Erdoğan’a bina kadar mektup yazdı

Abone ol

İş adamı Çetin Kavut, 32 senedir tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor. 2015 yılında fabrikatör olan Kavut, İkitelli'deki binasında satış mağazısıyla da hizmet veriyor.

Ekonomide yaşanan sıkıntılardan nasibini alan ve elindeki son seçenek 'konkortado' ilan etmek olan Kavut "Bu en kolayı olurdu" dedi ve sıkıntılarını çözmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektup yazdı.

TEM otoyolunda da görünen, İkitelli'deki 8 katlı binasının dış cephesine mektubunu yazan Kavut, Ankara'dan gelecek yanıtı bekliyor. İş hayatı için "Erdoğan ne dediyse yaptım" diyen Kavut, tüm tekstil sektörünü ilgilendiren sıkıntılarını Sözcü'den Fatma Vurgun'a anlattı.

İşte o haber:

İstanbul İkitelli’de tekstil satış mağazası bulunan Çetin Kavut, 2015 yılında bir tekstil fabrikası kurmaya karar vermiş.

Edirne’den Kars’a kadar araştırmalar yaptığını belirten Kavut, Ağrı’da kendisini çok etkileyen bir olayla karşılaştıktan sonra o bölgede bir üs kurmaya karar verdiğini şu sözlerle anlattı “Doğu illerini analiz edebilmek için yoksul bir mahalleyi ziyaret etmeye karar verdik. Bir evin kapısını çaldık. Anadolu insanlarını bilirsiniz, hangi kapıyı çalarsanız çalın o kapı size açılır. İçeri davet ettiler, girdik. Evde ayak basacak bir çul, oturacak bir minder dahi yoktu. Ev sahibi ‘yemek yer misiniz?’ diye sordu. ‘Bir çayınızı içeriz’ deme gafletinde bulundum. Sonra göz ucuyla takip ettim ki evde çay bardağı yok. Evin delikanlısı komşuya gidip bardak getirdi bize çay ikram edebilmek için. Bu olay beni derinden üzdü. Bunun üzerine kendi çıkarlarımızı değil toplumsal refahı düşünerek lokasyon ve lojistik olarak Malatya’yı tekstil üssü olarak kullanmaya ve yakın illere cep atölyeler kurmaya karar verdik


Çetin Kavut yaşadıklarını anlattı.

”ÖNCE 15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİ…

Malatya’da 2015 yılının Haziran ayında fabrikasını kurduğunu ve sadece 23 gün sonra hain 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiğini söyleyen Kavut “ Darbe girişiminden sonra bütün siparişler iptal oldu. Yurt dışından müşteriler gelmemeye başladı. Biz müşterilerimize garanti vererek ‘Buyurun gelin, biz size garanti veriyoruz. Herhangi bir tatsızlık olmayacak. Darbe girişimi bastırıldı’ dedik. Tabi bu arada siparişler iptal olunca ne yapacağız diye düşünürken piyasada işsizlik ve krizde söz konusuyken radikal bir kararla elimizdeki parayı da makinelere yatırdık. Kısa sürede 478 personele ulaştık Malatya’da” dedi.

SONRA ERKEN SEÇİMLER…

İşlerinin bir süre iyi gittiğini ancak erken seçim kararıyla birlikte tekrar sıkıntılı günlerinin başladığını belirten Kavut “Erken seçim kararının alınmasıyla birlikte mevcut müşterilerimiz hepsi sipariş iptaline gitti. Bir nevi kendilerini korumaya aldılar. İktidar değişirse bir güven ortamı oluşmazsa, seçim ikinci tura kalırsa düşüncesiyle ihracat azaldı. Ciddi bir boşluk oluştu. 2-3 ay kadar bu boşluğu yönetebildik. Seçimlerden sonra tekrar piyasa hareketlenmeye başladı, sipariş oluşabilecek ortam oluştu derken bu seferde dolar ve euro fırladı” ifadelerini kullandı.


DAHA SONRA DOLAR VE EURODAKİ ARTIŞ…

Oluşan siparişleri üretebilmenin çok mantıklı olmadığını ve çok ciddi kur farkı söz konusu olduğunu ve müşterilerin kur farkı vermekten yana olmadıkları için siparişlerini iptal ettiğini söyleyen Kavut, siparişlerin iptal edilmesiyle ihracatla bu boşluğu doldurduklarını ancak bu boşluktan dolayı da likidite açığı oluştuğunu anlattı.

“KONKORDATO İLAN ETMEK EN KOLAYIYDI”

Dolar ve eurodaki artışlarla sıkıntılı günlerin tekrar kapısını çaldığını ve bu süreci atlatabilmek için de önünde sadece iki seçenek olduğuna dikkat çeken Kavut “Önümde iki seçenek vardı. Birisi konkordato ilan etmek, diğeri ise Eximbank kredisi kullanıp borcu yapılandırmak, ileri tarihe atmaktı.” dedi ve yaşadıklarını şu sözlerle anlattı;

“Konkordato ilan etmek en kolayıydı. Konkordato ilan ederek kendimi korumaya alırdım. Ancak konkordato ilan edersem bize çalışan yerleri, alım yaptığımız yerlere ‘batarlarsa batsın’ demiş olcaktım. Hesap yaptık ve Ekim’e kadar süreci yönetebileceğimizi anladık. Bu arada da Eximbank kredisini onaylatırsak kriz bizi teğet geçer diye düşündük. Tabi bu arada Eximbank kredisi çıksın diye siyasi kanalları da zorladık. Bizim Eximbank’ta kullabileceğimiz limit 3 milyon 600 bin Euro söz konusuydu. Biz ihtiyacımız olan 1 buçuk milyon Euro’ya karşı 1 milyon 900 bin Euro kredi başvurusunda bulunduk. Bunun sonucunda da 1 buçuk milyon dolar bize kredi tahsis edildi. Bu kredi tahsisi banka teminat mektubu ile verildi. Kriz ortamlarında banka kredi kartınızın limitini bile artırmanız mümkün değildir. Biz tekrar Eximbank ile görüştüğümüzde bunu Kredi Garanti Fonu’na (KGF) çevirebileceğimizi KGF teminat mektubu ile bunu kullabileceğimizi söylediler. KGF ile görüştüğümüzde KGF’de bir anlam veremeyerek ‘Biz de sizin limitleriniz var zaten. Neden sizi banka teminat mektubuna yönlendirmişler?’ dedi. Süreç her geçen gün daraldı.”


“KONKORDATOYA DİRENDİM AMA…”

“Sesimizi duyurmakta zorlanıyoruz.” diyen iş adamı Çetin Kavut “Bu arada çeklerimiz neredeyse yazılma noktasına geldi. Devletin kaynakları var. Bu kaynakları asıl üreticiler kullanmıyor. Bu kaynakları aracı şirketler, dış ticaret şirketleri ve hiçbir riski almayan ama bilançolarına baktığınızda yoğun ihracat yapan şirketler kullanıyor. KDV iadelerini çabuk ödedikleri için dış ticaret şirketleri rağbet görüyor. Bizim gibi üreticiler ihracatını bu şirketler üzerinden yapıyor. Müşteri riski, tahsilat riski, pazarlama riski yok. Eximbank’ta bilançolara göre hareket ettiği için ve bunlar da bütün üretim kaynaklarını, üreticilerin ürettiği ürünleri ihracat ettiği için bu şirketlerin ciroları yüksek çıkıyor ve kaynakları da bu şirketlere kullandırtıyorlar. Benim, Cumhurbaşkanımızla görüşmek istememdeki sebepte bunu dile getirmek, bu sorunları dile getirmek. Kullanılan kaynakları gerçek üreticilere ve gerçekten istihdam sağlayan şirketlere aktarıldığında kriz daha rahat atlatılacak” diye konuştu.

“BU DÖNEMDE ÜRETİLEN HER ÜRÜN KURTULUŞ SAVAŞI’NDA ÜRETİLEN MERMİ KADAR DEĞERLİDİR”
Krizi atlabilmenin tek yolunun üretmek olduğunu dikkat çeken Kavut “Bu dönemde ne üretirseniz üretin, çay bardağı, kaşık, pantolon, gömlek ne olursa olsun bu süreçte ürretilen her ürün Kurtuluş Savaşı’nda üretilen bir mermi kadar değerlidir. Bunun içinde bizim gibi işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a da sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bu oluşan likidite ihtiyaçlarını devletimiz tarafından giderilmesini istiyoruz, üretimin devamlılığı için bu gerekli. Siyasiler, üreticilere kulak versin. Ekonomik saldırıların yaşandığı bu dönemde bizim birlik olarak, üretim odaklı çalışmamızı sağlayacak girişimlerde bulunmamız gerekiyor” yorumunda bulundu.

Kilim Mobilya'dan enflasyon kararı Ekonomi Albayrak: Komisyonculuk tarihe karışacak Ekonomi CHP'den sözleşmeli personel için kanun teklifi Ekonomi Tekin Bingöl'den çarpıcı borçluluk raporu Ekonomi