Emin Çölaşan: Erdoğan'ın bu soruya adam gibi yanıt vermeye niyeti varsa şöyle der...
Emin Çölaşan, "Şimdi karşımıza son olarak yeni bir gerçek çıktı… Çift maaşlı yüksek bürokratlar. Eski milletvekilleri… Adam bir kamu kurumuna genel müdür olmuş, maaşı ayda net 30 bin lira dolaylarında. Ancak bu para bu efendilere yetmiyor!" dedi.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, "Şimdi karşımıza son olarak yeni bir gerçek çıktı… Çift maaşlı yüksek bürokratlar. Eski milletvekilleri… Adam bir kamu kurumuna genel müdür olmuş, maaşı ayda net 30 bin lira dolaylarında. Ancak bu para bu efendilere yetmiyor!" dedi.
Çölaşan'ın bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım memlekette neler olup bittiğini, nasıl soyulduğumuzu, kimlerin malı nasıl götürdüğünü hep birlikte ve utanarak izlemeyi sürdürüyoruz.
İşsizlik almış başını gidiyor.
Kapımızda her gün birileri…
“Abi açım, çoluk çocuk hepsi elime bakıyor. Senin sözün geçer, bana bir iş bul…”
Hepsine aynı yanıtı vermek zorunda kalıyorum.
“Kardeşim ben aracı olsam değil iş vermek, seni de kara listelerine koyup ömür boyu açlığa mahkûm ederler.”
Geçenlerde bir kafeye öğle yemeği için ekmek arası döner siparişi vermiştim.
Getiren motorcu kurye genç, düzgün, efendi bir çocuk…
Aynı talepte bulundu:
“İletişim fakültesi mezunuyum, okuyup öğrenmeye meraklıyım. Bana bir yerde iş bulursanız size ömür boyu dua ederim. Maaşım yok, sigortalı değilim. Bu işimde bahşişlerden günde ortalama 30-40 lira kazanıyorum da, bu para bu pahalılık ortamında benim neyime yeter? Ama artık öyle bir duruma geldik ki, buna bile şükrediyoruz…”
★★★
Bir yanda milyonlarca işsiz insanımız…
Öbür yanda ise aynı zamanda partisinin genel başkanı olan şahsım cumhurbaşkanı!..
Kılıçdaroğlu ve Akşener bir saat önce Meclis kürsüsünde konuşup işsizlik ve açlık sorunlarına değinmişlerdi.
Bizim beyefendi onlara yine Meclis kürsüsünden anında yanıt verdi:
“Neymiş, millet açmış. Aç dolaşanları buyurun siz doyuruverin!”
Bir cumhurbaşkanı böyle lâf eder mi?
Bir cumhurbaşkanı böyle bir gaf yapar mı?
Eğer adam gibi yanıt vermeye niyeti varsa çıkar kürsüye, elindeki bilimsel verileri konuşturur ve şöyle der:
“Yalan söylüyorlar, açlık yoktur!”
★★★
Kendileri tam kadro krallar gibi yaşıyorlar…
Saraylarda, köşklerde, villalarda ve süper lüks devlet lojmanlarında…
Asık suratlarında o meşhur kibir ve azamet halleri.
Her biri adeta küçük dağları biz yarattık havalarında.
Bu saltanatın geçici olduğunu akıllarına bile getirmiyorlar.
★★★
Şimdi karşımıza son olarak yeni bir gerçek çıktı…
Çift maaşlı yüksek bürokratlar.
Eski milletvekilleri…
Adam bir kamu kurumuna genel müdür olmuş, maaşı ayda net 30 bin lira dolaylarında.
Ancak bu para bu efendilere yetmiyor!
Hemen ardından başka bir kuruluşa yönetim kurulu üyesi falan yapılıyor…
Oradan da en azından ayda 30 bin daha geliyor.
Bazen lira, bazen de Euro olarak.
Bazı aylık gelirler bu yolla 100 bin lirayı geçiyor.
Milletin çoğu açlıkla, fukaralıkla boğuşurken Allah bir bereket versin!
★★★
Güreşçimiz Hamza Yerlikaya dünya listelerinin bir numarası idi. Dünya ve olimpiyat şampiyonu olmuştu ve daha ötesi yoktu. Onunla gurur duyardık.
Günün birinde particiliğe merak salmış olmalı ki, siyasete girdi ve AKP'den milletvekili seçildi…
Ve yine günün birinde onu Vakıfbank yönetim kuruluna seçtiler. Yüksek maaş ve prime bağladılar, iyi bir gelir elde etmesini sağladılar.
Oysa önemli bir koşul vardı. Kamu bankasına yönetim kurulu üyesi olanların konuyla ilgili üniversite mezunu olması gerekiyordu.
Oysa Hamza bu tarife uymadığı gibi, lise diploması bile şaibeli idi.
Ancak minderlerin efendisi Hamza uyarılara karşın yeni görevine koşa koşa gitti ve uzaktan yakından ilgisi olmayan bankacılık sektöründe devletin Vakıfbank'ı tarafından maaşa bağlanmayı içine sindirdi.
★★★
Şimdi bir bakıyoruz, bakan yardımcıları, TRT genel müdürü vesaire dahil hepsi çift maaşa bağlanmış durumda.
Devletin verdiği maaşı beğenmeyip ilgisiz yerlere ikinci gelir kapısı için atanan çift maaşlı bürokratlar!..
Sizlerin ailelerinizde de mutlaka vardır…
Rahmetli babam devletin bir memuru idi.
1960-1974 yılları arasında 14 yıl Devlet Meteoroloji İşleri genel müdürü olarak görev yapmıştı. Hiçbir partinin adamı değildi.
Devlet ne maaş verirse onunla yetinir ve ayın sonunu getirirdik. Tek gelir evimize yeterdi.
Babamın lise ve üniversite yıllarında edindiği nice yakın arkadaşlarını tanımıştım. Hepsi çeşitli kuruluşlarda müsteşar, genel müdür olmuşlardı. Her biri dört dörtlük adamlardı.
Hırsızlık yolsuzluk yapmak, siyasetçilerin önünde 90 derece eğilmek, yalakalık yapmak akıllarının ucundan bile geçmezdi.
İlkeli ve onurlu adamlardı.
Onların hepsi artık aramızdan ayrıldı, öteki aleme göç etti…
Ve bir süre sonra, özellikle bu iktidar döneminde bürokrasi de yozlaştı.
Liyakatin yerini particilik, evet efendimcilik ve bunlar yetmezmiş gibi bir de çift maaşçılık aldı!
Verdikçe yetmiyor, güle güle harcasınlar!