Emin Çölaşan: Aman dikkat bu işin şakası yok
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında iktidarın koronavirüs mücadelesini eleştirdi.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, iktidarın koronavirüs kararlarını eleştirdiği bugünkü köşe yazısında vatandaşlara seslenerek "Aman dikkat bu işin şakası yok. Biten ve değişen bir şey yok.Canavar tepemizde bekliyor, fırsat kolluyor" dedi.
Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, insanlık aleminin başına bela olan, bütün dünyada nicelerinin ölümüne neden olan korona salgını Türkiye'de de etkisini sürdürüyor…
Ve uzmanların söylediğine göre bu etkinin sonlanması en azından kısa vadede söz konusu olmayacak.
İlaçlar, özellikle de aşılar ne ölçüde yarar sağlıyor, bundan sonra ne kadar sağlayacak, bunu hiç kimse bilmiyor.
Bütün dünyada bugüne kadar milyonlarca insan, bu gözle görülmeyen, elle tutulmayan öldürücü virüs nedeniyle can verdi…
Her ülke yeterli veya yetersiz, doğru veya yanlış, kendine göre bazı önlemler aldı ama hasta sayılarında ve ölümlerde beklenen olumlu gelişme gerçekleşmedi.
★★★
Türkiye olarak bu konuda neler yapıldığına gelince…
Hastalık ve ölüm rakamlarımız çok şükür ki bazı ülkelerle kıyaslandığında düşük kalıyor.
ABD, Brezilya, İran, Hindistan, Meksika, İngiltere gibi olmadık.
Kendimizce bazı önlemler aldık, aşılama kampanyası başlattık.
Birkaç hafta öncesine kadar hastalık ve ölüm rakamları Sağlık Bakanlığı tarafından özellikle gizleniyordu.
Örneğin koronadan ölen hastalara çoklu organ yetmezliği gibi raporlar veriliyor, ölüm rakamları konusunda düzmece-düşük rakamlar açıklanıyordu.
Unutmayalım, bu salgın nedeniyle bugüne kadar 30 bin insanımız can verdi.
★★★
Önlemler alındı…
Özellikle maske, mesafe, temizlik…
Şimdi her birimiz cebimizde maske taşıyoruz. Bu maskelerin ne ölçüde koruyucu olduğunu bilmiyorum çünkü aynı maske (ben dahil) hepimizin cebinde günlerce taşınıp hamur gibi oluyor ve işe yaramaz hale geliyor.
Çoğumuz sokaklarda bu işe yaramaz göstermelik maskelerle gezinmekteyiz.
Ama sorulduğunda maskemiz var!
Toplum olarak bizim ayıbımızdır.
Bu ekonomik sıkıntılar ve zorluklar ortamında kaç kişi acaba maskesini her gün değiştirebiliyor!
★★★
Bundan yaklaşık 11 ay önce getirilen yasakların ve kısıtlamaların bazıları gerekli, bazıları gereksizdi.
Bu yasaklar ve kısıtlamalar yaşlıları, aynı zamanda gençleri zora soktu.
İnsanlar bunaldı.
Yiyecek içecek sektörü ve binlerce iş yeri kapandı.
Yüz binlerce emekçi zaten yetersiz olan gelirini yitirdi, daha da zor durumlara düştü.
Ekonomi bütünüyle çöktü.
★★★
Şimdi yavaş yavaş yasakların kaldırılması (!) aşamasına geliyoruz.
İnsanlar kendilerini araçlarıyla veya yaya olarak sokağa attı.
Kaldırımlar dolup taşıyor… El ele, yüz yüze, karşı karşıya…
Trafik çilesi yine başladı.
İktidar da sıkılmıştı. Bu yasaklama ve kısıtlama süreci onların oylarını daha beter tırpanlıyordu… Ve karar almak zorunda kaldılar!
“Biraz hafifletip bunlara nefes aldıralım!”
Ama aynı nefesi örneğin fiyat artışları konusunda aldırmak onların gücünü aşıyordu.
★★★
Salgın konusunda biraz olsun rahatladığımız açıklandı ya!..
Bu kez farklı kesimlerden, özellikle de Futbol Federasyonu'ndan sesler yükselmeye başladı:
“Maçlar artık seyircili oynansın!”
Yaa kardeşim yapmayın, etmeyin, eylemeyin… Futbol kulüpleri para kazansın diye sorumsuzluğun bu kadarı olmaz yani.
Bu işin şakası yok.
Bu iş Recep Bey'in baş rolde olup nutuklar attığı,virüs yayan AKP il kongrelerine benzemez.
Oysa onlar kongreleri başlatmadan önce virüsten güvence almışlardı “İstediğinizi yapın, ben sizin parti toplantılarına uğramam” diye!
★★★
Sonra bir güvence daha istediler!
“Ey virüs sen gündüzleri ortaya çıkma, geceleri çık. Biz de gece yasaklarını sürdürelim. Restoran ve kafelere saat 19'a kadar çalışma izni verelim. Sen varsın diye o saatten sonra bir çay kahve içmelerini, iki duble rakı içmelerini, ev ziyareti yapmalarını yasak edelim!”
Söylentilere göre virüs bunu da kabul etmiş, “Geceleri bana bırakıp ahaliyi iyice korkutun, istediğiniz yasakları koyun ama gündüz saatlerinde yapacağım mesaiye sakın ola ki karışmayın” demiş!
★★★
Sevgili okurlarım işin şakası bir yana, yasaklar biraz gevşeyince biz de toplum olarak hemen gevşemeye, hatta biraz da şımarmaya başladık…
Bazılarımız her şey bitti, bunu da atlattık havasına girdi.
O kadar ki, maçların seyircili oynanmasından bile dem vurmaya başladılar.
Hayır, biten ve değişen bir şey yok.
Canavar tepemizde bekliyor, fırsat kolluyor.