Ekrem İmamoğlu'ndan Erdoğan'a 'çöp dağları' çağrısı: Bu literatürden vazgeçin
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını, incelemek gezisine gittiği Riva Deresi kıyısında yanıtladı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını, incelemek gezisine gittiği Riva Deresi kıyısında yanıtladı.
İmamoğlu, gazetecilerin Kanal İstanbul’la ilgili gelişmelerle ilgili sorusuna, “Hukuki zeminde, toplumu bilinçlendirerek, ne kadar yanlış olduğunu ilgili kurumlara yazı ve uyarılar göndererek, vazifemizi yerine getirmekle yükümlü görüyoruz kendimizi. Zinhar siyasi bir mesele değildir; tümüyle İstanbul meselesidir. İBB’yi kenara koyacak bir anlayışa da karşıyız. Bizim orada milyarlarca liralık yatırım yapmamız gerekiyor ki, Kanal İstanbul oluşsun. Kimse bunu bizimle oturup konuşmuyor. Yani, bu nasıl finanse edilecek, ne olacak? Ne Şehircilik açısından ne de planlama açısından böyle bir süreç işletilemez; olmaz. Bahsettiğimiz şey, 350 milyon metrekare. Böylesi bir alanın harap edilmemesine müsaade etmemek adına hem kurumsal hem toplumsal mücadelemizi hukuk seviyesinde bilimi ve aklı kullanarak devam edeceğiz mücadelemize” yanıtını verdi.
BEYKOZ / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Riva Deresi’ndeki temizleme çalışmalarını yerinde incelemek üzere, Beykoz Bozhane Köyü’ne gitti. İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını, içinde yeniden yaşamın başladığı Riva Deresi kıyısında yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
KANAL İSTANBUL YANITI
- Bir yandan Kanal İstanbul’u da gündemde tutmaya çalışıyorsunuz. Giresun’da da bir sel felaketi yaşandı. Deprem de gündeminizde. Son bir haftada neler yaşandı özellikle Kanal İstanbul’a ilişkin?
“Biz, İstanbul’un önceliklerinden bahsediyoruz ve bahsetmeye de devam edeceğiz. Bu önceliğin önüne hangi engel dikiliyorsa da onunla mücadele edeceğiz. Dolayısıyla Kanal İstanbul, İstanbul’un önceliği değildir. Kanal İstanbul, İstanbul’un görüp görebileceği en büyük tahribattır. Birçok negatif yönü var; ben pozitif yanını yakalayamadım. Kanal İstanbul projesi açıklandığından beri, bu konuya ilgiliyim. Özellikle, 1,5 yıldır bilim insanları ile birebir çalışan birisiyim. Hangi alanda olursa olsun, bir bilim insanı karşıma çıkıp da Kanal İstanbul’u övmedi. Dolayısıyla İstanbul’un böyle bir gündemi yoktur. Ama İstanbul’un ‘deprem’ diye bir gündemi vardır. Allah korusun, ne zaman geleceği belli olmayan bir deprem; belki de İstanbul’da yüzbinlerce insanın canını tehdit edecek bir deprem. Dolayısıyla biz mücadelemizi devam ettiriyoruz. Hukuki zeminde, toplumu bilinçlendirerek, ne kadar yanlış olduğunu ilgili kurumlara yazı ve uyarılar göndererek, biz vazifemizi yerine getirmekle yükümlü görüyoruz kendimizi. Zinhar siyasi bir mesele değildir; tümüyle İstanbul meselesidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kenara koyacak bir anlayışa da karşıyız. Yani, bizim orada milyarlarca liralık yatırım yapmamız gerekiyor ki, Kanal İstanbul oluşsun. Sadece İSKİ'nin tespitleri 23 milyarlık yatırım demek. Kimse bunu bizimle oturup konuşmuyor. Yani, bu nasıl finanse edilecek, ne olacak? Milyonlarca liralık İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait mülkiyetten bahsediyoruz. Ne Şehircilik açısından ne planlama açısından böyle bir süreç işletilemez, olmaz. Bahsettiğimiz şey 350 milyon metrekare. Böylesi bir alanın harap edilmemesine müsaade etmemek adına hem kurumsal hem toplumsal mücadelemizi hukuk seviyesinde bilimi ve aklı kullanarak devam edeceğiz mücadelemize.”
DAVET YANITI
- Afetler, gündem derken en son Afet Koordinasyon Merkezi’nde bir toplantı oldu. Sizin de oraya davet edilmediğiniz gündeme geldi. Davet edilmediniz mi? Nasıl gelişti olay? Haberiniz var mıydı o toplantının yapılacağından? Çünkü Bakan vardı…
“Şahsıma bir davet gelmedi ama açıkçası toplantının içeriğini de bilmiyorum. Sayın Bakan, Sayın Vali ile bir toplantı yapamaz mı; yapabilir. Bazen bizim birimlerimiz de davet ediliyor, gidiyor arkadaşlar. Oraya giden arkadaşlarımız olmuştur. Ama ben şahsen davet edilmedim; edilseydi giderdim. O ayrı bir şey ama bu seviyede konuyu tartışmıyoruz. Mühim olan hasta şifa bulsun. Dolayısıyla bizim baktığımız pencere o değil. Biz, gerektiğinde Sayın Bakan’la da telefonla görüşüyoruz konuşuyoruz. Tabii önemli bir konu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Başkan seviyesinde temsil edeceği bir toplantı olursa da beni davet edeceklerine inanıyorum. İnşallah bundan sonra öyle bir süreç yaşatırız İstanbul'a.”
ÇÖP DAĞLARI YANITI
- Bu hafta içinde Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmalarda İstanbul'a değiniyor. Yine İstanbul'da çöp dağları olduğuna dikkat çekiyor. Burada son durum ne? Çünkü bazı medya organlarında benzer eleştiriler ve meydanlardan da bu sesler yükseliyor…
“Ben Beylikdüzü'nden buraya, Riva’ya geldim. Ciddi bir kilometre. Ben, tariflenen şeklinde bir şey görmedim. Belki bunlar siyasi cümleler; ama ben hoşlanmıyorum siyasi cümlelerden. Bence Sayın Cumhurbaşkanı’mızı yanlış bilgilendiren insanlar var. Artı; İstanbul'da çöp toplama işini, ilçe belediyeleri yapar. Yani bunun kuralı öyledir. İstanbul'da da 24 tane AK Partili Belediye var, bir tane de Milliyetçi Hareket Partili belediye var, 14 tane Cumhuriyet Halk Partisi belediyesi var. Hangi ilçelerde dağ gördüyse, bize bildirirler. Hangi ilçeden böyle bilgi almışsa Sayın Cumhurbaşkanı, bizi de bilgilendirirse, gidip o dağları görelim, tedbir alalım. Ama bunlar siyasi cümleler. Toplum, bu cümleleri pek dinlemiyor. Bence bu literatürden vazgeçmelerini öneriyorum.”