Emin Çölaşan'dan Devlet Bahçeli'ye üç soru
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, Devlet Bahçeli'nin İstanbul, Ankara ve İzmir geri vitesini değerlendirdi.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul, Ankara ve İzmir geri vitesini değerlendirdi.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Yerel seçimlere kendi adaylarımızla, kendi amblemimizle gireceğiz" açıklamasından sonra Saray'da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrası "MHP, İstanbul’un yanı sıra Ankara ve İzmir büyükşehir belediye başkan adaylarını da göstermeyecek" sözlerini köşesinden değerlendirdi.
Emin Çölaşan'ın Devlet Bahçeli'nin 3 büyükşehir geri vitesi ile ilgili 'Stepne' başlıklı köşe yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, siyasette acayip gelişmeler oluyor, inanılmaz kararlar alınıyor.
Bunun son örneğini dün Devlet Bey'in açıklamalarında görmüş olduk.
Önümüzdeki mart ayında yapılacak yerel seçimlerde İstanbul, Ankara ve İzmir'de MHP aday göstermeyecekmiş…
Ya ne yapacakmış?
Onların hesabına göre MHP'nin ülkücü ve yurtsever kitleleri üç büyük ilimizde AKP'yi destekleyecek ve oylarını onlara akıtacakmış!
Mış mış!
Bunlar riskli işlerdir.
Aman haa, yanlış hesap Bağdat'tan dönmesin, Devlet Bey ve partisi duvara toslamasın! Sonra altından kalkamazlar.
★★★
Bu gibi işlerde büyük pazarlık döner.
MHP yönetimi bu kararı elbette ki babasının hayrına almadı.
Peki pazarlık nasıl kesildi?
Karşılığında AKP, MHP'ye ne verecek?
Bunu şimdilik bilmiyoruz ama ortalıkta dolanan söylentiler var.
Güya AKP de çeşitli illerde aday göstermeyecek ve AKP seçmeni topluca gidip oylarını MHP'ye verecekmiş.
Adana, Mersin, Manisa ve özellikle de Devlet Bey'in memleketi olan Osmaniye'de uygulama böyle olacakmış.
★★★
Demek ki iki parti de, milyonlarca seçmeni çantada keklik görüyor.
Örneğin AKP'den kesin talimat gidecek kendi seçmenine “Falanca ilimizde oylarınızı MHP'ye vereceksiniz” diye…
Ya da tam tersi olacak ve benzer talimat MHP'den gidecek…
“Ey ülkücü seçmenimiz, üç büyük kentte oylar AKP'ye verilecektir!”
Kimse kusura bakmasın ama bunun adına seçim ittifakı değil, seçmeni kafakola alma operasyonu denir.
★★★
Üç büyük ilimizde MHP'nin herhangi bir ağırlığı ve iddiası zaten yok. Ağzıyla kuş tutsa oraları kazanamaz.
Ancak hadiseye madalyonun öbür tarafından baktığımızda karşımıza bir gerçek çıkıyor:
AKP'nin en büyük korkusu özellikle İstanbul ve Ankara'yı kaybetmek.
İzmir'de iddiası zaten yok.
İzmir'i kaybetmek derseniz, CHP'nin en büyük korkusu!
İzmir kaybedildiği takdirde Türkiye'de fırtınalar kopar, CHP'de depremler olur ve partinin yönetici kadroları büyük ölçüde savrulup gider.
★★★
Şimdi burada Devlet Bahçeli'ye birkaç soru sormak gerekiyor:
– Kendi seçmeninizi alınıp satılan bir mal olarak mı görüyorsunuz?
– Parti örgütlerinizin bu pazarlık sonrasında tepki göstermeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
– Milyonlarca ülkücü ve yurtsever seçmenin bu karardan sonra tıpış tıpış gidip AKP'ye oy vereceğini mi hesap ediyorsunuz?
★★★
Bundan iki üç hafta önce Recep Bey'in ağzından çıkan sözlerin kulağımızdaki yankıları henüz silinmedi:
“O halde herkes kendi yoluna!..”
Sonrasında iki lider yine bir araya geldi…
Ve anlaşıldığı kadarıyla pazarlığı orada bitirdiler!
Seçmen kendi partisine elbette oy verir… Ama kendi seçmenini yapılan pazarlıklar sonucunda bağlayıp “Bize değil öbür partiye oy vereceksin” diye talimatlar vermek yakışıksız iştir.
★★★
Seçime normal koşullarda girilse ve hiçbir hile yapılmasa, AKP'nin özellikle İstanbul ve Ankara'yı kaybetme olasılığı çok yüksek.
Ekonomik kriz, yapılan yolsuzluklar ve ülkemizin soyulması, herkesi olduğu gibi ülkücüleri de canından bezdirdi.
Şimdi onlar “Emir büyük yerden geliyor” deyip topluca AKP'ye oy verecek, öyle mi!
Böyle bir umut, kargaları bile güldürür.
★★★
Şimdi karşımızda uzun zamandan beri iktidara değil, muhalefete karşı muhalefet yapan bir Devlet Bahçeli var.
Onu burada çeşitli yazılarımda şöyle tanımladığımı herhalde anımsayacaksınız:
“İktidarın stepnesi… Bastonu… Kurtarıcı meleği…”
Bu tanımlar tamamen doğrudur.
Zamanında Recep Bey ve partisi için Meclis'te ve miting kürsülerinde en ağır hakaretleri savuran bu genel başkan şimdi yuvasından yeniden çıkıp gerçek kişiliğine kavuştu ve hemen ilan etti:
“Şu illerde seçime girmeyeceğiz…”
Türkiye'nin en önemli illerinde madem ki girmemeyi göze aldın, bunun hesabını kendi seçmenine ve teşkilatına nasıl vereceksin beyefendi, önce bunu açıkla.
Stepne olacağın iktidar bu ülkede Andımız'ı bile yasaklamış, senin savunduğun Türk Milliyetçiliği kavramını yok etmek için büyük çaba harcıyor…
Bunları yoksa unuttun mu, Devlet Bey!
Stepneliğin bu kadarı olur mu?
Siyasette oynaklığın ve ilkesizliğin bu kadarı olur mu?