'Erdoğan'ın tek amacı var...'
Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, Erdoğan'ın kadınlar için "ezanı ıslıkladılar" sözlerini değerlendirerek, "kaybetmeye tahammülü yok" tespitini yaptı.
Can Ataklı, "Erdoğan da kendisine verilen bilginin yanlış olduğunu görecek ve bugün konuyu düzeltip yumuşatacaktır” dedim." diyerek Erdoğan'ın geri adım atacağını iddia etmişti.
Yanıldığını söyleyen Ataklı, "Bu seçimleri kaybetmeye tahammülü yok.
İktidarının sona ereceğini düşünüyor. Bu uğurda bütün ülkenin ateşe atıldığının galiba farkına varmıyor." dedi.
İŞTE ATAKLI'NIN YAZISI:
Bu saflığıma çok kızıyorum
Pazartesi sabahı yandaş gazetelerin manşetlerini görünce hayli canım sıkılmıştı.
Hemen hepsinde Erdoğan'ın “Ezana terbiyesizlik yaptılar, hakaret ettiler. Bunlar böyledir, şöyledir” sözleri manşetteydi.
Üstüne pazar gecesi, kimi dinci ve güya milliyetçi yüz kişilik bir grup Taksim'de şeriat gösterisi yapmıştı.
Onun da görüntülerini izledim.
İnsanın gerilmemesi, endişeye kapılmaması mümkün değil.
Çünkü bu ülkede iki konu var ki, toplumun hangi kesiminden olursa olsun mutlaka reaksiyon yaratır.
Biri ezan (din), diğeri de bayrak.
Erdoğan aynı anda bu iki kutsalı birden kullanarak, daha doğrusu sömürerek sırf seçim kazanmak uğruna halkı birbirine sokacak bir söyleme imza atıyordu.
Tele1'de saat 07.00'de başlayan programımın ana konusuelbette bu olmuştu.
Erdoğan çok üst perdeden “Ezanımıza saldırdılaaaar” diye bağırırken, yandaş-tetikçi-medya bile gelişmelerden rahatsızlık ve tedirginlik duymuştu aslında.
Sosyal medyanın çok bilinir isimleri ve bazı yazarlar, “Bu işte hata var. Kimsenin ezanı protesto ettiği yok, hatta kimse ezanı bile duymadı” diye mesajlar paylaştılar.
Ben de içimdeki saf ve iyi duygularla programdaki konuşmamda, “Öyle zannediyorum ki, Erdoğan da kendisine verilen bilginin yanlış olduğunu görecek ve bugün konuyu düzeltip yumuşatacaktır” dedim.
Bunu gerçekten inanarak söyledim. Çünkü her ne kadar sürekli herkesi suçlayan, öteleyen, aşağılayan konuşmalar yapsa bile, Erdoğan'ın toplumu birbirine kırdırabilecek bu sözleri söylemeye devam etmeyeceğini düşünüyordum. Normalde bu konuda dünkü köşeme de bir yazı koyabilirdim.
“Ancak” dedim kendi kendime, “Bugün nasıl olsa bunun düzeltmesi gelir, ondan sonra yazarım.” Oysa nasıl dayanılmışım. Erdoğan bırakın yumuşatmayı, bir parça geri adım atmayı; pazartesi günü daha da şahinleşti, söylemi daha da sertleşti. Hakkari'de dedi ki; “Bakın İstanbul'un göbeğinde ezan düşmanlığı, bayrak düşmanlığı yapan edepsizlere. Hakkari'nin ‘artık yeter' demesini bekliyoruz. Ezanı yuhalayan, ıslıklayan, düdük sesi ile bastırmaya çalışan, edepsiz pankartları ile saygısızlıkta sınır tanımayan o güruhun arkasından kim var; CHP var, HDP var…”
Peki Erdoğan ne bekliyor?
Ezana, dine, peygambere hakaret edildiğini söyleyerek nereye varmak istiyor?
Tek amacı var besbelli.
Bu seçimleri kaybetmeye tahammülü yok.
İktidarının sona ereceğini düşünüyor. Bu uğurda bütün ülkenin ateşe atıldığının galiba farkına varmıyor.
Kabataş yalanını da hayli uzun bir süre dilinden düşürmemişti Erdoğan, yalan olduğu ortaya çıktığı halde üstelik.
Benim canımı sıkan, en azından bunu bildiğim halde, hala “Yok canım Erdoğan milleti birbirine sokabilecek bu söylemi mutlaka düzeltir” diye saflık yapmam.
Yok öyle bir şey ne yazık ki.