupları geliyor. İSMEK 1994'ten önce vardıç Biz İSMEK'i büyütmek için geliyoruz. Siyaset yapılmasın içinde.
(Dini yayınlar fuarının yapılmaması hakkında) Kitap düşkünü bir insanım. Birileri kitap okumayı hayatıyla ne kadar özdeşleştirir bilmem ama Diyanet Vakfı'nın, İBB'nin yayınlarını takip eden biriyim geçmişten bu yana. Bu kadar düşkünüm.
Ramazanla ilgil yetkililileri çağırdım. 20 kişi .Var olan İBB bürokratları, Hiçbirini değiştirmedim. Genel Sekreter Yardımcı Mevlüt Bulut.
Dedi ki: Sultan Ahmet'teki kitap fuarı ile ilgili sıkıntılar var. Emniyet istemiyor, yangınla ilgili tehditler var, çevre esnafı kurulmasını istemiyor dediler. Bu kadar sıkıntılıysa kurmayın dedim. Başka yer varsa kurulsun dedim. Şirket aradı. 6 Mayıs Pazartesi gelin dedim. Perşembe gelebiliriz dediler. YSK'dan mı haber aldılar nedir. Hafta sonu ekibi yolladım bürokratlar aldatıyor mu esnaf ne diyor diye. O pazartesi YSK'nın kararı açıkladı.
AK Parti vekili aradı. Durumu anlattım. Diyanet İşleri Başkanı soran bana dedi. Açıklama yapmış Diyabet İşleri Başkanı: Zigzaglar yapıldı ama açıldı diye. Kendisini aradım anlattım. Bu süreç böyle devam ediyorken vali bey böyle devam ediyorken hemen açmak. Keşke bana sorarak böyle bir cevap verseydiniz dedim. Maneviyatla ilgili hassasiyetlerim var. Maneviyatla ilgili insanların bu açıklamaları beni üzüyor, beni arayın dedim. Benimle bir alakası yoktur.
Her inanca bakış açımın nasıl olduğunu herkes bilir. Benim yönetim tecrübem var. Beni Beylikdüzü halkı bilir. Nasıl biliyorsanız öyle anlatın dedim. İyi anlatmışlar. 31 Mart'ta seçimi kazandım.
"17 Günlük Başkanlık dönemi ve veri kopyalama talimatının amacı neydi?" sorusu üzerine Ekrem İmamoğlu şunları kaydetti:
Amacı çok net. Büyük tartışmalardan sonrai seçimden günler sonra mazbatasını alabilmiş biriydim. Aldığımız ihbarlar, net bilgiler, bize somut bilgi veren kurumlar vardı. Oraya görevlendirilen insanalr belli, kurumda var olan görevli insanlar. Verinin depolanması, kayıt altına alınması. 31 Mart'la 31 Aralık arasında afaki değişiklikler yapılmış mı, Kontrol edebilmek verilen kaybolması adına verilerin tespit altına alınması.
İdare Mahkemesi muhatap olmayan birinin başvurusuyla, o işe taraf olmayan birinin başvurusuyla karar verdi. O mahkeme bitti. Hükmü kalktı, hükmünün olmadığına karar verdi.
Cebime koymadım. Kayıt altına alındı. Elbette onlar denetlenecek. Ne yapıldı? Acaba seçimi kaybederiz düşüncesiyle neler yapıldı? İhbarlari duyumlarımız, tespitlermiz var. Mali hususlarla ilgili bu ülkenin uluslararası denetim kurullarından destek alacağız. Teftiş kurulları var. Kamuyu sıkıntıya sokan her unsur için soruşturma başlatacağız.
Belediye çalışanlarıyla ilgili olarak;
İyi insanlar, sıkıntı yaşamadığımız insanlar da var. 82 bin çalışanı olduğu raporu verildi bize. Bunu iyi analiz etmek gerek. Özel kalemde bize çay getirdi diye sürülen arkadaşlar var.
Ben Beylikdüzü Belediyesi'nde de AK Parti'den devraldım. Özel kalemde AK Parti'deki arkadaşımla çalıştım 5 yıl. Bir avuç insan. Burada kibir var. Topbaş orada görev yaptı. Gitmek zorunda kaldı. Kendisi açıklasın. Bana oradaki ekip Mevlüt Uysal'ı takipten çıkartmayı teklif ediyor gelir gelmez. Topbaş'ı çıkartmışlar.
Belediyeleri ziyaret ediyorum. Şehit olmuş bir itfaiye eri için törene gitmişim. Dua etmişim unu bile silmişler.
Oradaki mühendisler, mimarlar hizmet vermeye hazır. Ben hizmet gözüyle bakıyorum. İnsan gözüyle bakıyorum. 6 ayda kalplerini kazanacağım. Son dönemlerde bir kibir. Televizyonda az önce izlediğimiz kibrin yansıması. Kraldan çok kralcı olmak.
Bu seçimin en önemli iki kavramını gündeme oturtacağım. İsraf, tasarruf. Yaradan kullarına demiş: Yiyin, için, israf etmeyin.
Siyaset bütün damalarına nakşetmiş yöneticiler var. Sayıları az. Alttan mazlum, hizmet etmek isteyenler var. Sağdan soldan selamlarını alıyorum. Enerjilerini hissediyorum: Bir avuç insan. İçine kim girmek istiyorsa girsin. 16 milyon insan mücadele ediyoruz.
Ahbap-çavuşa dönmüş, aile şirketlerine dönmüş. Görecekler nasıl liyakatli insanlar oturtacağız. Var olan insanlardan nasıl faydalandığımızı görecekler.
Bir avuç kibirli arkadaş kendi yol arkadaşından devraldığı görevden sonra onun bütün kadrosunu yok sayıyor. Kibir ve partizanlık üzerine kurulu yapı süreci var.
Siyaset geçmişi, girdiği partilerle ilgili olarak,
Bu benim avantajım. Mine Kılıç beraber vakit geçirdiğimiz bir PR'cı. Hayatınızı yazmak istiyorum dedi. Sevgili Mine Şirin Kılıç'ın kitabı. Kur'an Kursu'nda çekilmiş 20'ye yakın fotoğrafım var. Kitabında da var. 5 yaşından 17 yaşına kadar Kur'an kurslarında geçti hayatım. Eğlenceli aylarım da oldu. Doğrudur Süleymancı Kur'an Kurslarına, Diyanet'in kurslarına, 12 Eylül döneminde kapatıldığında 7 km ötedeki kursa da gittim.
İnancımı kendi içimde yaşarım. Herkesin inancına saygı duyarım. Kin duymam yok öyle bir şey ruhumda. Aldığım inançla ilgili eğitim, okulların farklılıklarımı, siyasi partilerin çeşitliliği mi?
CHP bu toprakların partisi. Rahmetli dedem Adalet Partiliydi. Büyük dedem Demokrat Parti düşkünüydü. Atatürk'ü severdi, silah arkadaşıydı, beraber savaşmıştı. Dedemin ortağı CHP'liydi. 103 yaşında dedemden sonra vefat etti. Arabamda gezdirirdim. Kur'an okurdu. Bu toprakların partisi.
Siyaset benim zihnimde ara., amaç değil. Benim partim araç hizmet için. 1987 itibariyle babamın kararı vardı. Siyasetten uzak dururduk. Ben CHP'de kendimi ifade edebilmekte özgür rahat olduğumu düşündüm. Ben her yere gittim: Herkesle konuştum. Konuşmaya devam edeceğim. Bu şehrin birbirini anlamaya konuşmaya ihtiyacı var. Dünyanın ihtiyacı var. Bazı sohbetlerden sonra farklı görüşlerle tanıdığımız gruplar var. "Ben sizi böyle bilmezdim. Klasik CHP'li değilsin."
Trabzonspor hakkında,
Benden yaşlı futbolcular vardı. 31 yaşındaydım. Farklı STK'larda da çalıştım. Toplumla bağ kurabilmek. Bu camialarla birlikte diğer camialarşla ilişki kurabilmek. O zaman da dilim böyleydi. Her zaman söyledim. Hayatımda hiç kavga etmedim hiç de dayak yemedim.
Müteahhit olmasıyla ilgili olarak,
Yıktım o ön yargıyı ben. Yapı işi kültür işi. 90'lı yıllarda bir Ermeni vatandaşımız mimarlığımı yaptı. Bağımsız mimari ofisi vardı. Farklı bakış açısı kattı. Tezi camiler üzerineydi. Doğduğum şehri gezmeyi öğretti. 97 yılıydı. Beraber tatil yapalım 1 hafta dedik. Şehri gezelim dedi. Trabzonda başka bir tarih var. Şehirlerde başımı yukarı kaldırarak gezmeyi öğretti. Mimar hocamız vardı. Bana dedi ki: Ekrem zevk aldığın işi yap. İnsanlara hayat sunamazsan zevk alamazsın.
Babadan dededen bu işi yaptık. Küçük yapalım insanlara yaşam sunalım. Döneme göre insanlara iyi yuvalar sunabildik. Potansiyelim vardı, daha büyük işler yapbilirdim. Geri durdum. Zevk aldım. Babam yeşili severdi. Ağaç dikerdi. Köy çocuğuyum. Annemin 9-10 ineği vardı. Tarımla uğraşan bir insandı. Eşiniz size farklı kavramlar, çocuklarınız farklı kavramlar yükler. Kavram bütünlüğü.
Herkese eşitlik gözüyle bakarım. Herkesle asgari müşterekte konuşacak ortam yakalamaya çalışırım.
Yassıada'daki yapılaşma hakkında
Karakteri yok. Bu otelde ne yapılacak? 27 Mayıs geliyor. Demokrasi trajedisi. İnsanlar idam edilmiştir Yassıada'da. Belki yaşanması gerekmiştir. 31 Mart'ta öyle. Belki demokrasiyi öğretecek. Yassıada'da büyük trajedi anılacak. İnsanlar ziyaret edecek.
Hüsamettin Cindoruk'u ziyaret ettim. O dönemin yaşayan tek avukatı. Bu bir kimlik değik. Cindoruk dedi ki bana hiç mi bize sorulmaz ne hissediyorsunuz ne olmalı. 16 milyon insan var. Sizin kimliğinize hürmet ederim. O alanı her gün yaşayan insanlar var. Onlara sormadan çare üretebilir misiniz?
Otobüsçü kardeşlerimizi ziyaret ettim. Yöneticilerle temel sorunları çözecek masanız oldu mu? Hayır dediler. Ben sizi alt komisyonları kurarak masaya devaet edeceğim. Her gün binlerce dedikodu üretiliyor. Ben biliyorum o dedikoduları. Meclis'te oturumu yayınladığım için 3.5 milyon insan izledi. Millet aç. Bir avuç insanın değil bizimmiş. Yeni nesil demokrasi. Bu süreç bunu getirmek zorunda.
Seçim kampanyası hakkında
6 Mayıs'tan 2 gün sonra açıklama yaptım. Sokaklar inip protesto etmeniz bizim mücadelemize ters dedim. Sağolsunlar çekildiler. Alkışlarla, Her şey çok güzel olacak diye protesto oldu (Binali Yıldırım'a). Hemen video yayınladım. Alkışlayın, şaşırsınlar dedim.
Yayına çıkalım. Tartışalım. Sevgiyi anlatın. Saygıyı anlatın. Siyaset üstü konuşuyorum.Gelen insanlar sadece CHP'li değil. İttifakımız İYİ Partili var. AK Partili, Vatan Partili, DSP'lisi, BTP'lisi var.
Bir avuç insan 16 milyon insanın hakkını gasp edilmiştir. Tasarruf, adil dağıtım süreci var. Biriyle kavga eden benim yol arkadaşım değildir. Benim yol arkadaşımın gözünden sevgi akacak.